Doğunun Kadim Belleği

Doğunun Kadim Belleği
  • 1
    0
    0
    0
  • Ey toprakla yoğrulan rüya, 

    Üç kucak kanla mühürlü kitap

    Ey Dara’nın kemikleriyle döşenmiş yol, 

    Yedi iklimin yedi yetimi. 

    Ey Ravend’in kanatlarını öpen rüzgâr. 

    Horasan sabahında titreyen kandil, 

    Çölün gözbebeği ey çatal dilli kader, 

    Uykusuz  peygamberin kırık bakışı.

    Şimdi söyle bana,

    Hangi dağın koynunda unuttu kendini Hüseyin,

    Hangi gümüş yıldızda kayboldu Zeryan’ın kanlı gömleği.


    Ey Alamut’ta susmuş ağıt, 

    Narın çatladığı vakit, 

    Bir Haşhaşinin ölüm sırası 

    Mutlak bir intihar biçimidir.


    Firdevs’te gizlenmiş halk hikâyesi. 

    Kalpsiz, dilsiz ferman

    Ey Cizre’de duvara kapanmış su, 

    Ey kendini çeken nehir, 

    Ey sonbahar yüzlü seyyah, 

    Ey harfleri alnında taşıyan çocuk

    Ve ey haritası eksik memleket, 

    Ey bin yıllık sürgün, 

    Ey bir ismin yıkıntısından doğmuş millet


    Şimdi vaktidir, ey Leyl, ey Zeyn, 

    Ey Kerbelâ’ya varan su! 

    Şimdi  Hemedan’dan açılmanın vaktidir, 

    Şimdi Zagros’ta tütsülenen kelimelerin. 

    Şimdi hem kılıç hem kalem olmak; 

    Hem melul hem mücahit. 

    Şimdi Sümeyye’nin çığlığı, 

    şimdi Darağaçları’nın gölgesinde başkaldıran gövde. 

    şimdi Halepçe’ye kapanan ağıt, 

    şimdi Sîrvan’dan akan hafıza


    Bıçakla kesilen harflerin

    Alfabelerin toprağa gömüldüğü

    Mîr Celadet’in, 

    Muhammed Qazî’nin

    Şimdi her dilin ana olduğu yer.

    Ey Doğu, ey yaren, 

    Ey sırrını taşlara yazan göçebe

    konuş benimle!

    şimdi gözyaşıyım senin

    bağrına sürdüğün

    Mührüm ben

    Ey Şark

    Ey unutulmuş keder. 


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.