Bugün doğum günüm/23.07.2020 . Hiç heyecanlı, mutlu hissetmiyorum. Keder doluyor aksine. Beni üşüten, terleten, kalbimi ağrıtan, boğazımı düğümleyen eski yaşlarıma gidiyor aklım. Mutluluklarıma, hüzünlü gülüşlerime , içim kan ağlarkenki gülen dişlerime, keder doluykenki çıkan gamzelerime ,sevinçten ağlarkenki gözyaşlarıma.
Çok yalnız hissettiğim oldu, hâla da öyle. Sevdiğim halde yalnızlığı. İnsanlar içinde yaşadığım yalnızlığın çaresizliği bürür içimi bugün. Sığınacak hiçbir yer yokmuşçasına korkularım böler gecelerimi. Boğazım düğümlenir tınılarında sesinin. Bazen hayatın beni getirdiği konumdan o kadar sitemkârım ki. Çünkü çok yorgunum. Yaş , sayı önemli değil hissedişler için. Ben çok yorgunum işte. Yeni heyecanlara , yeni öpüşlere , yeni tutkulara çok yorgunum ey sevdası hayatın. Kim diyebilirdi ki içimizdeki kabuğun, bizi güvende tutan sığınacağımız olacağını zamanla. Sığınağın dediği kabuğun sizi ezdiği oldu mu hiç?
Kendinin kendini bitirdiği âna geldin mi hiç? Bilinmezliklerle doluyken en doğru kişiyi gördün mü hiç ? Bilemezsiniz , yaşamadan bilemezsiniz. Aradan dört yıl geçmiş lakin ben yine aynı hissedişlerdeyim. Belki de hep böyle olacağım. Aynaya baktığınızda her gün kendinizi tanıyabiliyor musunuz?
'Hüzünle karışık sevinçlerinden kurtul artık ,Arzuların o belli belirsiz sıcaklığını sev. Biliyorsun, Önce Tanrı insanı yarattı, Sonra insan sevgiyi. Ne yapsak boş Ne kadar çabalasak faydasız , Geriye dönemeyiz. Olanlar oldu iş işten geçti. Çamurumuza sevgi katılmış bir kere.' demiştir Ümit Yaşar Oğuzcan .
Dört yıldır hüzünle karışık sevinçlerle boğuşuyorum . Özellikle de doğum günlerimde. Geriye dönüp baktığımızda kendimizi ne kadar aştığımızı , geliştirdiğimizi görmeyiz de , hep var olmakta zorlandığımız anlarda tutuklu kalırız. Hayatın en güzel oyunu da budur zaten. Neye odaklanacağımızı neyi hatırlayıp neyi göreceğimizi biz , insanoğluna bırakılmış. Kim neyi görmek isterse onu görür. Kim ne olmak isterse o olur , onunla olur , onsuz olur , onun olur. Bırakmak lazım zorla tuttuğumuz o bağları. Kim neyde özgür olacaksa onda olsun , onda yaşasın , onla yaşasın. Bırakmanın verdiği huzuru hiç yaşadınız mı ? Tavsiye ederim. Bu yazımı şu şiirle kapatmak isterim ve herkese mutlu olduğu günler dilerim.
Kim vurduya gitti aşkımız faili meçhul değilse nefsi müdafaadır
Ellerimizdeki kelepçenin anahtarı sende
Kavgamızın tek seyircisi bu şehir
Tutunduğumuz tek dal içimizdeki isyandır
Söyle sevgilim sen söyle
Akan kanımızın hesabını kime soracağız?
Kim toplayacak gözyaşlarımızı?
Kim koyacak sevgiyi içimize?
Gittik gittik gittik
Acılara gittik
Keşkelere gittik
Ben sana sen bana gittik
Sonra öğrendik ki dünya yuvarlak, kaldık
Sen bağıra bağıra ağlardın, ben susardım
Sen duvarları yumruklardın, duvarlarında ellerinin izleri kan içinde
Ben içime içime oyardım kendimi
Sen çimenlere yatıp uyuyakalırdın
Ben banklara tünemiş uykusuz
Sen ot içerdin, duman kusardın geceye
Ben tek sigaralık ciğerimle öksürüklerde
Sen aşka inanmazdın, sen inanmazdın
Ben maviye inanırdım
Boynumdaki yorgun damarların mavisine
Beyaz dalgaları omuzlayan deniz mavisine
Denizin bittiği yerde başlayan göğün mavisine inanırdım
Bir de ensemdeki dövmeye inanırdım
Kuş Ölür Sen Uçuşu Hatırla. /Füruğ Ferruhzad
Yorum Bırakın