Merhaba!
Uzun zamandır buralarda değildim çünkü hâlâ evime dönemedim. Bugün inat ettim bölüm yayınlamaya. Öyle yada böyle bir şekilde bu bölümü size ulaştıracağım. Yine telefondan yazdığım için herhangi bir yazım hatam olursa affola. (Stok yazı olduğu için şu an evimdeyim değerli okurlarım ama bu kısmı da bozmak istemedim. Bu infoyu da neden verdiğimi inanın hiç bilmiyorum.)
Bugün şarabın ve eğlencenin tanrısı Dionysos'tan bahsedeceğim biraz. Kendisi ölümlü bir kadın ve çapkın Tanrı Zeus'un oğlu. Roma mitolojisinde Baküs olarak da bilinir. Medeniyet destekçisidir ve barış aşığıdır. Şarabını içenlere neşe ve çılgınlık getirdiği rivayet edilir. Şarabın ve keyfin hayranıysanız, eminim ki Dionysos'u tanımak isteyeceksiniz.
Dionysos'un dünyaya gelmesi de biraz olaylıdır.
Semele istemediği biriyle evlendirilmek üzere olan bir kadındır. Bu yüzden tanrılara yalvarır. Zeus bu yakarışı duyar ve yardımına koşar. Zeus bir ölümlü şekline bürünüp Semele'yi bu düğünden kaçırır. Genç kadın bu yabancıdan etkilense de bir yandan da kendisinden inanılmaz korkuyordur. Zeus ona tanrıların tanrısı Zeus olduğunu söyler. Semele ile aralarında bir çekim olduğu bellidir.
Hem Semele hem de Zeus aralarındaki çekime karşı koyamaz. İkili ilişki yaşamaya başlarlar. Semele bu ilişkiden hamile kalır.
Günler günleri kovalarken, kıskanç kraliçe Hera şüphe duymaya başlar. Zeus'u takip ederek Semele'nin izine ulaşır. Bir şekilde ne olduğunu öğrenmesi gerektiği için, yaşlı bir teyze kılığına girer ve Semele'nin güvenini kazanana kadar onunla arkadaşlık eder. Açıkcası bir mağarada sadece Zeus ile geçirdiği zamanlar dışında insanlar ile görüşemeyen Semele için, bu kadın bir nimettir. Her şeyini paylaşmaya başlar.
Hera bu fırsattan yararlanarak karnındaki bebeğin kime ait olduğunu sorar. Semele'de yaşlı kadına güvenerek tanrılar tanrısı Zeus'a ait olduğunu söyler. Hera bir kez daha ihanete uğradığını anlamıştır. Öfkesi bütün vücudunu sarar, artık intikam almalıdır.
Hera sinsice Semele'ye yaklaşır ve "Nereden biliyorsun Zeus olduğunu? Ona kendini olduğu gibi göstermesini iste." der.
Hâli hazırda meraklı olan Semele'nin içine şüphe tohumları da ekildiğinde Semele dayanamaz. Zeus ilişkinin başında istediği herhangi bir şeyi yapabileceği konusunda Semele'ye söz vermiştir. Semele bu hakkını bu konuyla ilgili kullanacaktır.
Burada bir dipnot vermeliyim ki bir ölümlünün herhangi bir tanrıyı kendi formunda görmesi ölümle sonuçlanır. Çünkü ölümlü gözler böyle bir ihtişamı görmek için yaratılmamıştır ve görkemli manzara bir ölümlünün kaldıramayacağı hâle gelebilir.
Semele'ye olan aşkını inkar edemeyen Zeus, kendisini tüm ilahi ihtişamıyla bir tanrı olarak gösterir. Semele karşısındaki bu görüntüye dayanamaz ve korku dolu bedeni alevler içinde kalarak küle dönüşür. 7 aylık bebeği yani sevgili Dionysos'umuzu oracıkta düşürür.
Kaderin bir cilvesi olarak Zeus, kadının doğmamış çocuğunu kalçasına (kimi kaynaklarda bacağına) dikerek kurtarmayı başarmış ve Olimpos Dağı'na geri dönmüştür.
Bu yüzden Dionysos'a iki defa dünyaya gelen tanrı da denir. Dionysos, Zeus'un emriyle satirler ve periler tarafından büyütülür.
Genç Dionysos, Nysa Dağı'nda şarabı icat eder. Sonra, nemflerden ve satirlerden oluşan alayı ile dünyayı dolaşmaya başlar. Mısır, Frigya, Trakya ve en son adalara gelir. Adalarda olduğu süreçle ilgili şöyle bir rivayet vardır.
"Dionysos, kayalık bir adanın sahilindeyken korsanlarca yakalanır ve bir köle olarak satılmak üzere Mısır ya da Kıbrıs'a götürülmek istenir. Ama Dionysos'u her bağlayışlarında, üstündeki iplerin kendiliğinden düşmesi dümencinin dikkatini çeker; bu gencin bir Tanrı olabileceğini düşünerek onu salıvermeleri için arkadaşlarını uyarır. Ne var ki dümenciyi kimse dikkate almaz. Bu sırada bütün gemi şarap terler, yelken ve direkleri asma dalları, üzüm salkımları kaplamaya başlar. Tutsak genç ise kaptanın üstüne atlayarak kükreyen bir aslana dönüşür. Bunu gören korsanlar korkudan denize atlarlar ve atlamalarıyla yunus balığına dönüşürler. Bu felaketten sadece dümenci kurtulur. Naksos adasına gittiği zaman ise Theseus'un bırakıp gittiği Ariadne'yi bulur. Apollodoros, Dionysos'un, Minos'un kızı güzel Ariadne'yi Lemnos adasına götürdüğünü, ondan üç veya dört çocuğu olduğunu söyler. Ariadne, sonunda, Zeus'tan ölümsüzlük armağanını elde eder ve Şarap tanrısının sürekli eşi haline gelir."
Bütün efsaneleri bir tek motif üstüne kuruludur: tepki ve direnç. Sembolü olan asma ağacı gibi ölüp yeniden doğar, haz ve acı arasında iki uçta gider gelir. Bu yüzden psikiyatride manik depresif duygu durumunu temsil eder. Genel olarak Zeus ile Semele'nin oğlu olarak geçse de, bazı kaynaklarda Zeus ile Persephone'nin ya da Zeus ile Demeter'ın oğlu olarak gösterilir. Dionysos kültünün, Hristiyanlık dinini de doğrudan etkilediği iddia edilmektedir. Dionysos bağ bozumu tanrısı olarak da bilinir. Onun adına düzenlenen bağ bozumu şenliklerinde tiyatronun temeli atılmıştır.
Kendisi çok ama çok sevdiğim bir tanrı olup hikayesi de en sevdiğim kavramları barındırır. Ben şahsen anlatırken çok heyecanlıydım. Umarım sizin için de öyle olmuştur. Resimleri nasıl yerleştireceğimi bilmediğim için çok estetik durmuyor yazılarım. Estetik kaygısı olan okularım, en kısa zamanda öğreneceğim.
Sevgiyle kalın, her zaman küllerinizden doğabileceğinizi unutmayın!
Tomris.
Yorum Bırakın