Sevgi Soysal’ın yerli olmamakla suçlanan romanı tante rosa bu yazıda ele alınmıştır.
Yerli olmamakla suçlanan bu inanılmaz kadınlık öyküsü aslında Sevgi Soysal’dan önce aile çemberine sonra da tüm kadınlara armağan edilmiş bir el kitabı gibi. Kadınlığın farklı zamanlarda, farklı jenerasyonlarına da değiniyor roman bir yandan. Soysal’ın ailesindeki kadınlarla benzerlikler de gözden kaçmıyor.
Tante Rosa 14 hikayeden oluşuyor. Tüm hikayeler birbirine ince bir seziyle bağlanmış, bir kadınlık sezisiyle. Altmışlar almanyasında bu ilginç kadının öyküsü demek tarifi sıradanlaştırır Tante Rosa için. yer yer onunla kopan ve bir sonraki cümlede daha da güçlenerek geri dönen 4 tarafı kadınlık bağıyla sarılmış güçlü bir roman bu.
Dedikoduculara, taksitle mobilya satanlara ve satmayanlara, kocaları ve aşıklarına, kendisine selam verenlere ve vermeyenlere, borç verenler ve vermeyenlere, iyi ve kötü eşya satanlara, az dolandıran ve çok dolandıran dükkancılara, babası ve anasına, öğretmenleri ve köyünün papazına, çocuklarına ve dostlarına, ve elbette düşmanlarına baş kaldıran birden fazla kadının öyküsü Tante Rosa.
Kitap 10 yaşlarınaki Tante Rosa ve onun çocuksu hayalleriyle başlıyor. sonra bu hayali gerçekleştiremenin hayal kırıklığıyla büyüyor kahramanımız. Kocası olacak adamla ilk cinsel münasebetinde bulunuyor. Toplumun gözünde küçültülen kadınlara bir selam veriyor burada Sevgi Soysal. Kocası Hans ile evliliğinden sonra her şey biraz daha kötüleşiyor.
Tante Rosa'yı bekçi olarak görürüz, kasiyer olarak görürüz genelde gündelik işlere girer çıkar. Ama mutsuzdur tüm bu gidişatın içinde Tante Rosa. Fakat kadınlara özgü olan o yaratkan umudu da taşır içinde her zaman. Karnındaki suya yaşam veren kadınların sahip olduğu o umudu.
On yaşlarından vücudu buruşuncaya kadar geçen zamanda bir takım sebeplerle daimi bir tepki taşır içinde karakterimiz. Resmi kurumlara, sisteme, işleyişe, geleneklere karşıdır bu tepki.
Sevgiyi bazen keman çalan kocasında bazen siyam kedisinde bulur. Esereklidir Tante Rosa ve nevrotik elbette. Bu özelliği onu toplumun dışına daha çok iter. Bu sevgi ve nefret arasında kurduğu köprü yüzündendirki doyumsuzdur da Tante Rosa. Öyküler boyunca genel bir mutluluk arayışı gözümüze çarpar. Bu uğurda kocaları dahil olmak üzere pek çok adamla yatar. Bunların yanı sıra toplumu başka şekillerde de çok kez karşısına aldığını görürüz. Fakat tüm bu ‘’çıkıntılıklar’’ onu bir türlü tatmin etmez.
Tüm bu tatminsizlikler, mutluluklar, arayışlar, hazlar, ölümler ve papazlar, çinko ve tahta tabutlar arasında nefis bir romandı Tante Rosa.
“Sanat başkaldırıdır. Yaşanılan çağdan bir adım önde olmaktır.” Değerli yazınız için teşekkür ederim.