Bali’ye ilk defa gidecek biri olarak aklımda binlerce soru vardı: Nerede kalmalıyım? Hangi tapınakları görmeliyim? Denize girmek için en iyi plajlar hangileri? Bir hafta içinde adanın ruhunu hissedebilir miyim? Bu yazıda, Bali’de geçirdiğim 7 unutulmaz günü sizin için detaylı bir şekilde paylaşıyorum.

1. Gün – Denpasar’a Varış ve Sanur’da Rahatlama

Bali’ye vardığımda, yolculuğun yorgunluğunu üzerimden atmak için sakin bir başlangıç yapmak istedim. Bu yüzden Denpasar’dan çok uzak olmayan Sanur’da bir sahil otelinde konakladım. Sanur, Bali’nin daha huzurlu ve aile dostu bölgelerinden biri. İlk günümü sahilde yürüyüş yaparak ve geleneksel Balili masajla şımartarak geçirdim.

✈️ Uçaktan iner inmez keşfe çıkmak zor olabilir, bu yüzden havalimanından kolayca araç kiralayarak kendi planımı yapmak çok rahat oldu. Eğer siz de benim gibi özgür dolaşmak isterseniz, şu bağlantıdan Denpasar’da araç kiralayabilirsiniz.

2. Gün – Ubud ve Sanatla İç İçe Bir Gün

İkinci günün sabahı Ubud’a doğru yola çıktım. Yol boyunca pirinç tarlaları manzarası adeta meditasyon gibiydi. Ubud, Bali’nin sanatsal ve spiritüel kalbi. İlk durağım Ubud Monkey Forest oldu. Maymunlarla dolu bu mistik orman gerçekten büyüleyiciydi. Ardından ünlü Antonio Blanco Müzesi’ni ziyaret ettim. Antonio Blanco, Bali’ye âşık olmuş bir sanatçıydı ve eserleri doğayla sanatın nasıl iç içe geçtiğini gösteriyor.

Akşam yemeğini ise nehir kenarında geleneksel Balili dans gösterisi eşliğinde aldım. Kültürle bu kadar iç içe bir günün ardından, Bali’ye gerçekten geldiğimi hissettim.

3. Gün – Tegalalang ve Tapınaklar

Üçüncü günümde Tegalalang Pirinç Tarlaları’nı keşfettim. Buradaki manzara kartpostallardan fırlamış gibiydi. Sabah erken saatte gitmek, kalabalıktan kaçınmak için ideal. Ardından Bali’nin en önemli dini yapılarından biri olan Tirta Empul Tapınağı’na gittim. Burası, arınma törenleri ile ünlü ve yerel halkla birlikte kutsal suda yıkanmak eşsiz bir deneyimdi.

4. Gün – Kintamani ve Batur Dağı

Dördüncü günümü biraz daha maceralı hale getirdim. Sabah 4’te kalkıp Batur Dağı’na gün doğumu yürüyüşüne çıktım. Zirvede güneşin doğuşunu izlemek hayatımın en büyüleyici anlarından biriydi. Dönüş yolunda ise doğal sıcak su kaynaklarında yorgunluk attım.

5. Gün – Seminyak ve Alışveriş

Ubud’un dinginliğinden sonra beşinci günümde biraz modernlik aradım ve Seminyak bölgesine geçtim. Burada lüks butikler, sanat galerileri ve hip kafe-restoranlar oldukça yaygın. Özellikle Sea Circus ve Revolver Espresso gibi yerlerde kahve molası vermek harikaydı. Alışveriş yapmayı sevenler için burası cennet diyebilirim.

6. Gün – Tanah Lot ve Denizle Buluşma

Altıncı günümde Bali’nin en ikonik tapınaklarından biri olan Tanah Lot’u ziyaret ettim. Hint Okyanusu’na karşı kurulu bu tapınak, özellikle gün batımında muazzam bir manzara sunuyor. Fotoğraf çekmek için ideal.

Öğleden sonra ise Jimbaran sahiline geçip taze deniz ürünleriyle dolu bir sofranın tadını çıkardım. Günün sonunda sahilde kamp ateşi etrafında müzik dinlemek gibisi yok.

7. Gün – Nusa Dua’da Lüks Kapanış

Son günümde kendime bir ödül vermek istedim ve Bali’nin en lüks bölgelerinden biri olan Nusa Dua’ya gittim. Buradaki beyaz kumlu plajlar, beş yıldızlı oteller ve spa merkezleriyle adeta bir rüya. Water Blow adı verilen doğal kayalık alan, dev dalgaların çarptığı etkileyici bir nokta. Son akşam yemeğimi ise deniz manzaralı bir çatı katı restoranında gün batımını izleyerek geçirdim.

 
Eğer siz de Bali’de 7 gün geçirmenin hayalini kuruyorsanız, rotanızı planlamaya şimdiden başlayın. Özgürce gezebilmek ve gizli kalmış güzellikleri keşfetmek için Denpasar’da araç kiralamanızı mutlaka öneririm. Bali’nin sunduğu doğa, kültür ve ruhani deneyimlerle dolu bir hafta sizi bekliyor.