Kıssadan Hisse: Herkes Yanındakine Baksın

Kıssadan Hisse: Herkes Yanındakine Baksın
  • 0
    1
    0
    0
  • 15 yaşımda yaptığım bir otobüs yolculuğun da sabaha karşı, 30’lu yaşların başında olduğunu düşündüğüm muavinin bıkkın ve yorgun sesiyle bağırdığı cümle, “herkes yanındakine baksın”. Yanıma baktığımda 3 saat önce yanıma oturmuş, saçları epeyce ağarmış, son derece dışarıya karşı soğuk, yolculuk başladığı andan itibaren hiç konuşmadan, sadece uyuyarak yolculuğu geçiren amcanın olmadığını fark ettim. Aslında bakarsanız hiç konuşmuyor oluşu benim gibi henüz hayatın başlarında olan insanlar için pek ala iyi bir şey. Genelde o yaşlardaki amcalar ve teyzeler otobüste yan yana denk gelmemizi ilahi bir işaret olarak görüp, yolculuk bitse dahi hayatlarımızın bir daha kopmamak üzere birleştiğine inanırlar ve bizi bir takım sorulara tabi tutarlar. Kimin çocuğu olduğumuzu, okuyup okumadığımızı, okuyorsak ne okuduğumuzu, okul bittikten sonra nerede işe girmek istediğimizi merak edip dururlar. Hatta işsiz kalma ihtimalimiz bizden çok onları korkutur. Bu durumu o kadar çok kafaya takarlar ki olası kötü senaryoya çözümler ararlar. Ben neden işsiz kalıyorum diyemeden, lafı ağızına tıkarlar. “aman boş versene, en kötü memur olur, yaslarsın sırtını devlete”derler. Onlar için sırt devlete yaslamak için vardır. Sırtı devlete yaslamak onlar için bir kurtuluş, bir lütufdur.

    Özellikle amcaların bu tip yolculuklarda en sevdikleriaktivitelerden biri gece saat 2 sularında, dinlenme tesislerinde pilav üstü kuru fasulye tüketmektir (onlar için keyifli geçen bu tüketim, yolcuların burunları için bir işkenceye dönebilir)Bazıları bu öğünü tüketirken kendinden geçer. Hatta 15 dakikaya kalkacak otobüsü unuttukları yetmezmiş gibi orada neden bulunduklarını da unuturlar(bu durumu pilav üstü kurunun büyüsü adlı başlık altında geçmek istiyorum). Onlar artık hayatın gerçekliğinden soyutlanırlar. Onlar için artık tek gerçek pilav üstü kurudur. 

    Otobüse hafiften göz gezdirdiğimde yanımdaki amcanın nereye kaybolduğu hakkında pek fikri olan yok gibiydi. Ama içlerinden bir tanesi sahip olduğu ona Allah tarafın bahşedilen yaşlı amca bulma yeteneğini, tecrübesiyle kamçılayan babayiğit(muavin), “ben onun nerede olduğunu biliyorum” dedi ve amcayı ait olduğu yere(otobüse) götürebilmek için onu bulmaya gitti. Aradan henüz birkaç dakika geçmişti ki amca ile muavin otobüse geri döndüler. Amca yavaş ve sakin adımlarla yürüyüp yanıma oturdu. O esnada yolculuk başlandığından beri bana karşı ilk ve tek sözleri ağızından döküldü, “pilav üstü kuru fasulyenin yarısı tabakta kaldı” ve kafasını sol tarafa çevirdikten sonra derin bir uykuya daldı.

    Aslında bakarsanız herkes yanındakine baksın cümlesinin önemi, benim için bu yolculuktan sonra kazanılan bir şey değil. Tam olarak tarihini hatırlayamıyor olsam da lise arkadaşlarımla gittiğimiz bir gezide, herkes yanındakine baksın sözü aklıma kazındı. Piknik yapmak için gittiğimiz sonu komik(en azından ben ve lise arkadaşlarım için) bir olayla sonlanan o meşhur gezi..

    Piknik yapacağımız yere gitmek için bir otobüs kiraladık. Bu otobüs ile piknik yapacağımız yere vardık. Piknik adına her şey sonlandıktan sonra gitme zamanı geldiğinde, geri döneceğimiz otobüse doluştuk ve o meşhur söz ağızdan döküldü(kimin ağızı olduğunu da hatırlamıyorum) “herkes yanındakine baksın”. Herkes yanına dönüp baktı. Kimle gelmişsek, dönüşte de o kişinin yanımızda olduğunu fark ettik ve otobüs ile hareket etmeye başladık. O esnada otobüste olmayan iki arkadaşımızın birbirlerinin yanları olduğu kimin aklına gelirdi ki? Biz otobüsle yavaş yavaş hareket ederken, arkamızdan otobüsün hareketini takip eden arkadaşlarımızın, bu harekete sessiz ve tepkisiz kalmalarının nedeni açık unutmuş olduğumuz bagaj kapısıydı. Bagaj kapısını açık unutmuş olabileceğimizi düşünemeyen arkadaşlarımızdan bir tanesinin bu olaya karşı takındığı tavır şu şekildeydi, ”bagaj kapısı açık, şoför arabayı ileri alıyor sadece”. Keşke sadece ileri alıyor olsaydı. Otobüsün giderek gözden kaybolması üzerine, arkadaşlarımız artık onları unutmuş olmamızı kabullenip, bu durumla yüzleştikten sonra bizi aradılar ve onları unuttuğumuzu söylediler. Bizde olduğumuz yerde durup onların yanımıza gelmesini bekledik.

    Bu anımı babamla paylaştığımda muavinlere ait bu sözün yanlış olduğunu belirttim. Babamda bu sözün kapsadığı alanın sadece yanımızda oturan kişi ile kalmadığını, etrafımızda oturan insanlara da dikkat etmemiz gerektiğini söyledi. Doğrusunu söylemem gerekiyorsa fikrimde hala ısrarcıyım. Fakat babam gibi düşünen insanlarda çıkacaktır. Ben uyarmış olayım da sizler istediğinize inanın.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.