Bu röpotaj AllegroExpress Genel Koordinatörü ve yazarlarından Onur Gezici tarafından yapılmış olup 01.04.2025 tarihinde yayınlanmıştır.
Müziği sadece duymak değil, hissetmek isteyen herkesin yolu mutlaka bir noktada Cenk Erdoğan’la kesişiyor. Perdesiz gitarın sesiyle içimize işleyen, her notasına Anadolu’yu, dünyayı ve derin bir içsel yolculuğu sığdıran bir müzisyenden bahsediyoruz. Onu sadece bir gitarist olarak tanımlamak yetersiz kalır; o aynı zamanda bir besteci, bir anlatıcı ve zamanın ötesinden ses getiren bir ilham kaynağı.
Cenk Erdoğan’ın müziğini ilk kez duyduğumda beni çarpan şey sadece teknik ustalığı değil, içtenliğiydi. Her tınıda bir hikâye vardı, her melodide bir duygu saklıydı. Zamanla onun sadece müziğiyle değil, duruşuyla da ilham veren bir figür olduğunu fark ettim. Samimiyeti, üretkenliği ve müzikle kurduğu ruhsal bağ, bu röportajı yapma isteğimi daha da artırdı.
Kendi yolculuğunu tüm açıklığıyla paylaşan, müziğin sınırlarını zorlayan ve bunu yaparken "gerçekten ne anlatıyorum" sorusunu hiç unutmayan bir isimle buluşmanın heyecanı içindeyim. Röportaj boyunca sadece bir sanatçının değil, aynı zamanda bir insanın derinliklerine yolculuk edeceksiniz. Şimdiden herkese keyifli yolculuklar :)
1. Sizin müziğiniz sadece kulağa değil, kalbe de dokunuyor. Her notanızda bir hikâye, her tınıda bir duygunun izi var.
“Sakladım Sanırsın” adlı yeni teklinizin yaratım süreci nasıl gelişti? Bu parçanın sizin için özel bir anlamı var mı?
“Sakladın Sanırsın”, Zeytin Ağacı dizisinde müthiş oyunculuğuyla harikalar yaratan Boncuk Yılmaz’ın bana ilham vermesinden ötürü bestelendi. Dizinin son bölümünde, son sahnede Boncuk’un saklamaya çalıştığı duruma ithafen yazdım. İlhamı olan bir beste benim için. Geldiği yer belli, gittiği yer dinleyene kalmış…
2. Bir oyuncunun performansından etkilenip beste yapmak… Bu sadece bir müzisyenin değil, aynı zamanda güçlü bir hikâye anlatıcısının yapabileceği bir şey. Bu şarkının ilham kaynağının bir oyuncunun performansı olduğunu söylediniz. Bize bu ilham sürecini biraz anlatabilir misiniz?
İzledim, çok etkilendim ve elime gitarımı alıp besteledim. :-)
3. Kliplerinizi izlerken, müziğinizin görsel bir devamını izliyormuş gibi hissediyoruz. Ruhunuza yakışan estetik bir dünya yaratıyorsunuz. Eserin görsel dünyasını oluştururken nasıl bir atmosfer yaratmak istediniz? Klip süreci sizin için nasıldı?
Klibi doğu turnesindeyken, Mardin’de sevgili Ali Bağdu çekti. Ben turneye gitmeden önce Ali, mekanları gezip bu müziğe en uygun olan odayı seçti ve hazırlığı müthiş yaptığı için çok kısa bir sürede çektik. Turnede vakit bulduğumuz için çok mutluyum açıkçası.
4. Sizi sahnede izlemek, sadece bir konser değil, bir hayat yolculuğuna eşlik etmek gibi… Müzikal yolculuğunuzda kırılma noktası olarak gördüğünüz anlar neler oldu?
Aslında tek bir kırılma noktası yok, onlarca var diyebilirim. Gençken bir barda çalıyordum. Akşam epey geç başlıyorduk çalmaya. Ben hemen öncesinde CRR Konser Salonu’nda John Scofield izlemiştim. Sahnede onun yerinde olmak en büyük hayalimdi. Konserden çıkıp bara gittim ama aklımı toplayamıyordum bir türlü. Sahneye bir ara verdik, ben bar’a oturdum ve
bir anda suratımda bir şey patladı. Kendime geldiğimde ağzım burnum perişan haldeydi ve haliyle kavga çıktı. O gece karar verdim: “Ben bu hayatı böyle sürdürmeyeceğim. Deliler gibi çalışıp iyi bir müzisyen, gitarist olacağım.” dedim. Bugün bunu çok şükür gerçekleştirdim. Ama süreç nasıl zordu, anlatamam. :)
5. Perdesiz gitar sizinle adeta özdeşleşti. Onu elinize aldığınızda dinleyiciyle aranızda söze gerek kalmıyor. Perdesiz gitarla kurduğunuz bağ sizin için ne ifade ediyor? Onu bir anlatım aracı olarak nasıl kullanıyorsunuz?
Gitar genel olarak benim için bir araç. Önemli olan müziğin kendisi . Ben piyano ile de müzik yazıyorum aslında. Bir çok bestemi de piano ile yazıp daha sonra gitara aktardım. Ancak perdesiz gitar hayatıma girdiğinde bendeki “kök” kavramını tamamladı diyebilirim. Gitar evrensel bir saz ve nerdeyse çalınmadığı ülke yok. Böyle geniş kapsamlı anlatımı olan bir saz ile Anadolu müziğini tınlatmak benim için büyük bir nimet. Perdesiz gitar benim sesim oldu bugüne kadar ve devam da edecek. Bize hediye eden ustam Erkan Oğur’a minnetlerimi sunarım.
6. Sınır tanımayan bir müzik anlayışınız var; klasikle moderni, doğuyla batıyı öyle doğal harmanlıyorsunuz ki...
Farklı müzik türleriyle iç içe olmanızın müziğinize nasıl bir katkısı oldu?
Bu aslında hayatın ta kendisi. Nasıl bir gün pilav yiyip ertesi gün balık yiyoruz ama mesela suşi sevmeyebiliriz ya da et yemeyebiliriz değil mi? İşte farklı müzik türleri de böyle benim için. Hepsi hayatın farklı renkleri ve ben sevdiklerimi müziğime ekliyorum. Bu da ifademi geliştiriyor.Müzikal dil müzik bilene de bilmeyene de ulaşır çünkü harflerle değil hislerle hareket eder. Seni tarihte bir hatıraya götürür ve sen o müziği seversin .Sırf içinde kendinden bişeyler buldun diye. O sebepten dinleyicilere şunu tavsiye ederim naçizane ; bir müziğe önyargılı yaklaşmasınlar belki uzun zamandır unuttukları kokuları burunlarının ucuna getirir o melodi…
7. Uluslararası sahnelerde Türk müziğinin temsilcisi olmanız bizi çok gururlandırıyor. Uluslararası projelerde yer almak sizin için nasıl bir deneyimdi? Dünya sahnesinde sizi en çok etkileyen an hangisiydi?
Uluslar arası sahneler hem çok zor hem de çok kolaydır. Eğer benim gibi az çalınan bir enstrümanı icra ediyorsanız ve kendi müziğiniz varsa seyirciye bir deneyim yaşatıyorsunuz demektir. Bunu avantaja çevirip onlarla bir bağ kurmak çok büyük keyif. Son 4 senede yanılmıyorsam 100'e yakın yurt dışı konseri çaldım. Hepsi çok zevkliydi diyemem. Bazen ne çalsam olmadı :-) ama bunlar çok az sayıda. En çok aklımda kalan sahne ise, Palermo-Massimo Theatre’daki konserde kıymetli tenor Mert Süngü ile çalarken benim solo olarak bir parça çalmam istendi. Ben de “Yağmurla Gelen” isimli bestemi çaldım. Muhteşem salon muhteşem bir ses ve bitmeyen alkışlar. Kaç kere selam verdim, oturdum. Seyirci durmak bilmiyordu. Gözlerim dolu bir şekilde gitarı bırakıp sahnenin ucuna kadar gidip bir kez daha selam verdim. O dakikadan sonra seyirciyle bağımız kopmayacak şekilde kuruldu. Bu an’ı unutmam mümkün değil.
8. Müziğinizi bir türün içine hapsetmek mümkün değil. Çünkü siz, türleri değil duyguları anlatıyorsunuz. Caz, Anadolu müziği ve çağdaş kompozisyon gibi farklı tarzları harmanlıyorsunuz. Müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Ben samimi bir müzik peşindeyim. İnanın bana kendimden geçer not almayan hiçbir müziği yayınlamadım. Baştan çaldım, düzelttim, baştan yazdım olmadı attım. Ama hiç bu da böyle kalsın demedim. Beni hislendiren şey dinleyeni de hislendirmelidir. Benim içimdeki müziğin ana mottosu samimiyet gerisi boş. Hızlı çalınmış, çok teknik olmuş, daha iyi çalınabilirdi! gibi kavramlar ilk tınlamayla beraber kafamda şu soruya dönüyor. Sen şimdi ne anlattın? Ben buna cevap verebiliyorsam seyirci de soracak ve cevap bekleyecek demektir .
9. Yalnızca icracı değil, aynı zamanda ilham verici bir eğitmensiniz. Deneyiminizi paylaşma isteğiniz çok değerli. Genç müzisyenlere ilham olmak adına kurduğunuz fretlessguitarlessons.com gibi girişimlerde bulunuyorsunuz. Eğitmenlik sizin için ne ifade ediyor?
Eğitim vermeyi seviyorum. Bir kaç tecrübem oldu hem ülkemizdeki okullarda hem de Hollanda da Cod Arts‘ta dersler verdim. Benim eğitim anlayışım ögrenciyi hayata hazırlamak ile alakalı. Çalışması gereken etüdü zaten buluyor. Ama nasıl müzik yapacak? Sorusunun cevabını ona buldurmaya çalışıyorum. Benim ders verdiğim bütün okullarda öğrenciye notum 100 den başlar. Bana not için gelmesinler benden ne öğrenmek istiyorlarsa sonuna kadar alsınlar isterim. Maalesef yoğun programdan ötürü düzenli ders veremiyorum belki ilerde devam edebilirim.
10. Bazı besteler vardır, insanın içine işleyen... Sizinki de onlardan. Müziğinizde ilham aldığınız en güçlü duygular neler? Besteleriniz en çok hangi ruh hâlinde ortaya çıkıyor?
Bunu bilsem hep o ruha halini ziyaret eder yazarım müzikleri :-) tabiki öyle bişey yok! Bir sanatçı başarıya ulaşan eserini bir kez daha başarmak için kopyaladığı an kaybetmeye başlar kanımca. Sanatın formülü olsaydı bugüne kadar kaç tane Beethoven, Mozart, Piacasso çıkardı değil mi?
11. Sahnedeki duruşunuzla, sosyal medya paylaşımlarınızla, sohbetlerinizle; siz sadece bir müzisyen değil, aynı zamanda bir yaşam filozofusunuz adeta. Müziği ve hayatı bir bütün olarak ele alıyorsunuz. Bu ikisi arasındaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz?
Onlar kendileri kurmuşlar dengelerini ben aralarına girmeye çalışıyorum.
12. Siz hem çağın ruhunu yakalayan, hem de geçmişin değerlerini unutmayan ender müzisyenlerdensiniz. Günümüz müzik dünyasında sizi en çok heyecanlandıran veya endişelendiren şeyler neler?
İşte bu en zor soru :-) sanırım hiçbir şey beni çok heyecanlandırmıyor maalesef ki. Ülkemizdeki durum zaten içler acısı. Pop müzik, rap müzik iyice karaktersiz bir hale dönüştü. Klasik müzikte yeni bişey olmuyor, olamıyor orası ayrı tutucu bir janra. Caz müziğinde alışık olduğumuz yenilikler var ama en azından bir hareket var iyileştirmek için . World müzikteki fusion anlayışı stabil şekilde devam ediyor vs vs liste uzar gider :-) bence bir dönemden geçiyoruz sosyal medya ile başlayan ve yapay zekayla devam eden plastik bir dönem bu. Umarım bir an evvel like’ lara, instagram sayılarına değil niteliğe, sanata bakılarak seçim yapılan bir döneme evriliriz.
13. Dizi ve filmlerde müziğinizin duyulduğu her an, izleyici bir başka boyuta geçiyor. Bir film ya da dizi için beste yaparken nasıl bir yol izliyorsunuz? Müzikle hikâye anlatmak sizin için nasıl bir süreç?
Film müziği bir iştir aslında. İşi alırsınız ve filme en uygun müziği yazmaya çalışırsınız. Sanatsal karakteriniz önemlidir ama yazdığınız melodinin iyi olması çok önemli değildir. Yazdığınız melodi filmle örtüşürse işte o zaman o melodi daha güzel bir müzik haline gelir. Benim çok sevdiğim bir alan. Şu sıralar pek denk gelemedim bir film ile ama çok özledim umarım yakında yine müziğine imza atacağım bir film girer hayatıma.
14. Sanat yolculuğunuz boyunca pek çok büyük isimle yollarınız kesişti. Her bir iş birliği sizi daha da büyüttü.
Bugüne kadar müziğiniz sayesinde tanıştığınız ve çalışmaktan en keyif aldığınız kişi kimdi?
Bu sorunun tabiki cevabı çok. Hayallerimi süsleyen nerdeyse herkese ile çaldım çok şükür. Ama işin en başına dönecek olursak. Müziğine hayran olup çırağı olduğum ustam kabul ettiğim Cengiz Onural benim için hayatımdaki en önemli kişidir
15. Hayal kurmayı hiçbir zaman bırakmadığınız belli. O hayallerin peşinden gitme cesaretiniz hayranlık uyandırıyor. Hayalinizde hâlâ gerçekleştirmek istediğiniz büyük bir proje var mı?
Olmaz mı? Hem de bir sürü var. Daha görmediğim onlarca ülke var bir kere. Oralara gidip müziğimi tınlatmak istiyorum. Bolca insanlar tanışmak ve hatıra biriktirmek istiyorum
16. Bu röportajı okuyan genç müzisyenler için siz, ilhamın ve istikrarın somut hâlisiniz. Kıymetli okurlarımıza sosyal ve müzikal hayatları için üç ’er tavsiye verseydiniz bunlar neler olurdu?
1. Denemekten çekinmesinler ! Bir müziği dinlemeden karar vermek çok doğru değil seni nereye götüreceğini bilemezsin. Belki o yer çok iyi gelecektir !
2. Konserlere gitmeye gayret etsinler. Albüm kayıtları stresli ve zor bir iştir ve her zaman albümde çalınan müzikler sahnede canlı canlı daha iyi olur :-) hem ayrıca canlı müziğe destek vermeleri çok önemli benim için.
3. Müzik hayatımızda her yerde var. Dolmuşta ,takside var.Markette var spor salonunda var. Sadece farkında olsunlar! Normal zamanda hayatlarında fon olan sesleri duymaya gayret ederlerse o müzikleri besteleyen insanların ruhlarına ulaşırlar. İnsanı insan yapan özellik sorgulamasıdır. Soru sorup cevap aramasıdır. Müzik size iyi gelecektir yeter ki müsade edin içeri girsin…
Müzik, duygu ve hikâye anlatıcılığıyla insan ruhuna dokunan büyülü bir sanat. Cenk Erdoğan ise bu büyüyü gitarıyla en özel şekilde dinleyicisine ulaştıran isimlerden biri. Onun müziğe bakış açısı, kariyer yolculuğu ve projeleri üzerine gerçekleştirdiğimiz bu sohbet, bize hem ilham verdi hem de onun sanatına olan hayranlığımızı bir kez daha pekiştirdi.
Kendi müzikal yolculuğunda cesur adımlar atan, müziğe tutkuyla bağlı olan ve yenilikçi projeleriyle dinleyicisini daima farklı dünyalara davet eden bir sanatçı olarak Cenk Erdoğan’ın hikâyesi hiç bitmeyecek gibi görünüyor. Yeni çalışmalarını merakla beklerken, onun müziğine kulak vermeye ve ilham almaya devam edeceğiz.
Bu keyifli sohbet için Cenk Erdoğan’a bir kez daha teşekkür ediyor, onun tınılarında buluşmak üzere diyoruz! 🎶✨
Yorum Bırakın