Kıbrıs, Akdeniz’in en büyüleyici adalarından biri. Masmavi denizi, tarihi dokusu, zeytin ağaçlarının gölgesindeki köyleriyle bir masalı andırıyor. Ancak bu güzelliğin içinde saklı bazı küçük tuzaklar da yok değil. Ben de ilk seyahatimde bazılarını bizzat yaşadım. Şimdi dönüp baktığımda, "Keşke biri bana bunları önceden söyleseydi" diyorum. İşte Kıbrıs’a giderken bilmeniz gereken bazı önemli noktalar — ve bunlardan nasıl kaçınabileceğinize dair samimi önerilerim.
Araç Kiralamadan Yola Çıkmak: Büyük Bir Hata
İlk Kıbrıs seyahatimde "Ne gerek var, toplu taşıma yeter" diye düşündüm. Ama adanın pek çok güzelliği, ulaşımı sınırlı noktalarda yer alıyor. Otobüs saatlerine bağımlı kalmak, özellikle yaz sıcağında oldukça yorucu olabiliyor. Özellikle dağ köyleri, tenha plajlar ve tarihi bölgeler, kendi aracınız yoksa ulaşılması zor yerler.
Eğer siz de benim gibi özgürce dolaşmak, sabah Pafos’ta kahvaltı edip öğleden sonra Ayia Napa’da denize girmek isterseniz, mutlaka bir araç kiralayın. Larnaka Havalimanı'na iner inmez direksiyon başına geçmek isterseniz, bu bağlantıyı şiddetle tavsiye ederim:
👉 Larnaka Havalimanı Araç Kiralama – Solrentacar

Sadece Güney Kıbrıs’la Yetinmek: Adanın Yalnızca Yarısını Görmek
Birçok gezgin gibi ben de ilk başta sadece Güney Kıbrıs’ta zaman geçirdim. Lefkoşa, Larnaka, Limassol elbette çok güzeldi. Ama Kıbrıs’ın kuzey tarafı, bambaşka bir dünya sunuyor. Mesela Girne Kalesi, hem tarihi hem manzarasıyla nefes kesici. Bellapais Manastırı ise akşam üstü gittiğinizde sizi gerçek anlamda büyüleyebiliyor.
Güney ile Kuzey arasındaki sınır geçişleri artık oldukça kolay. Pasaportunuzu yanınıza almanız yeterli. Adanın tamamını keşfetmek için bu fırsatı kaçırmayın.
Yazın Ortasında Gitmek: Tatil mi, İşkence mi?
Kıbrıs yazları gerçekten sıcak olur. Yani öyle “biraz sıcak” değil. Ben Temmuz sonunda gitmiştim ve öğle saatlerinde dışarı çıkmak neredeyse imkânsız hale gelmişti. Asfalt bile eriyor gibiydi. En iyi zamanlar bahar aylarıdır — Nisan, Mayıs ve Ekim.
Bu dönemlerde hem hava çok daha serin hem de turistik kalabalıklar azalıyor. Ayrıca otel fiyatları da biraz daha makul hale geliyor. Eğer yaz ortasında gitmek zorundaysanız, mutlaka şapka, güneş kremi ve bol su taşıyın.

Tarihi Yerleri Atlamak: Kültürü Kaçırmak
Sadece deniz ve güneşle yetinmek büyük bir hata. Kıbrıs, binlerce yıllık bir tarihe sahip. Örneğin Kıbrıs Arkeoloji Müzesi, adanın tarihine dair muazzam bir koleksiyon sunuyor. Kourion Antik Kenti ise Roma döneminden kalma bir tiyatroya ve eşsiz bir deniz manzarasına sahip.
Bu yerleri kendi gözlerinizle gördüğünüzde, Kıbrıs’ın sadece bir tatil adasından çok daha fazlası olduğunu anlayacaksınız.
Sadece Turistik Mekânlarda Yemek Yemek: Gerçek Lezzeti Kaçırmak
Limassol sahilinde bir restoranda yediğim ilk akşam yemeği açıkçası hayal kırıklığıydı. Her şey “turistikti”. Sonra bir yerel bana küçük bir dağ köyünde, bir taverna önerdi. Orada yediğim halloumi peyniri, keftedes ve meze çeşitleri hâlâ damağımda.
Gerçek Kıbrıs mutfağını tatmak istiyorsanız, lokal mekanlara gidin. Google yorumlarına değil, esnafa ya da kaldığınız pansiyondaki görevlilere sorun. Size mutlaka harika öneriler sunacaklardır.
Ters Yönlü Trafiğe Hazırlıksız Yakalanmak
Kıbrıs’ta İngiliz sistemine göre trafik soldan akar. Benim gibi sağdan akan trafikten gelen biri için bu ilk başta oldukça kafa karıştırıcıydı. Özellikle kavşaklarda refleksle yanlış şeride girmemek için dikkatli olmanız gerekiyor.
İyi haber: Araç kiralama firmaları genellikle buna alışık olduğunuz için sabırlı davranıyor.
Ekstra dikkat, özellikle ilk birkaç gün çok önemli.
Plan Yapmadan Gitmek: Kaosu Çağırmak
Ben ilk seyahatimde hiçbir şey planlamamıştım. “Gider bakarız” dedim. Ama bu tarz bir yaklaşım Kıbrıs’ta pek işe yaramıyor. Çünkü bazı yerler hafta içi kapalı, bazıları sadece belirli saatlerde açık, bazı rotalar ise araçsız erişilemez.
Günlük basit bir rota belirlemek, ziyaret edeceğiniz köyleri, müzeleri ya da plajları önceden not almak size zaman kazandırır ve daha az stresli bir tatil yaşamanıza yardımcı olur.

Kıbrıs’ın Doğasını Hafife Almak
Kıbrıs, yalnızca plajlardan ibaret değil. Özellikle Trodos Dağları bölgesi muazzam yürüyüş rotalarına, taş evli köylere ve nefes kesici manzaralara sahip. Araç kiralarsanız bu dağ köylerine gitmek çok kolaylaşıyor.
Özellikle Omodos Köyü, taş sokakları ve şaraplarıyla muhteşemdi. Doğayla iç içe vakit geçirmek, deniz tatilinden çok daha kalıcı bir huzur veriyor insana.
Kıbrıs’ta hata yapmadan bir tatil geçirmek için, önce öğrenmek gerekiyor. Benim yaşadığım bu küçük ama can sıkıcı deneyimleri siz yaşamayın diye bu yazıyı kaleme aldım.
Ve şunu unutmayın: Adanın gerçek güzelliklerini görmek için, direksiyon başına geçmeye cesaret edin.
📍 Larnaka Havalimanı'nda araç kiralayarak Kıbrıs’ı özgürce keşfedin
Yorum Bırakın