Belki de şu dünyada en kutsal ve saf bulduğumuz şey olan sevgi, bazen çiçeğini sulayan bir insanı, bazen sokaktaki kedileri besleyen küçük bir kız çocuğunu, bazen de bir köpeğin sahibine hissettirdiği duyguları hatırlatır belki de bizelere. Çünkü doğaldır sevgi, koşulsuz ve karşılıksızdır. Ve paylaşmak isteriz bu duyguları, saf bir şekilde göstermek isteriz istemsizce. Yöntem veya taktik diye tanımladığımız şeylere bulaşmadan, kirletmeden göstermek...
But I was a fool.
Playing by the rules.
So the winner takes it all...
And the loser has to fall...
Ama ben bir aptalın tekiydim
Oyunu kurallarına göre oynadım.
Ama kazanan her şeyi alır...
Ve kaybeden yıkılmak zorundadır.
İnsanın en savunmasız olduğu anlardan birinde varlığını arar ya birinin, yahut bir kavramın. Belki solucanlar beynini kemirirken, belki duvarlar üzerine üzerine geldiğinde, sırtındaki yükü sırtlayamadığında veya. Sorgulanmamak ister ya insan ve de yargılanmamak. İnsanlara gösterdiğimiz bütün o duvarların arka tarafında, küçük bir çocuk gibi ağlarken belki de birazcık dinlenmek ister insan.
Show me how defenseless, you really are.
Bana ne kadar savunmasız olduğunu göster.
Duvarlar demişken.
Ardında bir yerlere
Belki de evimize
Hey, you, out there on your own, sitting naked by the phone
Would you touch me?
Hey, you with your ear against the wall, waiting for someone to call out
Would you touch me?
Hey you
Would you help me to carry the stone?
Open your heart, I'm coming home
Hey sen, orada yalnız başına duran, çırılçıplak telefonun başında.
Bana dokunabilir misin ?
Hey sen, kulağını duvara dayamış olan, birinin seslenmesini bekleyen.
Bana dokunabilir misin ?
Hey sen,
Şuradaki taşı taşımamda yardım eder misin bana ?
Kalbini aç, geliyorum yuvama.
Bazı şarkılar hayallerden daha güzel..
when evening falls
she'll run to me
like whispered dreams
your eyes can't see, ooh
soft and warm
she'll touch my face
a bed of straw
against the lace, ooh
Akşam çöktüğü zaman.
Koşarak gelir bana.
Kulağımıza fısıldanan rüyalar gibi.
Gözlerinin göremediği..
Yumuşacık ve sıcak.
Yüzüme dokunacak.
Samandan bir yatak.
Dantellere karşı.
"we believed we'd catch the rainbow
ride the wind to the sun
sail away on ships of wonder"
Biz inandık, gökkuşağını yakalayacağımıza.
Rüzgara binip, güneşe kadar süreceğimize.
Merak gemileriyle, denize yelken açacağımıza.
Yorum Bırakın