Antik Mısır Uygarlığı

Antik Mısır Uygarlığı
  • 1
    0
    0
    0
  • Genel bakış

    • Mısır uygarlığı büyük ölçüde Nil Nehri boyunca gelişti, çünkü nehrin yıllık taşkını büyüyen ürünler için güvenilir ve zengin topraklar sağladı.
    • Mısır'ın siyasi kontrolünü ele geçirmek için süregelen mücadeleler, bölgenin tarımsal üretiminin ve ekonomik kaynaklarının önemini gösterdi.
    • Mısırlılar, hiyeroglif olarak bilinen bir yazı sistemi kullanarak yazılı kayıtlar tuttular.
    • Mısırlı yöneticiler ilahi krallık fikrini kullandılar. Ayrıca güçlerini görünür kılmak ve korumak için dev anıtlar inşa ettiler.
    • Eski Mısırlılar Nil boyunca, Kızıldeniz'de ve Yakın Doğu'da geniş kapsamlı ticaret ağları geliştirdiler.

    Erken Mısır Dönemi


    Mısır tarihi genellikle üç "krallık" dönemine ayrılarak incelenir: Eski, Orta ve Yeni Krallık. Bunların arasında kısa süreli ara dönemler vardır. Buradaki "ara" kelimesi aynı zamanda bu dönemlerde Mısır'ın birleşmiş bir politik güç olmadığına, dolayısıyla güçlü krallıkların arasında kalmış olduğuna atıfta bulunur. Eski Krallık döneminden öncesinde bile Mısır medeniyetinin temelleri atılmaya başlanmıştı. Nil civarında yaşayan halkın yerleşik tarıma yoğunlaşması ve bunun sonucunda ortaya çıkan kentleşme ve tarımdan bağımsız ekonomik faaliyetlerin ortaya çıkışı binlerce yıldır süregeliyordu.
    Mısır'daki insan yerleşiminin kanıtları on binlerce yıl geriye uzanıyor. Fakat bölgede yaygın yerleşim ancak yaklaşık MÖ 6000 yılında başladı. Buna yakın bir tarihte Sahra Çölü genişledi. Bazı bilim insanları bu genişlemenin Dünya'nın eğimindeki hafif bir değişimden kaynaklandığını düşünüyor. Diğerleri ise değişen yağış modellerinin sorumlu olabileceğinin üzerinde duruyor. Ancak çölün genişlemesinin nedenleri hala kesin olarak belirlenebilmiş değil. Sahra'nın genişlemesinin insanlık açısından en önemli sonucu, insanları güvenilir su kaynakları bulmak için Nil Nehri'ne doğru itmesi oldu. 
    Nehrin denize akarken oluşturduğu delta bölgesi dışında, Nil Vadisi'ndeki çoğu yerleşim nehre birkaç kilometre yakınlıkta olan nehir çevresindeydi. (Yukarıdaki haritaya bakınız.) Nil Nehri yılda bir kez taşardı; bu durum o kadar olağan ve düzenliydi ki antik Mısırlılar buradan hareketle üç mevsim oluşturmuştu: Su baskını ya da taşma, Büyüme ve Hasat. 
    Yıllık taşkın, her yıl yeni bir verimli toprak katmanı oluşturduğundan dolayı tarım için hayati önem taşıyordu. Nil'in taşmadığı yıllar, toprağın verimliliği büyük ölçüde tükenirdi ve gıda kıtlığı ihtimali oldukça artardı. Gıda stoğunun siyasi etkileri de vardı ve kuraklık dönemleri muhtemelen, Eski ve Orta Krallık dönemlerinin sonunda Mısır'daki siyasi birliğin azalmasına sebep oldu.
    Kesin tarihleri ve olayları bilmesek de, bu dönemi araştıran çoğu bilim insanı, MÖ 3100 yılları civarında Narmer ya da Menes adındaki bir liderin (bunların aynı kişi olduğuna dair kesin kayıtlar yok), Yukarı ve Aşağı Mısır'ın hakimiyetini kazandığında Mısır'ı siyasi olarak birleştirdiğini söylüyor.
    Şaşırtıcı bir şekilde, bu bölgenin haritasına bakıldığında, Aşağı Mısır'ın kuzeydeki delta bölgesi; Yukarı Mısır'ın da deltanın aşağısında kalan ülkenin güney kısmı olduğu görülür. Nehirlerin yokuş aşağı yönde aktığını, bu nedenle de nehrin denize doğru olan sonunda daha alçak olduğunu ve kaynağına yakınken daha yüksek olduğunu aklınızda tutmanız, nehirlerle ilgili tarih metinlerini okurken faydalı olacaktır!
    Siyasi birleşmeden sonra, kutsal krallık, yani siyasi liderin gücünü Tanrı veya Tanrılardan aldığı, ya da bizzat Tanrı'nın vücut bulmuş hâli olduğu fikri Mısır'a yerleşti. Örneğin, birleşme hakkındaki mitolojide Narmer, hükmettiği Aşağı Mısır'ın bir Tanrısı olan Horus olarak gösterilir. Yukarı Mısır Tanrılarından biri olan Set'i fethetmiştir. Gerçek siyasi olayların bu mitolojikleştirilmiş hâli, kralın hakimiyetini meşrulaştırmıştır.
    Sesleri ve anlamları ifade etmek için görüntüleri kullanan bir yazı biçimi olan hiyeroglifler muhtemelen bu dönemde kullanılmaya başlandı. Kendi gücü ve nüfuzu arttıkça Mısır devleti büyük ölçekli projeler için kaynakları daha iyi harekete geçirmeye başladı. Giderek büyüyen bir devleti örgütlemek ve yönetmek için daha iyi kayıt tutma yöntemlerine ihtiyaç duyuldu. Orta Krallık döneminde Mısırlılar da edebi metinler yazmaya başladılar. Bazı yazılar taş veya kil üzerinde, bazıları ise kamış elyaftan yapılmış kağıt benzeri bir ürün olan papirüs üzerinde korunmuştur. Papirüs çok narindir. Mısır'ın sıcak ve kuru iklimi nedeniyle birkaç papirüs belgesi günümüze ulaşmıştır. Hiyeroglifler de 1800'lerin başında çevrildiklerinde Antik Mısır'ı araştıran tarihçiler için büyük önem taşımaktadır.

    Yöneticiler güçlendikçe büyük projeler yapmak için işgücünü ve kaynakları daha iyi koordine etmeye başladılar. Ayrıca, daha fazla insanı besleyebilmek için daha fazla gıda tedariği gerekiyordu. Setler ve kanallar inşa etme gibi tarım üretimini arttırmayı amaçlayan projeler daha önemli hale geldi. Sulamauygulamalarına, çamur kanalları (yıllık taşkını tarım alanlarına yönlendiren ve yaşam alanlarından uzak tutan sıkıştırılmış toprak duvarlar) inşa edilmesi ve ekinler büyürken suyu tarlalara yönlendirmek için kanallar açılması örnek verilebilir.
    Zengin ve güçlü olan seçkinler, piramitlerin öncülü olan büyük mezarlar inşa etmeye başladı. Bu mezarlar, Mısır toplumunda seçkinler ve sıradan insanlar arasındaki artan bölünmeyi temsil ediyordu. Yalnızca zengin ve önemli kişiler böyle özenli bir şekilde defnedilmeyi maddi olarak karşılayabilir ve hak edebilirdi.

    Mısır Eski Krallık Dönemi: MÖ 2686-2181

    Eski Krallık döneminde, Mısır çoğunlukla tek bir devlet çatısı altında birleşik bir yapıya sahipti. Tek devlet olmak oldukça karmaşık bir yapı gerekiriyordu ve askeri olarak genişledikçe karmaşıklık daha da arttı. Eski Krallık hükümdarları ilk piramitleri inşa etti. Bu piramitler, kendilerini inşa ettiren krallar için hem mezar hem de anıttı. Keops Piramidi ve Gize'deki Sfenks gibi anıtsal yapılar ve farklı tanrılar için tapınaklar inşa etmek için büyük kaynakları kontrol edebilrvrk güce sahip merkezi bir hükümet gerekliydi

    Piramitleri köleler değil, tarımın ölü sezonunda çalışan köylüler inşa etti. Bu köylüler; taşçılar, matematikçiler ve rahipler gibi uzmanlarla çalışıyordu. Vergi olarak, her hanenin bu projeler için bir işçi sağlaması gerekiyordu; ancak zenginler bunun yerine bir ücret ödeyebilirdi. Bu durum, hem devletin insanları zorla işgücüne katmaktaki gücünü, hem de para ödeyerek işgücü sağlamaktan kaçabilen seçkinlerin faydalandığı ayrıcalıkları gözler önüne seriyor.
    Ayrıca Mısırlılar, birbirine halatlarla bağlanmış ve bağlantı yerleri kamışlarla yalıtılmış tahta kalaslarla inşa edilen gemiler yapmaya başladı. Bu gemilerle, özellikle de inşaat projelerinde önemli olan abanoz, tütsü, altın, bakır ve Lübnan sediri gibi ürünlerin denizcilik rotalarında ticareti yapılıyordu

    Orta Krallık: MÖ 2000-1700

    Orta Krallık döneminde krallar gücü bölgesel yönetimlerden geri aldığı zaman Mısır tekrar birleşti. Orta Krallık döneminden sonra Mısırlı krallar genellikle eğitimli düzenli ordular kurdular ve hazır bulundurdular. Mısır devletinin düzenli bir askeri kuvvet oluşturup sürdürebilmesi ve surlar inşa edebilmesi, büyük kaynaklara yeniden sahip olduğunu ve bu önemli kaynakların kontrolünü tekrar kazandığını göstermiştir.
    Siyasi parçalanma sonucunda İkinci Ara Dönem başladı. Yazı sayesinde daha fazla olayın kaydı tutulabiliyor olsa da, çoğu olayın kaydı hâlâ tutulmuyordu ve birçok kayıt da kaybolmuş veya yok edilmişti. Bu nedenle, İkinci Ara Dönem için kesin bir tarih belirlenemiyor.
    MÖ 1650 yılları civarında, Mısır'daki siyasi iktidarsızlıktan istifade ederek Hiksoslar ortaya çıktı. Hiksoslar Sami halkındandı, yani Orta Doğu kökenli bir dili konuşuyorlardı. Bu, Mısır yerlisi olmadıklarını gösteriyordu. Hiksoslar, kendi siyasi hükümdarlarıyla birlikte; bronz işleme ve çömlekçilik teknikleri, yeni hayvan türleri ve yeni ekinler, at ve at arabası, bileşik yay, savaş baltaları ve savaş için sur teknikleri gibi birçok kültürel ve teknolojik yenilikler de getirdi.

    Yeni Krallık: MÖ 1550-1077

    MÖ 1500 yılları civarında, Hiksoslar'ın Mısır'dan çıkarılması ve merkezi siyasi hakimiyetin yeniden kurulmasıyla Mısır tarihinin Yeni Krallık dönemi başladı. Bu dönem, Mısır'ın en zengin ve en güçlü dönemiydi.
    Ayrıca, bu dönemde Mısır'ın en ünlü kadın hükümdarı Hatşepsut, Mısır'ın zenginleşmesini sağlayan ticaret ağları kurdu ve yüzlerce inşaat projesi, heykeller ve Dayr el-Bahari'de etkileyici bir morg tapınağı yaptırdı. Ayrıca, Hiksoslar döneminde ihmal edilmiş ya da zarar görmüş tapınakların onarılmasını emretti.

    Aslında kralın sarayı anlamına gelen firavunkelimesi, bu dönemde kral anlamında kullanılmaya başlandı ve bu, kutsal krallık düşüncesini daha da vurguladı. Dini olarak firavunlar diğer Tanrıları da tanısa da, kendilerini Amon-Ra'yla ilişkilendirdi.
    MÖ 1300'lerin ortalarında, bir firavun yalnızca Aton'a tapmayı seçerek ve hatta ismini bu Tanrının onuruna Akhenaton olarak değiştirerek bu geleneği bozmaya çalıştı. Bazı araştırmacılar, bunu tek Tanrıcılığın, yani tek bir Tanrının varlığına inanmanın ilk örneği olarak görmektedir. Ancak, bu değişiklik Akhenaton'dan sonra devam etmedi.
    Mısır, Yeni Krallık döneminde, Mısır'ın gücünü batıda Libyalılara ve kuzeyde Hititlere karşı arttırmaya çalışan firavunlar I. Seti ve II. Ramses dönemlerinde gücünün zirvesine ulaştı. İki imparatorluk arasındaki duvarın yer aldığı Kadeş şehri, Mısırlılar ve Hititliler arasındaki çatışmanın kaynağıydı ve bunun için birkaç kere savaşıp, sonrasında dünyanın bilinen ilk barış anlaşmasını yaptılar.

    Üçüncü Ara Dönem: MÖ 1069-664

    Savaş masrafları, artan kuraklık, kıtlık, halk ayaklanmaları, devlet kurumlarındaki yolsuzluk ve yozlaşma sonucunda Mısır yerel olarak yönetilen şehir devletlerine bölündü. Güneydeki Kuş Krallığı'ndan bir askeri kuvvet bu siyasi bölünmeden faydalanarak Aşağı Mısır'ı, Yukarı Mısır'ı ve Kuş'u fethederek bu yerleri birleştirdi. Kuşitler, MÖ 670 yılında Asurlular tarafından Mısır'dan zorla çıkarıldı. Asurlular, Mısır'da bir vasal devlet (kendi kendini yöneten ancak daha güçlü bir devlete haraç ödeyen devlet) kurdular.
    MÖ 656'da Mısır tekrar birleşti ve Asur kontrolünden çıktı. Ülke, MÖ 525 yılına kadar bir barış ve refah dönemi yaşadı. MÖ 525 yılında Pers kralı Kambises, Mısır hükümdarlarını mağlup ederek Pers kralı ünvanının yanına Firavun ünvanını da kazandı.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.