21 Aralık, yılın en uzun gecesi. Gökyüzüne yayılan karanlık, yıldızların soğuk ve titreşen ışıklarıyla kadim bir destanı sessizce fısıldar. Bu gece yalnızca bir astronomik olay değil aynı zamanda ruhun derinliklerinde yankılanan da bir davettir. İnsan, bu uzun gecede kendini bulmak, kaybolan parçalarını aramak için yola çıkar. Karanlık ve ışık arasındaki bu ezelî çatışma, edebiyatın daima yücelttiği bir motif olarak gözlerimizin önüne serilir. Gece, bir mücevher gibi işlenir; her kıvrımı, insanın farklı bir yüzünü aydınlatır.
Bu yolculuk bilinmeyenin kıyısında başlar. Sessizlik, düşünceleri birer birer gün yüzüne çıkarır; hakikatin çırılçıplak aynasını sunar. İnsan, gecenin içinde kendi gölgeleriyle yüzleşir; her fısıltıda bir sır açığa çıkar. En uzun gece, yalnızca bir karanlık perdesi değil; hakikatin de keskin bir suretidir. Öte yandan karanlık, korkuların ötesinde bir şeyi daha taşır: Umudu. Her şeyin dinginleştiği bu zaman diliminde, insan içindeki ışığı yeniden bulur. Gecenin sonsuzluğu, bir yeniden doğuşun eşiğidir. Çünkü her karanlık içinde bir ışık taşır, her uzun gece bir şafağın müjdecisidir. Gecenin sonunda beliren ışık, yalnızca ufukta değil; insanın kendi içinde de saklıdır. Bu nedenle gece hem bir son hem de bir başlangıç olur.
En uzun gece insanın hayal gücünü yeniden uyandırır. Gökyüzüne bakarken yıldızlar adeta birer yol arkadaşı gibi size unutulmuş hikâyelerin kapısını aralar. Her bir yıldız geçmişteki anılarınızın bir parçasını, gelecekteki umutlarınızın bir işaretini taşır. Bu gece, hem geçmişle yüzleşmek hem de geleceği düşlemek için bir fırsattır.
Belki bu gece bir mum yakarsınız alevin dansında kendi ruhunuzu izlersiniz. Belki de bir battaniyenin altında yıldızları izleyerek hayatınızın sessizce aktığını hissedersiniz. Karanlık her yanı sarmışken gökyüzünden gelen en küçük bir ışık bile yüreğinizde bir sıcaklık duyarsınız. Ne de olsa her karanlık ışığa açılan bir pencere gibidir, bir şeyleri bitirirken başka şeyleri başlatır.
Gecenin büyüsü, insanı kendi iç dünyasına davet eder. O sessizlikte düşünceler berraklaşır, hatıralar ışık kazanır. Bu gece, yalnızca bir gökyüzü manzarası değil; kendinizi yeniden bulacağınız bir haritadır. Başka bir deyişle yıldızların arasındaki boşlukta kendi varlığınızın derinliklerini görme fırsatıdır.
Unutmayın, her uzun gece ışığa uzanan bir köprüdür. Cesaret edin ve bu büyülü köprüden geçin. Orada, sizi bekleyen bir aydınlık mutlaka vardır. Çünkü her ışık, kendi karanlığının içinden doğar ve her karanlık, bir gün ışığın kendisine dönüşür.
Yorum Bırakın