Kendisinden emin nice insanlar var; hatta insanların geneli böyledir. Kendilerini tanımadan hayatları sonlanmıştır. Bunu ispatlamanın çok kısa bir yolu var, üstelik bu sağlamayı herkes yapabilir. Toplum ve hayata dair gerçeklik üzerine tespitler yapmış insanların ürettikleri değerlere ilgisiz kalınırken, vasat bile olmayan sosyal medya fenomenlerine büyük ilgi gösterilmektedir. Değerli olanın değersiz olduğu bu vasat zeminde, gelecek için her konuda ümitvar olunması mümkün görünmemektedir.
Realite şudur ki: İnsanlar, değerli olana mesafeli kalmaktadır. Bunun sebebi, akıllarının onu anlamaması ve bu konuda herhangi bir eksiklik hissetmemeleridir. Bu nedenle, ona ihtiyaç duymadıklarını sanarak kayıtsız kalmaktadırlar. Toplum, insanların çoğulundan oluştuğu için tepkileri de genelde benzerdir. Gerçekleri kavrayamadıkları için olaylar karşısındaki tutumları doğruya isabet etmez ve seçimleri genelde yanlıştır.
Örneğin, dünya sinema otoritelerince çok başarılı bulunan Nuri Bilge Ceylan filmleri çok az izlenirken, Şahan Gökbakar'ın Recep İvedik filmleri izlenme rekorları kırmıştır. Şimdi, bu vasat toplumun hayati derecede önemli konularda doğru kararlar vereceğini kim söyleyebilir? Vasat toplumlar duygularıyla hareket eder. Duygularıyla hareket eden toplumlar ise çok kolay manipüle edilip güdülür.
İslam coğrafyası başta olmak üzere bütün dünya, çok büyük acılar yaşamaktadır. Bu acıları savuşturup adil bir gelecek inşa etmekte yetersiz kalındığı için bir kurtarıcı beklentisi hâkimdir. İslam coğrafyasında ise bu kurtarıcı, Hazreti Mehdi olarak görülmekte ve onun gelip adaletsizlikle mücadele ederek galip geleceği beklenmektedir. Ancak Hazreti Mehdi'ye karşı çıkacak olanların, onu en çok bekleyenler olduğunu düşünüyorum. Çünkü ne dini ne de sosyal olayları doğru kavrayabildiklerini görüyoruz. O kadar adaletsizlik varken cemaat ve tarikatların geneli, insanların bireysel günahlarıyla uğraşmaktadır. Yani bataklığı kurutmak için kafa yoracaklarına, sinekleri hedef alarak ne toplumu ne de insanların günaha olan meylini ve motivasyonunu anlayabildiklerini açığa vurmaktadırlar.
Hazreti Mehdi'nin, muktedirlerin hışmına uğrayarak suçla birlikte günaha itilmiş bireylerle uğraşacağını hiç sanmıyorum. Onun yapacağı ilk şey, adaletsizliği ortadan kaldırmaya yönelik girişimlerde bulunmak olacaktır. Zira İslam, adalet dinidir. Adaleti olmayan bir din yok hükmündedir. Adalet talebi olmayan bir İslam anlayışının kök salıp toplumda kabul görmesini beklemek, ahmaklıkla açıklanabilir. Adaleti talep ederek mücadele eden bir İslam organizasyonunun genişlemesi için bireysel günahlara dalmış insanları baskı altına almaya ihtiyacı yoktur. Adalet talebi, aklı başında ve vicdanlı insanların o merkezde kümelenmesine neden olacaktır.
Bana öyle geliyor ki, Hazreti Mehdi'ye karşı çıkacak olanlar; adalet talebi olmayan toplumları sömüren muktedirler ile dirsek temasından gocunmayan, insanların bireysel günahlarına takıntılı hâle gelmiş cemaatler, tarikatler ve İslam adına eline silah almış örgütler olacaktır. Ve ilahi adaletin tecelli etmesiyle ilk telef olanlar, adalet talebi olmayan bu kurumsallaşmış otoriteler olacaktır.
Çünkü Hazreti Mehdi'nin ismi, Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) ismine; babasının ismi ise Peygamber Efendimiz’in babasının ismine muvafık olacaktır. Peygamber Efendimiz’i (sallallahu aleyhi ve sellem) bekleyenlerin onu inkâr yoluna gittikleri gibi, Hazreti Mehdi'nin de benzer şeyler yaşayacağı akla yatkın görünmektedir.
Yorum Bırakın