DOKUZUNCU BÖLÜM: KÖŞELER, DÖNÜM NOKTALARI, KAYIPLAR

DOKUZUNCU BÖLÜM: KÖŞELER, DÖNÜM NOKTALARI, KAYIPLAR
  • 0
    0
    0
    0
  •  

    Yine birilerinin hikayelerini dinleme zamanıydı çünkü saati ayarlayamayıp gideceğim yere herkesten önce gelmiştim. Bilen bilir, havalar çok sıcak. Bu sıcakta tüm kapitalist gençler gibi bende cool lime alıp akadaşlarımı beklemeye başladım. Tek başına aktiviteye çıkmış gibi hissediyordum ama bu sefer rahatsız etmişti durum nedense. Kolpadan telefonumla ilgilenmeye başladım ama kulağım yan masaya takılmıştı. Yan masada ki çift durmadan konuşuyordu ve sanki derin incelemeler, edebi sohbetler ediyorlar gibiydi. Gülümsedim, bazen bir film hakkında konuşmak bile dünyanın en güzel anı olabiliyordu. O filmden başka bir şey konuşamayacak hale gelmediyseniz eğer. 

    Adam "Ama ömrünü küçük bir grubu mutlu etmeye çalışarak yada onları güldürmek için kendinden taviz vererek geçiremezsin. Hayat böyle bir şey değil sende biliyorsun bunu da nedense işine gelmiyor. Hadi diyelim yapıyorsun bunu karşılığında ne alıyorsun? Madem öyle git meddahlık yap." dedi kadına. Hak verdim. Çaktırmadan konuşanların yüzüne baktım hızlıca. Kadının yüzü ifadesiz gibiydi emin olamadım tam, aslında üzgün gibiydi de ama gülüyor muydu adamın son sözüne onu da anlayamadım. Poker face aynen. Adamsa bariz şekilde sinirliydi. Ya yapısı öyleydi yada kadına siniriydi. Önüme dönüp yeni başladığım podcasti ahlaksızca dinlemeye devam ettim. Kadın bir süre sessizce bekledikten sonra konuştu.

    "Bu senin anlattığın kadar basit değil, bu komedi işi savunma mekanizmasıydı ama artık bir görev olmaktan çıktı benim bir parçam haline geldi. Hem kötü bir şey değil, sen gülmüyor musun bana?"

    "Gülüyorum da beni güldürmek sana ne fayda sağlıyor?"

    "Bir fayda sağlaması gerekmiyor konuşuyoruz işte sohbet oluyor ayrıca mutlu da oluyorum sen mutlu olunca."

    "Biliyorum canım zaten o anlamda değil ama sanki biraz abartıyorsun mesela en azından kendinle dalga geçmesen, insanlarda üstüne geliyor o zaman çünkü sen bir kere kendini dalga geçilecek biri konumuna sokmuş oluyorsun zaten."

    "Haklısın, elimde olmadan oluyor gerçi son dönemlerde biraz dikka etmeye çalışıyorum."

    "Evet farkındayım çabanın."

    Konuşmayı bu noktadan sonra sıkıcı bulmaya başladım, podcast dediğin biraz da akıcı olmalıydı yani.  Bir süre gerçekten telefonumla ilgilendikten sonra sonunda Bihter aradı ve yarım saat kadar gecikeceğini söyledi. Sinirlenmiştim ama karmamı yaşadığım için ekstra bir şey diyemedim tabi ki. Olurdu böyle şeyler.

    "Hiçbir şey söylemedi ayrılırken, öylece ayrıldık işte."

    Kadının lafıyla kulaklarımı diktim yeniden. Demek ki karşısında ki sevgilisi değildi. 

    "E ne olmasını bekliyordun ayrılmak istediğini söyledikten sonra? Böyle olacaktı, hem çok net konuşmuşsun."

    Çaktırmadan daha rahat bakabilmek için yerimi değiştirdim. Kadın ellerini ovalayıp etrafa bakınmaya başladı. Bende adama hak verdim bu arada. 

    "Ne bileyim yinede neden falan diye sormadı çabalamadı."

    "Üst üste sorsa arasa ne değişecekti?"

    "Hiçbir şey sanırım ama yine de insan böyle nasıl kabul eder hemen, hem de ne kadar zor bir karar olduğunu bildiği halde? Sen olsan mesela sormaz mıydın?"

    Adam durup düşündü.

    "Ben benim ama ve ben arardım ama iş bu kadar keskinse de bilmiyorum. Sinirlenirdim. Sen nasılsın peki?"

    Bu podcaste başlarken bu kadar hüzünleneceğimi düşünmememiştim hiç çünkü kadın ağlamaya başladı, sessizce ağlıyordu ama hıçkırıklarını duyabiliyordum. 

    "İyi olup olmadığımı bilmiyorum ama iyi olmak da istemiyorum. Olmaması gerektiğini hissediyorum, devam etmemeliydi ama kararı vermek hiç o kadar kolay değildi. Çok büyük bir boşluktayım sanki hiç düşmediğim gibi bir boşluk. Ne kendi kendime kalmak istiyorum ne de yalnız kalmak istiyorum. Ama aynı zamanda üzün ve hissizim. Nasıl aynı anda olduğunu sorma. Ama şuan ne yaptığını bilmemek, rutinini kaçırdım mı merakı, iyi mi değil mi diye sorgulamakla geçiyor günlerim.

    Onu çok iyi anlıyordum. O kadar iyi ki kalkıp sarılmak istedim. Neyse ki arkadaşı ona dokunup destek verdi bende oturduğum yerde. 

    "Sana da kızıyorum ama anlıyorum seni de. İkiniz için de en iyisini diliyorum. Ne olacak peki şimdi?"  Kadın bu sefer daha çok ağlamaya başladı. Sanki günlerce kendini tutmuştu da ilk fırsatta muslukları açmış gibiydi. 

    "Bilmiyorum alışmaya çalışıcaz sanırım. Şu şarkıyı kapatsalar da bir kendimize gelsek."

    Adam gülümsedi, bak yine yapıyosun aynı şeyi der gibi baktı. Bende sessizce shazamlattım şarkıyı. Çilekeş diye bir grubun Kendimden Geriye şarkısıymış çalan. Fena değildi ama kadın dinledikçe kötü oluyor gibiydi.

    Bir süre kadının sakinleşmesini beklediler sessizce. Bu sessizliği nozan kişi ben olmak istedim ve gürültülü bir şekilde sümkürdüm. Kadın da adam da bir an şaşırıp baktı, gülümsedim. Kadın önce gözlerini kaçırdı ama gülmesini bastıramayınca tekrar baktı ve güldü. Onu güldürmek bana da iyi geldi. Ne derseniz deyin, narsist yada işgüzar, fark etmez. Onu güldürmek bana da iyi gelmişti. Adam da kafasıyla selam verip bakışlarını çekti. Bnede yeniden telefonuma gömüldüm. (Sessizce podcastimi dinlemeye devam ettim yani)

    "Neyse, dedi adam, şu kızlarla nasıl gidiyor?"

    Kadının duruşu değişti gibi gördüm. Biraz dikleşti.

    "Kusura bakma ya ağlayacak ne vaktim ve yerim var bu aralar. Ne olacak hiçbir şey. Konuşmaya çalıştık, o kaçtı biz kovaladık. Sanki zorla kavga çıkarıp bağları koparıp atmaya çalışıyormuşuz gibi. Aslında rahatsız olduğum herşeyi söyleyemedim bile. Ama olmadı. Kendimi herşeyi kaybettiğim bir evrede hissediyorum. Değişim iliklerime kadar korkutuyor. Haksız değilim ama haksız olduğum noktalarda vardır elbet. Ancak onların bile sorgulanmadan koparılıp atılması insana koyuyor işte. Belki de sorun bendedir." 

    "Sanmıyorum suçun sende olduğunu ama bu dönem üst üste gelmesi çok kötü oldu. Ama hayatta ne keskin bir çizgiyle çizilmiş ki? Ne olacağı belli olmaz belki hiç aklına gelmeyecek bir durum bir anda peydah olur, peydah olmayı ilk defa kullanıyorum, ve hayatın bambaşka bir şekilde hem eskiyle hem yeniyle harmanlanarak devam eder. Büyüsü burada değil mi zaten?"

    "Kankam böyle süslü laflar etmeyi nereden öğrendi?"

    Gülüştüler.

    "Daha iyi misin peki? Karşı masadakiler bize bakıyor bu arada kısmetini kapatmayayım?"

    Kadın masaya baktı göz ucuyla adam da bunun üzerine "Baktın işte. "dedi.

    "Tanıdık mı diye baktım ve lütfen kapat kısmetimi" dedi. Üzücüydü. Kadın saatine baktı. "Kalksak mı artık ya?"

    "Olur kalkalım anca gideriz zaten."

    "Ben hemen karşı sokaktan gidicem sen geriye yürüyüp otobüse mi bineceksin?"

    "Aynen öyle yaparım bende."

    Kalkıp vedalaşırken arkalarından baktım. Kadın kapıda adamı durdurup bir şey söyleyecek gibi oldu. Sırf onları duymak için bende sandalyemi ilerlettim. Rezil rüsfa bir andı ama duydum. 

    "Görürsen ya da haber alırsan bana da söyle."

    "Selam da söyleyeyim mi?"

    Kadın baktı baktı ve omuz silkti. El sallayıp ayrı yönlere yürüdüler.

    Podcastim bittiği için telefonu kapayıp masaya koydum ve düşündüm. Birincisi bunu kesinlikle yazmalıydım çünkü yazılarımı beğenerek okuyup özlediğini söyleyen biri hala vardı. İkincisi de insan nasıl böyle bir anda düşüş yaşayabiliyordu?

    Yani bu belki çok önemli yada olağandışı bir durum değildi ama yine de hayatın her anının çok beklenmedik olması tuhaftı. Her an her şey olabilirdi. Adamın dediği gibi büyüsü de buydu bir yandan ama bir yandan da zehriydi. Tam otrdu herşey derken insanın içinde de deprem olabiliyodu. Ve bu depremden sağ çıkmak çok daha zordu. Tabi metafor bu tamamen gerçek bir depremle kıyaslamak için söylemedim ama olsun işte öyle.

    Ya da bitişler nasıl bu kadar keskin olabiliyordu? Herkes bitişlerde böyle mi hissederdi yoksa bazıları bunu hemen atlatır mıydı? Herkes farklı atlatıyor işte. Hüzün bazılarının üstünde dövme gibi yapışıp kalır bazılarında yıkamayla azalır. Bunu sorgulamak diğerlerine hiç yakışmaz.

    Derken kızlar kapıdan girdi kan ter içinde. Tokalaşıp yerleştik masaya. Bihter dedi ki "Yolda gelirken bir kadın gördük nasıl ağlıyordu ya çok üzüldüm."

    "Yazık dedim, belki ağlayacak başka bir yeri yoktur."


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.