KABAHAT EVET GÜLMEK BİLE

KABAHAT EVET GÜLMEK BİLE
  • 3
    0
    1
    0
  •  

    Bugün bahsedeceğimiz film benim şahsen de çok içselleştirdiğim, herkesin izlemesi gerektiğini düşündüğüm bir film; Kabahat.  


    Ümran Safer'in daha önceki belgesel işlerinden farklı olarak kurmaca türünde ilk uzun metraj filmi olan Kabahat, 2022 yılında izleyiciyle buluşmuştu. Yönetmen ve senarist kişiliklerinin yanı sıra aslında eski bir gazeteci. Belgesel niteliği taşıyan kadın temalı İstanbul’un Gözü, Sevan Bıçakçı, Kadın Olmanın Günahı ve Kapıyı Açık Bırak yapımları mevcut. Söylediğine göre Kabahat filminde de kurmaca ve belgesel ayrımı güdülmemiş.  


    “Benim açımdan kurmaca, belgesel ya da deneysel film ayrımı hiç yok. Hepsine film gözüyle bakıyorum” 
     
    Film Adana Altın Koza Film Festivalinden üç ödülle ayrılmakla beraber (jüri özel ödülü, en iyi yardımcı kadın oyuncu, umut veren genç kadın oyuncu) Münih, Antalya ve Ankara'da da festivallere katıldı.  

     


    Oyuncu kadrosunda Mina Demirtaş, Ece Demirtürk, Işıl Acaray, Berivan Edebali, Kayra Kalaycı, Mine Demirtaş, Eray Yasin Işık bulunuyor. Oyuncular arasında erkek oyuncuların ve rollerinin yok denecek kadar az ki bu da tesadüf değil çünkü kadın temalı bir film. Yönetmenimizin filmi kendi büyüdüğü köyde çekmesinden de ötürü oyuncuların ve figüranların bir kısmı da tanıdık. Doğal bir atmosfer yakalamak için bunu kendisi tercih etmiş.  


    Yapımcı koltuğunda Suraj Sharma oturuyor. Yönetmen, senaristlik ve kurguculukta da Ümran Safter’i görüyoruz. Yani aslında çekirdek bir kadroyla işlenmiş bir film Kabahat. 

     


    Filmimiz abartılı diyaloglardan uzak, sade ve yalın bir dille işlenmiş, sahne geçişleri ve açılar da aynı şekilde. Film boyunca Reyhan’ı takip ediyoruz. Heyecan dolu yapımlara alışık olanlar içi film elbette fazla durağan hatta sıkıcı gelebilir. Ancak konu itibariyle sıkılmamak, sinirlenmemek ve rahatsız olmamak mümkün değil. 

     

    Film Ne Anlatıyor?


    Reyhan yaz tatillerini ailesinin köyünde geçiren 13 yaşında bir kız. Her sene geldikleri köyde bu yaz diğerlerinden biraz farklı başlıyor çünkü Reyhan köye gelmeden hemen önce ilk kez regl oluyor. Annesine bile henüz söyleyememek, köye gelmek, kendini keşfetmek, muhafazakâr ve sıkışık köy hayatının baskısı derken Reyhan tabuların arasında bir yaz geçirmeye çalışıyor. Üstelik köyde ki tek arkadaşı 17 yaşında ki Şükran ile de araları eskisi gibi değil çünkü karakterleri gittikçe uzaklaşıyor birbirinden. Ancak bu açılmaya rağmen birbirlerine destek olmaktan da vazgeçmiyorlar. 

    “Bizim filmimizin ana teması aslında regl. Bir de onun etrafında yaşanan tabular ve erkek egemen tahakkümü var. “ 

    İzleyen her kadının kendilerinden bir parça bulabileceği bir film bu uzun uzun detaylıca anlatacağım o yüzden. Yani spoiler yiyeceksiniz, üzgünüm. 

    Çankırı da geçen filmimiz her yanıyla bir köy hayatını yansıtıyor; su kavgaları, evleri, tarlaları sosyokültürel yapısı ve Anadolu’ya has ve maalesef bir türlü değişmeyen tutuculuğu... Reyhan tam da bunların içine İstanbul’dan, ergenliğinde getirdiği isyan ve sorgulamayla dahil oluyor. Bazı şeyleri çocukluğundan farklı olarak ilk gençliğinde yeniden görmeye başlıyor. Kendini keşfetme sürecinde alışkanlıkları, giydikleri, dinledikleri farklılaştıkça asi damgası yiyorsa da hala bir çocuk. Üstelik ailesinin şehirde yaşamasının bir fark yaratmadığı bir çocuk. Ümran Safter’in dediğine göre Reyhan ve ailesi İstanbul’da da kenar mahallede oturan, işçi bir babaya, kapalı ve ev hanımı bir anneye sahip, orta sınıf bir hayat sürüyor. Orada da alışkanlıklar ve tutumlar çok farklı değil esasen. Yani mekân olarak köyden çıkılsa da zihnen çıkılmış değil. 

     


     
    Reyhan’ın annesi Hatice içine kapanık bir kadın. Sorunlarını kimseye yansıtmıyor, kayınvalidesinin işlerini ve dediklerini yapıyor sadece. Çocuklarıyla ilgileniyorsa da bu ergenlikte ki Reyhan’a yetmiyor. Çünkü aralarında bir iletişim yok. Babayı film boyu görmüyoruz. Ancak güçlü ve otoriter bir karakter olarak babaanne var, köyde lafı geçen tanınan bir hoca kendisi. Baskıcı ve dindar, en basit şeyleri bile uyarıp kızlara yaptırma derdinde. Alttan alta Reyhan’ın da kapanmasını teşvik eden cümleler kurmasından, gelen gidenlere tavsiyeler vermesinden ne kadar manipülatif biri olduğunu anlıyoruz. Yönetmenimiz her ne kadar karakteri bir ‘öcü’ gibi yazmaktan kaçınmış olduğunu söylese de eğer izlerseniz ne demek istediğimi anlarsınız. Kardeşiyle arası fena değil Reyhan’ın, yalnızca yaşın getirdiği kardeş çatışmaları var tabii. Bir gece ona Şeker Portakalı okuduğunu görüyoruz, hayatla ve ölümle alakalı sorularını yanıtlamaya çalışıyor. Bir de Münevver teyzesi var; köyde mimlenen ve herkesin diline düşen Münevver teyze. Annesinin bile geldiğinden beri görüşmediği, Reyhan’ın sorularını yanıtsız bıraktığı teyze. Kimse onun gibi olmak istemiyor çünkü o yalnız bir kız kurusu.  


    Reyhan’ın köyde ki tek dayanağı Şükran, tabi Şükran için de durum aynı çünkü Reyhan onun için güvenli bölge. Köyde yaşamıyor, dolayısıyla ona her şeyini anlatabilir. Örneğin hamile olma ihtimalini. Şükran köyde yaşayan bir genç kız. Askerde ki erkek arkadaşı İsmail'le arasında geçenlerden dolayı korkulu ve hamile olduğunu düşünüyor. Tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz. Ancak Şükran’ın şüpheleri var, o da hala tam anlamıyla büyüyebilmiş değil aslında. Yaşadıklarının yanı sıra hamilelik testinin eczanede satıldığını henüz öğrenmiş. Bunu da yalnızca Reyhan ile paylaşıyor, tabi yeminler ettirerek paylaşıyor, güveniyor da olsa yemin ettirme kültürü hala ayakta. Birlikte şehirden test almayı teklif ediyor. Ancak Reyhan bir şey olmayacağını söylemekte ısrarcı, ihtimal vermiyor. Çünkü ona göre Şükran’ın abartma huyu var. Zihnen çok uzaklaşmaya başladığı Şükran’ı yargılamaktan da çekinmiyor çünkü o ve köyde ki diğer arkadaşları yalnızda reglden, dizilerden, köyden bahsediyor. Reyhan yaşamanın keşfedilecek bir şey olduğunu düşünürken Şükran öylesine akan giden bir durumdan ibaret olduğunu düşünüyor. Ayrıca Şükran’ın iki lafından biri evlilik. Ona göre bir kaçış bu, evden, abilerinden, işlerden, baskılardan... Özgürleşmenin bir yolu olarak görüyor. Ya evlilik ya da erkek olma arzusu. Cami hocasının bile insanların yaşamına karıştığı yerde kadın olarak hür ve mutlu olmak zordur çünkü. 

     


     
    Adım Adım Özgürlüğe 


    Filmimizin giriş sahnesi tarlada başları önünde çalışan bir grup kadından oluşuyor, bu sahneyi hatırlayacağız daha sonra. Reyhan ve ailesi karışık bir sebepten ötürü köye her zamankinden geç geliyor. Geldiklerinde regl olmuş olan Reyhan ped bulamadığı için eski tişörtlerini kullanmak zorunda kalıyor. Kimseye söylemediğinden tüm işlemleri gizli yürütmek zorunda. Regli bitince temizlenmek için duş alması gerekiyor ancak geldiklerinden beri de sular kesik. ‘Mon cheri’ tişörtüyle kadraja giren Reyhan’ın ilk isyanları burada başlıyor.  


    Köyde yeni gelen ya da ziyarete gelenlere yapılan hoş geldin töreni vardır. Kadınların ve de Şükran’ın gelişiyle Reyhan da bu köy hayatına adapte olmaya çalışıyor. Ama gelenlere çay vermek lazım, dolapta ki bisküvilerden de mutlaka koymak gerek, üstüne de daha usturuplu bir şeyler de giyilmeli. Çünkü köy günahla ve ayıpla kendini yöneten bir yerleşimdir. Ayrıca herkes herkesin hayatını merak eder. Gelen kadınlar da Reyhan’ın reglini annesinden öğrenmeye çalışıyorlar. Reglden sonra gusül abdesti almayan Semanur’dan bahsediliyor, çarpıldığından, ağzının yamulduğundan. Şükran’ın bunu söylemesi Reyhan’da hem bir korku hem de alakasızlık yaratıyor. Kadınlar konuşmaya devam ediyor, çocuklarını bilhassa oğlanların yaramazlıklarını anlatıyorlar. Lafı kız çocuğunun iyiliği ile bitiriyorlar çünkü kız çocuğu dizinin dibinde oturur, kalkmaz. Şehre tek başına gidemez ve ayak işlerini o yapar. 


    Okey sakinim.

     Ancak her baskının sonucu gibi bu tabuların arasında Şükran’ı hamile görüyoruz. Kaçınılmaz bir son. 

     

    Aile İçi İlişkiler


    Reyhan ve babaannenin ilk temasında çıplak elle arı yakalayabildiği için Reyhan’ın ona hayranlık duyduğunu ve babaannesinin anlamadığı Black Widow’a benzettiğini görüyoruz. Aralarında tatlı bir atışma var, Reyhan’ın dine babaannesi kadar yakın olmadığı da açık. İlerleyen sahnede dua seslerinin onun için karmaşık kelimelerden oluşmasından belli. Aslında dinle çok teması olmayan bir çocuk Reyhan çünkü ilk başta sadece temizlenmek için duş almak istiyordu ama gusül meselesini öğrendikten sonra duş almak artık bir zorunluluk haline geldi onun için, hatta uyku uyuyamaz oldu, tıpkı Şükran’ın dediği gibi karabasanlar görmeye başladı. Arkadaşında duş almak istediğinde ise evlerinde abisinin babasının olduğu söylenerek yine karşı çıkıldı. İlerleyen zamanda leğende yıkanmak istemesi bile kabahat oldu. Gerçi aileye gelene kadar Reyhan’ın erken çocukluk travmaları da hala canlı duruyor bu konularda, gerginlik seviyesi gittikçe artıyor. Hatta hamilelik ihtimali olan Şükran bile daha rahat kalıyor yanında.  

    Reyhan daha sonra teyzesini ziyaret ettiğinde önce yüzünü görmüyoruz, beyaz bir çarşafın arkasında, henüz kimseyle evlenmeyen, yalnız ‘kız kurusu’ kadının sesi geliyor. Erkeklere güvenmemesi gerektiğini, geldiğini babaannesine söylememesi gerektiğini söyleyen genç bir kadının sesi...  

     


    Reyhan daha sonra derede yıkanan erkekleri görünce onlar gibi yıkanmak için hazırlık yapıyor ama etraftan gelenler olunca onu da yapamıyor. Son çare Şükranla şehre gitmek kalıyor. Öncesinde başka bir bahaneyle gitmek istediyse de babaannenin karşı çıkışlarıyla karşılaşıyor. Ne şaşırtıcı. Köyde ünlü olduğu için, kimseye Ümmü’nün torununun tek başına gezdiğini söyletmeyeceğini, yaşıtlarının ev geçindirdiğini, (yaş on üç) iyice isyankâr olduğunu söyleyince baskıyla karşılaşan herkes gibi yalana başvuruyor ve özgür yaşa tişörtünü giyerek dayısına gideceğini söyleyerek Şükran ile şehre gidiyor. 


    Yol bile işkence çünkü birileri tanır korkusu hala üstlerinde. Durakta bekleyen random yaşlı bir çift görüyorlar, teyze durup durup kızlara bakıyor en sonda kim olduklarını, nereden gelip nereye gittiklerini soruyor, bunu kendine hak görüyor çünkü. Kocası kızları sıkıştırmamasını söyleyince de ‘iyi bakalım sıkıştırmayalım’ diyor. Lütfeder gibi.  


    Şehirde kimsenin tanımıyor olması Reyhan’ı rahatlatıyor, kendi tabiriyle daha rahat nefes alıyor insan orada. 


    Test almak için gezerken utançtan ya eczaneden geri çıkıyorlar ya da hiç girmiyorlar bile. Ararken bowling salonunu görünce Reyhan’ın ısrarıyla oynamaya başlıyorlar. Şükran’ın ilk oynayışı ve gerçekten eğleniyorlar doğaçlama yapılmış olan bu sahnede. 


    Hamama gidileceğinden hatta regl meselesinden o an haberi olan Şükran ve Reyhan sora sora şehirde ki kadınlar hamamını buluyorlar, giderken yolda ‘tam edepli olucam bir gülme geliyor’ diyen bir duvar yazısı görüyorlar. Manidar. Ama maalesef kara talih Reyhan’ın peşini bırakmıyor, hamamı kapalı buluyorlar. Orada konuşurken Şükran Münevver teyze gibi olmak istemediğini, evlenmek istediğini yine belirtince Reyhan bu sefer dayanamayıp kızıyor. Çünkü Münevver teyz ne yapmış da bu kadar üstüne gidiliyordu bu kadının?

     


    Gerisin geri yola devam ediyorlar. Hala testi alamadıkları için gerginlerken gelinlikçinin önünden geçerken şakalaşıyorlar ve orada (yine doğaçlama bir sahne) youtube canavarlarının hatırlayacağı ‘mis gibi kızartma kokuyor’ şarkısını söylemeye başlıyorlar, her şeye rağmen hala çocuklar. 


    Yine de şarkıyı yine Şükran bitiriyor. Maalesef yaşadıklarından dolayı hep daha anne gibi, daha sıkıcı olan kişi o... En sonunda Reyhan dayanamayıp testi tek başına alıp geliyor ve sonunda eve dönebiliyorlar. 


    Reyhan için asıl şok edici ve dönüm noktası olan olay evde yaşanıyor çünkü alelade bir anda, yemek hazırlarlarken annesi ve babaannesinin konuşmalarından, annesinin aldatıldığını öğreniyor. Hatta bu olayın aslında bir yıl önceye dayandığını, bu sene köye gelişlerinin bu yüzden geciktiğini, babasının söylediğine göre ayrıldığını... Babaanne şaşırtmayarak oğlunun boğazından haram lokmanın geçmediğini, haramın ne olduğunu bilmediğini, Hatice'nin de biraz sabretmesi gerektiğini söylüyor. Yan yan bakıp daha kötüleri var, bu daha iyi en azından, aç açıkta değilsiniz laflarını eklemeyi de unutmuyor. Hatice’nin tepkisi minimum seviyede. Alışmışlık gözlerinden okunuyor, sinirlense de o an kayınvalidesine bağırsa da bir şeylerin değişmeyeceğinden emin. 
    O ana kadar annesine dokunmamış, anlaşamamış hatta iyi olup olmadığını bile bilmeyen Reyhan annesinin yanına gidip ona sevgisini gösteriyor ama aynı zamanda öfkeli de ona, hiç karşı çıkmadığı için. Annesi durgun, onu da göreceğini söylemesi üzerine Reyhan ’ben hiç evlenmeyeceğim’ diyor. Anne de alaycı bir gülümseme var, tabi ki. Babaanneye olan öfke gittikçe artıyor genç kızda. 

     


    Daha sonra başta cinlenmiş dedikleri Semanur’dan haber alıyoruz, meğer kızın boynunda ur varmış ve köy halkı da hastalığın belirtilerini kızın gusül abdesti almadığı için cinlenmesine bağlamışlar. Sıkışık zihinler böyledir. Ancak babaanne için kızın hastalığı da problem çünkü adı hastalıklıya çıkabilir, bu yüzden kimseye söylenmemeli, babaanne asla şaşırtmıyor artık. 
    Bu süreçte Şükran’da tek testinin sonucunu göremeden panikle attığı için hamile olup olmadığını o da biz de öğrenemiyoruz. Ama artık Semanur’u bildiğimiz için elimizde örnek var, stresten olabileceği düşünülüyor Reyhan tarafından.  
    Artık sonlara yaklaşırken teyzesinin evine dayısını aramaya gidiyor Reyhan ve orada ikisinin konuşmalarını duyuyor. Yıllar önce Münevver’in zorla biriyle nişanlandığını, nişan attığı için köyden aforoz edildiğini hatta Hatice’nin de zorla evlendirildiğini duyuyor. Peki şimdi iyi mi olmuştu, Münevver Hatice’yi baskılar yüzünden görememişti bile. Ama hayır, dayı onun iyiliğini istiyordu her zaman, anne babası da Münevver’in kahrından ölmüştü zaten, bari yeni buldukları bu adamla evlensindi. Herkes tarafından bilinen kötü biri olsa da bir şey olmazdı. 


    Reyhan’ın o gece de gözüne uyku girmiyor. 

     


    Son sahnede babaannesinin onu konuşturma çabalarına önce yanıtsız kalıp sonra da onun iyiliği hakkında kinayeli yorumlar yapınca bir anda edepsiz bir mikrop oluyor. Tartışıyorlar. İçimizin yağlarının eridiği noktadayız. Reyhan’ın yeni lakabı teyzesi kılıklı oluyor. Çünkü o da teyzesi gibi başkaldırdı, insanların hayatına burunlarını sokmamaları gerektiğini, onları rahat bırakmaları gerektiğini söyledi. Kendi doğrusunu takip etmek onu diğerlerinin gözünde ki en yanlışla aynı kalıba soktu. 
    Yağmurun yağmaya başlamasıyla ilk sahnede ki kadınlarımızın başlarını yukarda görüyoruz, Reyhan’da leğenlere tekme atıp yağmura doğru koşmaya başlıyor. Artık temizlendi bu yağmurla, mutlu. Onu durduran ses ise annesinin sesi, ayakları dursa da içten içe onlardan çoktan kopup gitti. 


    Bu kadar spoilerdan sonra dönüp izlemek size kalmış. Belki kıyıda köşede kalmış, az ödüllü, çok sade falan bir filmi neden bu kadar inceledin diyebilirsiniz, haklı da olabilirsiniz. Ama yazılanlardan birazına bile hakimseniz bu filmi ve bu hikâyeyi içselleştirmemek elde değil. Çünkü özellikle bu topraklarda kadın olmak demek ergenliğe girdiğiniz andan itibaren bir şekilde problem yaşamanız demek. Korku, baskı, manipüle, ısrar yalnızca köylerde yaşanmıyor. Filmde dediği gibi kabahat, gülmek bile kabahat. 

    Yalnızca Bir Film İzleyicisi Ve Sinema Sever Olarak Yorumlamaya Çalıştığım Bu Filmleri Beğendiyseniz Ve Devamının Gelmesini İsterseniz Yorumlarda Belirtebilirsiniz. İzlemiş Olduğunuz Filmler Varsa Yorumlarda Belirtebilirsiniz. Yazımda Eksik Yanlış Gördüğünüz Noktalar Varsa Yorumlarda Belirtebilirsiniz. Yada Yazım Yanlışlarını Söyleyebilirsiniz , Gurur Duymadığım Bir Özelliğim Olarak Böyle Bir Durum Söz Konusudur…


    Yorumlar (1)
    • Ellerine sağlık çok güzel bir inceleme olmuş. Din halkın afyonudur malesef.

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.