Bu röportaj AllegroExpress Genel Koordinatörü ve yazarlarından Onur Gezici tarafından yapılmış olup, 05.06.2025 tarihinde yayına alınmıştır.
Bazen bir ses duyarsın ve bir anda zaman durur… Sanki hatırladığın her şeyi unutmuş ve koca bir boşluğun tam ortasına kalmış bir şekilde kendini aramaya ve ne hissettiğini anlamaya başlarsın. İşte Selin Geçit’in Tek Kişilik Masa albümünü dinlediğimde aynen böyle hissettim. İçimde bir şeyler kıpırdadı, susturamadığım duygular dile geldi, bastırdığım hisler yeniden gün yüzüne çıktı. Kayboldum. Sanki her şarkıda benim cümlelerim, benim kırgınlıklarım, benim ‘keşkelerim vardı.
Selin’in sesi, sadece şarkı söyleyen bir ses değil; sanki yıllardır tanıdığın biriyle dertleşmek gibi. Ne hissettirmek istediğini bilerek söylüyor her kelimeyi, her notayı. Bu yüzden onunla sohbet etme fikri beni çok heyecanlandırdı. Çünkü bu sadece bir röportaj değil, duyguların, anıların, içtenliğin buluştuğu bir masa olacaktı bizim için.
Bu röportajda yalnızca albümünü değil, Selin’in iç dünyasını, üretme sürecindeki en kırılgan ve en güçlü anlarını da konuştuk. Kimi zaman tebessüm edip, kimi zaman susacağız... Ama hep hissedeceğiz. Çünkü Selin’in yaptığı şey tam da bu: hissettirmek. O halde ‘Tek Kişilik Masa’ da, iki kişilik eşsiz bir sohbet başlıyor. Keyifli okumalar...
1. Entrance
Öncelikle davetimi kabul ettiğin için çok teşekkür ederim Selin, giriş metnimde de belirttiğim gibi benim adıma özel bir sohbet olacak. Soruları da albümü dinlerken büyük bir heyecan ile hazırladım. Hiç lafı uzatmadan hemen ilk soruma geçmek isterim. Albümün kapısından sessizce içeri süzülüyoruz. Kelimeler olmadan hissettiriyor her şeyi. Bazen bir cümlenin yapamayacağını bir melodi anlatıyor. Albümün ilk adımı olan “Entrance” ile dinleyiciyi nasıl bir dünyaya davet etmek istedin? O an seni en çok ne heyecanlandırdı, ne düşündürdü? Başlangıçların çoğu gibi biraz da bir iç hesaplaşma var mıydı o ilk notalarda?
‘Entrance’ın bana hissettirdiğini basit kelimelerle anlatmak gerekirse; derin bir suya daldıktan sonra aldığın ilk temiz nefesin verdiği duygu diyebilirim. İçinde bulunduğun ve belki ne yaşadığının farkında bile olmadığın o kaosun yaşattığı boğulma hissinden sonraki ilk nefes, uyanış. İlk kez almayı başardığın o sakin ve canlı nefesten sonra ise gerçek hikayenin yazılmaya başlamasını temsil ediyor.
2.Yakala Beni
Albümün ilk kelimeli isyanı… Yorgun ama vazgeçmeyen bir kalbin sesi. “Yakala Beni”, öyle tanıdık geliyor ki… Sanki bir noktada hepimiz o cümleyi içimizden fısıldadık. Bu şarkı yazılırken kalbinde ne vardı? Bize o anı, yani “yakala beni” derken hangi duygularınla savaştığını anlatır mısın?
Bu şarkıyı 1 buçuk yıl önce yazmıştım. Albümün kurgusunda tatlı ve yumuşak bir başlangıç şarkısı istemiştim ve ‘Yakala Beni’nin buna çok uygun olduğunu düşündüm. Bazen karşındaki insanın seni anlamasını çok istersin, bu istekle o kadar körleşirsin ki bu sana zarar vermeye başlar. Daha sonrasında da ne yaparsan yap seni anlayamayacağını fark edersin. Bu parçada albümün genel temasına da hakim olan kabulleniş hissini anlatıyor.
3. Yanılır Gibi (feat. Mabel Matiz)
İki güçlü duygu anlatıcısının bir araya geldiği anlardan biri. Mabel’le birlikte kurduğunuz dünya, öyle zarif ki. “Yanılır Gibi” senin için bir itiraf mıydı? Yoksa kendine bile söylemeye çekindiğin bir gerçeğin notalı hali mi?
‘Yanılır Gibi’ Mabel Matiz’in verdiği bestelerden biri. Mabel’in sesi ve ruhuyla da tamamlanan bir eser oldu. Albümün ilerleyen parçalarında karmaşık ve yoğun duygularla karşılaşıyoruz. Bu şarkı da aslında o yoğun hisler tetiklenmeden önceki fark ediş parçası. Artık tüm bu yaşanılanları hakketmediğini anladığın o fark edişi yansıtıyor.
4. Seni Gördüğüm An (feat. Canozan)
Bazı anlar olur, bir bakışlık… ama bin cümle anlatır. Sonra tek kişilik bir masada yapayalnız kalırsın. Bu şarkı da tam öyle. Bu şarkı o büyülü anı mı anlatıyor, yoksa biraz daha farklı mı? O anın içinde seni en çok ne etkiledi?
‘Seni Gördüğüm An’ geçen sene Canozan ile çıkardığımız bir parça. Tutkulu bir aşkı anlatıyor ama ‘o’ aşk o kadar tutkulu ki çok çabuk yanıp yok olabiliyor. İllüzyondan ibaret bir aşkı ve ondan kopamayışı anlatıyor.
5. Bir Hatadan Fazlası
Hatalar insanı tanımlamaz derler ama bazen öyle derin izler bırakırlar ki… Senin için hayatında böyle bir “hatadan fazlası” oldu mu? O ağırlığı taşırken kendini nasıl güçlendirdin?
Mabel Matiz’in benim için yazdığı bir beste ve onu ilk defa duyduğum an bu şarkıyı söylemem gerektiğini biliyordum. Mabel Matiz’e bu şarkıyı yazarken ona ne hissettirdiğini sorduğumda bir kişiye duyduğun hislerin onun yaptığı bir hatadan ağır basmasıyla ilgili olduğunu söylemişti. Bana hissettirdiği ise tam tersi oldu ve Mabel’den izin alarak biraz değişiklik yaptım. Tüm o ilişkinin ve o kişinin bana yaşattıklarının bir hatadan çok daha fazla olduğuydu. Bu hatanın affedilemeyeceğini bilirsin ama bir yandan onu bırakmaya karşı bir direnç hissedersin.
6. Bir Özür
Birini ya da bir şeyi affetmek, özür dilemek ne demek senin için? Bu şarkıda saklı o derin “özür” hissini, yaşarken nasıl deneyimledin? Özür dilemek, bazen iyileşmenin ilk adımı mıydı?
Hayatta hepimiz hatalar yaparız ve hatalarını fark edip içten bir özür dilediğinde tüm sıkıntılar basitleşir. Ancak bazen bazı yaralar öyle derin olur ki onları affetmeye bir ömür bile yetmez ki zaten bazen de karşındakinin bir özür dilemeye niyeti bile olmaz. ‘Bir Özür’ de bu haykırışı yansıtıyor.
7. Oldu mu?
Sorgulayan, kabullenmeyen, hâlâ orada bir yerlerde “keşke” taşıyan bir parça. “Oldu mu?” diye sormak bazen kendimize yönelttiğimiz en zor sorudur. Bu şarkıyı yazarken kendine neyi sordun? “Oldu mu” dediğin o anlar seni nereye götürdü?
Şarkı ‘keşke’den ziyade bir haykırışı bir soruyu anlatıyor. Sorgulamak, kabullenememek ile ilgili. Birinin seni gerçekten tanımaya başladığında seni sen yapan yönlerinle kabul edemeyişi, değiştirmek isteyişiyle ilgili. ‘Oldu Mu? tüm bu hayal kırıklığının verdiği yoğun hislerle dolu.
8. Karanlığım Sendin (feat. DKTT)
Karanlığın da bir ismi olur bazen, bir sesi… Ve bu şarkı, o sessiz çığlıkların yankısı gibi. DKTT ile birleştiğiniz o karanlık alan, sanki bir tür aydınlanmaya da çıkıyor. Karanlık bazen korkutucu, bazen de en büyük öğretmenimizdir. Senin hayatında karanlık ne anlama geliyor? DKTT ile bu şarkıda bir araya gelmek, o karanlığı paylaşmak nasıl bir deneyimdi?
Albümün eğlendiğimiz, çığlık attığımız kısmı. ‘Karanlık’ kendini kaybettiğin, kendin gibi olamadığın yeri simgeliyor. Negatif duygularla boğulduğun bir yer. ‘Karanlığım Sendin’de işte bu olumsuz duyguların içinde boğulma sebebinin ‘o’ olduğunu anladığın fark ediş ile ilgili.
9. Sevemezsin
Sevgiyle temas eden ama sevemeyen bir kalbin itirafı. “Sevemezsin”deki cümleler çok keskin… Bu şarkıda başkasına değil, kendine mi haykırıyordun? Sevmenin yükü ve sevilmenin korkusunu nasıl yaşadın?
Hayır bir korku yaşamadım ancak sevilmeme duygusunu saf bir şekilde deneyimledim. ‘Sevemezsin’ bir narsiste yazılmış bir şarkı.
10. Son Damla (feat. Sertab Erener)
Bir efsane ile aynı cümlede yer almak bile başlı başına bir hikâye. Sertab’la düet yapmak hem onur verici hem heyecanlı olmalı? Bu şarkı senin için bir kapanış mı, yoksa yeni bir başlangıç mı?
Sertab Erener ile aynı masada oturup bir şarkı bestelemek inanılmaz bir duygu, kendimi çok şanslı hissediyorum. Sertab bana çok fazla ilham veriyor. ‘Son Samla’ da aslında biraz narsistik temalarında dans eden bir şarkı. Aynı hikayeleri yaşamış iki kadının gücünü tekrar kazanmasıyla ilgili. Öfke, hüzün, kalp kırıklığı hepsini bir arada yaşatıyor. Şarkının sözlerinde geçen ‘Son Damla’ da ilişkide yaşanan tüm o acıların son damlasını içmeyi ve hala güçlü bir şekilde ayakta kalabilmeyi simgeliyor.
11. Sonunda Kaybolmuş
Kaybolmak bazen yeniden doğmak demekmiş gibi gelir bana. Bu şarkıda hangi kayboluşun izlerini taşıyorsun? O duyguyu dinleyiciye nasıl aktarmak istedin?
‘Sonunda Kaybolmuş’ aslında kendi kayboluşunun değil de karşındaki insanın kayboluşunun izlerine rastlıyorsunuz. Albümün sonuna yaklaşırken, tüm o kaotik duyguların içinden geçtikten sonra bu şarkıda artık kendini güç kazanmış halde buluyorsun. Saf sevgi ya da arkadaşlık duygusunu bilemeyen bir insana seslenişi aktarıyor. Kimseye güvenerek kendi geleceğine bir anlam katamayacağını ve bunu gerçekten fark ettiğinde kazandığın güçle ilgili. Aslında bir yandan da hayatında sana zarar veren o insana her şeye rağmen teşekkür etmekle ilgili. “Evet tüm bunları bana yaşattın ama bak artık uçabiliyorum” demek gibi.
12. Exit
Albüm kapanıyor ama içimde bir yankı kaldı. “Exit” Sessiz bir veda… Bizi kendi içimize bırakıyor. Ve sen arkadan yavaşça çıkıyorsun sahneden. Sanki her şeyden sonra bir nefes, bir içsel veda… Bu çıkış, senin için bir tamamlanış mıydı? Yoksa bir sonraki hikâyeye hazırlık mı?
‘Sonunda Kaybolmuş’ bir tamamlanış, kapanış ve vedayı temsil ediyor.
12. Uzun süre hafızalardan silinmeyecek bu özel albümü en derinlerine kadar konuştuktan sonra seni biraz daha yakından tanımak isteriz. Öyleyse heyecanla hızlı sorular bölümüne geçelim :)
Albüm sürecinde seni en çok ne güldürdü? Bize o anlardan birini anlatır mısın?
O kaos ve stresin içerisinde güzellikler hep mevcuttu. Stüdyo süreçleri çok eğlenceli geçti.
13. Müzik dışında seni heyecanlandıran, seni mutlu eden şeyler neler?
Hayatım müzik olduğu için en çok heyecanlandıran hep müzik oldu ama arkadaşlarımla olmak beni hep çok mutlu ediyor. Aynı zamanda kedilerimle vakit geçirmek, spor yapmaktan keyif alıyorum.
14. Kendi iç dünyanda yaptığın en büyük keşif ne oldu bu yolculukta?
En büyük keşifim tek başına kalabilmenin ne kadar değerli olduğunu anlamak oldu. Hayatım boyunca başka insanların hareketlerini, sözlerini kendi isteklerimin önüne koymaya meyilli olabildiğimi fark ettim. Biraz geç bir keşif olabilir ama bunu aşmak çok özgür bir his.
15. Eğer bir gün tüm kelimeler susacak olsa, duygularını nasıl anlatırdın?
Melodilerle.
Röportaj boyunca defalarca içimden “iyi ki bu sohbeti yapmışız” dedim. Çünkü Selin’le konuşmak; hem bir sanatçının yaratım sürecine tanıklık etmek, hem de çok yakın bir dostla içini dökmek gibiydi. Onun samimiyeti, içtenliği ve her soruya sanki kalbinden gelen bir cevapla yaklaşması… İşte bu sohbeti özel yapan da tam olarak buydu.
Tek Kişilik Masa, adını taşıdığı gibi bazen yalnızlığın, bazen kendinle baş başa kalışın, bazen de birinin eksikliğini en derinden hissetmenin albümü. Ama biz bugün o masayı paylaştık. Beraber sustuk, beraber konuştuk. Selin’in cümleleriyle kendimize ayna tuttuk.
Bu içtenliğiyle yüreğimize dokunan Selin’e tekrar teşekkür ediyorum. İyi ki varsın, iyi ki böyle şarkılarla, böyle duygularla geldin hayatımıza.
Ve bu satırları okuyan sana… Umarım senin de kalbinde yankı bulmuştur bu sohbet. Çünkü bazen bir şarkı, bir cümle ya da bir bakış… Koca bir hikâyeye sebep olabilir.
Yorum Bırakın