SONSUZLUK ADINA

SONSUZLUK ADINA
  • 1
    0
    0
    0
  • Kendime ait olanı aramıyorum aslında . Kendime dair olanı aramaktayım bir miktar . Aidiyet yanıltıcı , aidiyet bir miktar sömürücü . Somut kanıtlarla sınırları çizilmiş şeylerle , tatmin olan sıradanlıkta durumlardan öte , ben içeren , beni anlatan ya da beni bende daha çok var edebilecek şeylere dair hasretlikten uğraşıyorum bu aralar . Soyutlanıp gerçekliğin içerisinde şekillenmiş , alternatif olarak yaratılan sınırlardan biraz daha başka bir dünya keşfetmek niyetindeyim . Bence hepimize gereken biraz da olsun budur zaten . Çözmeden , kazmadan ve deşmeden derinliği , kusurları ve güzellikleri konuşuyoruz . Görebileceğimiz renklerin tümünü gözlerimiz süzer zannediyoruz . Ne büyük yanılgı değil mi ? Biraz daha derine inmeden geçen süreçlerin içerisinde hepimiz kör birer yolcuyuz aslında . Ne durakları , ne yolun kendisini , ne de aydınlığa varan o ufku görebiliyoruz somut gerçekliğe gömülünce . Işığa bürünebilmek adına , biraz daha karanlıkta kalmış yollardan ve keşfi yapılmamış odalardan geçmeliyiz her birimiz . Dünyanın içinde aradığımız tüm o mana arayışını öze indirgemeli ve biraz da olsun beklenti oklarımızı kendimize çekmeliyiz . Kendi potansiyelini ve ruhunu anlamamış bir insanın , dış dünyaya dair mana süreci tamamen bulanık bir aynada hakikati aramaya benzer . Yanıltıcı ve bir hayli üzücü . Gerçeği gören bir göz sadece kendi dışında gelişeni eleştirmez . Gerçeği bulmanın özü bundan geçmez . Anlam ruh ve çözümleme arasındaki yolculukta oluşan nitelikli bir kavramdır . Boşluktan ya da çoğulcul onaydan türemez . Kendimizi var etmeden , başka şeyleri var edemeyiz öyle değil mi ?  Bir şeyleri var edeceksem ben de onun kadar yoğrulmalıyım sürecinde . Ben de dahil olmalıyım içerisine . Bu yüzden hayatın içinde anlamımı arıyorum . Sonsuzluğa hükmetmek istiyorsam bu dünyanın içerisine ben içeren bir şeyler sunmalı ve bırakmalıyım . Bir insanın varlığını somut varlığı değil , ruhuyla şekillendirip armağan ettiği şeyler sürdürür . Anlattıkları , sustukları , yazdıkları , çizdikleri . Kendi elleriyle ve ruhuyla inşa ettikleri . Gösterdiği tepkileri , bıraktığı etkileri . Bir aydınlık istiyorsa ruhun ve hazırsa görmeye gözlerin , bakmayı bırakmalısın öylece . Görmeye yücelen süreç nereden geçer biliyor musun ? Bakışların ardında türeyen onca şeyden geçer . Gördüğünü izah etmenin büyüsünden , ruhunu ifade edebilmenden ve kendi yüceliğini ispatlayan her bir şeyden . Basit görünenin ardında yatan zenginliği bulup , onu ruhundan oluk oluk fışkırttığında noktayı koyacak duruma gelirsin işte . Bu doğrultuda her bir bakışın , her bir uyanışın güneş gibi parlak , gece kadar derin , kalem kadar sivri ve dilin kadar özgür olmalı . Sonsuzluğa erişmek adına her şey .  Sonun kendisine kavuşmuş olsan bile başka akıllara düşe düşe devam edebilmek uğruna . Seni hatırlayan o son kişiyi hiçbir zaman yitirmemek adına ...


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.