Yıl 2024 29 Mayıs
Geçmiş zamandan bir tarih kullanmayınca şimdiki zaman tarihlerinin hiç çekiciliği kalmıyor gözümde sene 1983 demeyeceksem ne güzelliği kalıyor. Şimdiki zamanın yükü dışında. Aldığın nefeste çırpınmak. Ve çoğu zaman yitirmek idealleri. Çocukluk pembeliğini kaybetmek dünyanın. Çağlar boyu denk gelmiş midir dünyanın gerçeğine maruz kalan çocuk bilmiyorum. Büyüyünce öğrenmeyecek miydik çürümüş ilkeleri? Ocak başı mısır beklemek heyecanına sahip çocuk. Saçları kırmızı kurdelalı belki. İlkini dördüne girerken anladı. Yanan kurdelası demirde asılı. Babasını sonsuz secdede bırakan hayatı anladı. Meşru olan bombalanmış müslüman evleri. Sofrada mutluluk görünce içlerine zehir düşen düşmanlar. Aile bir aradayken ayrı kabirlere gömmeyi amaç edinen hayatlar. Ve dünyanın sadece gök kubbeden,apansız gelen güzelliklerden,ağaçların hışırtılarından ibaret sanan insan. Gök yüzüne dön bir bak. Evin sobası tütüyor sanıyordun. Daha hiç bakmadan dumanın tüttüğü yere. Yanıyor bir inanç. Yakılıyor bir saadet. Eksiklerle yaşamışsın bir odanın bir köşesinde. Toprağın altında altı kişilik bir aile. Biri yukarıda siniyi koyuyor. Unuttuğun bir şey var ki saadet göçmez iman tükenmedikçe. Yıllar boyu süregelen bir hayata alışmak. Hoşgörüyle boyun eğmek kadere. İçinde filizlenen hayal tohumları. Huzurun kapılarına ekiliyor. Bir yaşam boyu düş ekmek tarlalara. Attığın bombalar soldurur mu fidanlarımı? Gömebilir mi hasatımı? Feryadım sessiz kulaklara. Yakarışım görmeyen gözlere . Daha bebekliğimde ninnileri yoktu annemin. Canhıraş bağırışları vardı. Kaçışları vardı. Bir evin bodrumunda hayatla debelenişi. Gizli saklı köşelerde ekerdi annem,umudun tohumlarını içimize. Eğlenceli gelirdi yaşamak molozlarda ebelemece oynarken. Sonra inanç büyüttü bizi. Dünya denen şeyin bin farklı penceresi olduğunu anladık. Benim ki kimsenin görmediği. Çoğu gece aydınlanırken silahlarla, umarsızdık. Yani öyle sanılırdık. Oysa nedir bilir misiniz? Ol demesine inanılan rabbin. Ömür boyunca kalbimizde bir nişan taşıdık. Esenlik yığıntı evlerimizde saklandı köşe bucak. Biz onun için savaştık. Sahip olmak istediler erişilmez inancımıza. Hayat boyu mahrum kaldıkları mutmain bir amaca. Çaldıkları hayatları zafer saydılar. Kenardan gülümsedik. Acı yüreğimizde hep meskendi bizim. İsyan etmedik. Sessiz ama mutlak bir ömüre yürüyoruz. Sakat bacaklarımızdan çıkan adımlarımızdan korkuyorlar. Yıkıntı yuvalarımızdan yükselen seslerimizden korkuyorlar. İnancımızdan korkuyorlar. Bir kişi kalsak bile korkuyorlar. Kör bir baykuş tünemiş bahçelerine. Öttükçe ürperiyorlar. Gökdelen odalarında külçe külçe güven duyguları. Gecenin karanlığında tüketiyorlar. Son gün geliyor güneş burunlarında. Sığındıkları liman kül olmuş.Alınan nefesler bir yangının körükleyicisi. Anlamak için geç. Pişmanlık yüreklere uğramayan kelebek. Bir günlük ömrü vardı. Sonuna varınca farkına varmakla yükümlü. Fıtratının ve nesillerinin izi kalmış. Elinde birini mahvedecek gücün olması hoplayıp zıplatmış. Elipsin üzerine bir taht koymuş etrafında kurmuş oyunlarını. Kazandığını düşünmesine izin veren oyun kurucu. O an hayret etmiş varlığının küçüklüğüne . Ve ilk kez duyduğu bir kelime insanlık.
kalemine sağlık muhteşem 🤍👏🏻