Advertisement Tracker

Özge Arslan İle Kariyeri Üzerine

Özge Arslan İle Kariyeri Üzerine
  • 0
    0
    0
    0
  • Bu röportaj AllegroExpress Genel Koordinatörü ve yazarlarından Onur Gezici tarafından yapılmış olup, 27.04.2025 tarihinde yayına alınmıştır. 


     Hayat bazen öyle insanlarla karşılaştırıyor ki, iyi ki diyorsun. Bugünkü röportajımda tam da böyle birine yer veriyorum: Özge Arslan! Özge, sahneye adımını attığı anda başka bir dünyaya ışınlanmış gibi hissediyorsunuz. Sadece sesiyle değil, kalbinden gelen o içtenlikle de insanın ruhuna dokunuyor. Sahnedeki parıltısının ardında ise sıcacık, samimi ve bir o kadar da gerçek bir Özge var. Ve ben bugün sadece sanatçı Özge'yi değil, hayatın içinden, kahkahalarıyla, hayalleriyle yaşayan Özge’yi daha yakından tanımak istedim.

    Yıllardır yaptığı işler, kattığı emekler, yazdığı şarkılar, çıktığı yollar... Hepsi büyük bir yolculuğun parçaları. Ve Özge bu yolculuğu yürürken arkasında bıraktığı her izle ilham veriyor. Sadece üretmekle kalmıyor; ürettiklerine ruh katıyor, samimiyet katıyor. 

    Bu röportajda Özge’nin kariyer basamaklarına nasıl adım adım tırmandığını, bu yolculukta neler hissettiğini, ilham kaynaklarını, gündelik hayatında neler yaptığını ve hayata nasıl baktığını keşfedeceğiz. Biraz sohbet edeceğiz, biraz güleceğiz, biraz da belki yeni ilhamlar bulacağız.

    Şimdiden kahvenizi hazırlayın...

    1. Öncelikle bu röportaj gerçekten özel bir anlam taşıyor, kırmayıp eşlik ettiğin için çok teşekkür ediyorum Özge, benim adıma tarifsiz bir deneyim olacak. Hızlı bir giriş yapmak gerekirse, sahnede seni izlemek gerçekten terapi gibi... Öyle bir sıcaklığın var ki, insan kendini yanında çok iyi hissediyor. Sana ilk "Ben sahnede olmak istiyorum!" dedirten şey neydi? Hatırlıyor musun o anı?

    Hayır hatırlamıyorum. Ama Tüm çatışmalarımı ve çatışmaları seyirlik bir hale getirme isteği. Duyulur kılma isteği. Dürüstlüğümün sınırlarını keşfettiren ve beni her geçen gün daha filtresiz biri olmaya vesile olan bir yer sahne.

    2. Senin gibi üretken bir ruhun nasıl bu kadar sakin kalabildiğine hayret ediyorum gerçekten. Daha sohbetimizin başındayken biraz geçmişe gitsek, konservatuvar günlerine ışınlansak... O zamanlardaki Özge’yle şimdiki Özge bir kahve içse, sence birbiriyle ne konuşurlardı?

    Birbirlerini ve hayatı bunca şeye rağmen nasıl sevdiklerini hatırlatıp afferin kız deyip sarılırlardı.

    3. Nedense bana özel güçlerin varmış gibi geliyor :) ‘çok çalışmak’ gibi... Başarılarının ardında "Bunu kimse bilmez" dediğin gizli bir ritüelin var mı? Mesela sahne öncesi garip bir totem falan? (Söz aramızda kalacak :))

    Heyecanımdan aldığım bir güç var ve onu insanlara sunmak için çaba ettiğim alansız bir çalışma halim var. Totem yada ritüel yok etimle canımla kanımla neysem o olduğum hallerim var.

    4. Sormadan geçemem, “Bernarda” gibi bir oyunda tek başına sahnede devleşmek... Seni sahnede bu oyunla canlı olarak izlemek de hayatımın önemli anlarından biriydi, büyülendim resmen. Oyunu, karakterleri ve izleyiciyi taşıma biçimin inanılmazdı... Bernarda’yı ilk okuduğunda "Tamam, bu benim!" dediğin bir yer oldu mu? Yoksa biraz korktuğun bir an da yaşadın mı? Genel olarak biraz ‘Bernarda’ yı uyandıralım isterim?

    Korkum hep var. O zaman da oldu şimdi de var. Olsun da. Ama bu korku aklımıza ilk gelen haliyle korku değil. İçimdeki hallerin bedenlendiği anlar çok güçlü ve o anlara erişmeye çalışan bir Özge düşünün. Bu bir yüzleşme. Evvela kendimle sonra duyan izleyen okuyan herkesle bir katarsist anlaşmam var. Haliyle bu yüzleşmeler gerçek ve hırçın tanışmalara da gebe.

    5. Tiyatro yap, şarkı söyle, üstüne bir de kitap yaz... Sana “Kahve içmeyi de unutma” demeye geldik. Asla durmayan bir fabrika gibi çalışırken kendi içinde nasıl bir denge kuruyorsun? Yoksa "durmak" kelimesi Özge sözlüğünde yok mu?

    Üretim sürecinde durmuyorum desem yeridir. Yeni bir solo performans hazırlıyorum ve elimde kalem kağıt sabahın beşine doğru sızmış bir Özge var annesinin 'hadi kızım yatağa geç uyu dinlen' dediği. Otururken yazıyorum. İçerde oturayım az derken kayıt yapmaya başlıyorum. Ama bunlar yormuyor ki dinleneyim. Hayallerimi hâl edene kadar durmuyorum. Ama hâl edebilince müthiş duruyorum.

    6. Sahneden, tiyatrodan, müzikten fazlasıyla bahsettik, doyamadık o ayrı :) Ama şunu da merak ediyorum... Bir günlüğüne Özge'nin hayatına konuk olsak, sabah gözümüzü açtığımızda bizi nasıl bir gün bekler?

    Bol kedili köpekli ve anneli. Aşk’la, şükürle uyanan, evde ne varsa o kadarıyla tatmin. Hayat ne sunuyorsa içini deşip kendini bulan. Esnaflara selam verip muhabbet halinde olan. Gülümsemeyi seçen. Çünkü tersim çok pis :) Kafada dönen melodiler sözler oyunlar danslar resimler.. derken aşk’la biten bir gün işte.

    7. Bu kadar enerjik birine şu soru şart: Hiç sahnede ya da provalarda “bugün tam bir Özge komedisi yaşadım” dediğin bir an var mı? Biz de biraz gülelim, ne olur anlat :)

    Ben çok komik biriyim. Her an organik komikliklerim olabiliyor. O sebeple ayrıcalıklı bir komikliğim yok. O benim rutinim.

    8. Senin enerjin bir anda dört mevsimi yaşatıyor insana.  Şu anda hayatında mevsimlerden hangisisin sence? Bahar mı, yaz mı, kış mı?

    Bir günde dört mevsim mümkün. Ay güldüm şuan. Hisleri deniz derya olan biri bir histe sabit kalamaz sanki 

    9. "Hayatta en çok büyüdüğümüz anlar, genellikle en çok zorlandığımız zamanlardan çıkıyor sanki..." Hayatında seni en çok büyüten ama aynı zamanda en çok zorlayan deneyim ne oldu?

    Tüm hayatım deyip işin içinden çıkayım.  Beni büyüten tüm güzellikler yanı sıra birsürü çirkinlikle bağdaşık. İyi kadar kötü. Zarar kadar yarar var işte. Hepsi iç içe. Ayrıştıramıyorum ki.

    10. "Hepimizin içinde bir kahraman var ama onu bulmak bazen zaman alıyor..." İnsan kendi hayatının kahramanı olmayı nasıl öğreniyor sence?

    Sadece olarak. Başka türlü olmuyor. Öğrenmek olmakla eş.

    11. "Bazen en değerli başarılar, sadece bizim bildiklerimiz oluyor..." Sessizce, kimseler bilmeden başardığın bir şey var mı?

    Başardığım da başaramadığım da çok şey olduğu ve bunlarda yine tek başına değil sarmalanmış haller için, ne başarı tam olarak başarı ne de başarısızlık tam olarak başarısızlık. Kim nasıl nitelendirdiyse o kadarla var oldum. Ama iç dünyamda ve yaşam yolculuğumda başarıyı ön koşul koyarak değil var olma biçimlerimi kendime hatırlatarak ben oluyorum.

    12. "Bazen kelimeler yetmiyor, sadece bir soru kalıyor geriye..." Şu anda kalbinin en çok neye ihtiyacı var?

    Birliğe, barışa.. tabiatın, hayvanların ve insanların suistimal edilmediği, sistemsel kötülüğe maruz kalmadığı bir hayata.

    13. Soruları hazırlarken en keyif aldığım röportajlardan biri oldu. Sonlara yaklaşırken bu röportajımızda ilk kez deneyeceğim hızlı sorular kısmına geçelim isterim. Şimdi ki sorularda sadece tek kelimelik cevaplar almak istiyorum senden, bence çok eğlenceli olacak. Tabii ki her cevabın için açıklamak istersen parantezler de olabilir :) O zaman başlayalım…

    Şu anda ruhunu en çok besleyen şey ne?
    Sanat 


    Bir sabah başka bir şehirde uyansan, neresi olsun isterdin?
    Hiç olandan başkasına göz dikmediğim için buna anında cevap veremedim. Alışkın olmadığım bi refleks.

    Seni en çok ne motive eder: Başarı mı, tutku mu? 
    Tutku 


    Kendine en çok yakıştırdığın kelime? 
    Özge


    Dinlemekten bıkmadığın bir şarkı?
    İnanki yok


    Sessiz bir akşam mı, kahkahalı bir kalabalık mı?
    Sessiz bir akşam


    Sahnede hissettiğin en güçlü duygu?
    Vahdet( birlik)


    Zor bir günde sana iyi gelen küçük bir ritüelin?
    Dua


    Bir günlüğüne başka bir meslek deneyecek olsan hangisini seçerdin?
    Her şey olur ya sanırım aklıma hiç bir şey gelmediğine göre.


    "İyi ki yapmışım" dediğin bir şey?
    Her yaptığım


    Hayatında ‘anda kalmak’ dediğin anların çoğu ne zaman oluyor?
    Bu an

    Tek bir duyguyu seçsen ve onunla yaşasan, hangisi olurdu?
    Aşk 

    14. Ve her güzel şeyin bir sonu vardır. Her şey için çok teşekkür ederim Özge, ruhumuza ilaç gibi geldin. Varlığın daim olsun. Röportajımızı okurlarımıza vereceğin hem sosyal hem de sanatsal hayatları ile ilgili ayrı ayrı üç’ er tavsiye ile noktalamak isterim.

    Çalışmalıyız.  Nimetleri külfet saymamalıyız.  Aslında vesilesi olduğumuz ama bizim zannettiğimiz hiç bir şeyin üzerinde ukalaca tepinmemeliyiz.

     

    Sevgili Özge Arslan'a böylesi keyifli bir sohbet için çok teşekkür ediyoruz. Bir sonraki sohbetimizde görüşmek üzere. 

     

     

     

     

     

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.