Aldous Huxley’nin Cesur Yeni Dünya adlı romanı, distopya edebiyatının en çarpıcı örneklerinden biri olarak geleceğe dair hala güncelliğini koruyor. Distopyaların çoğu baskı, zorbalık ve şiddetle hatırlanırken Huxley’nin dünyası farklıdır. İnsanlar mutludur. Ama bu mutluluk, özgürlükleri ellerinden alınıp hazla harmanlanarak sağlanır. İtaat için kamplar gerekmemektedir. Sadece sürekli bir keyif hali (soma sayesinde), yapay tatmin ve sorgulamayı unutturan bir düzen yeterlidir. Bu duruma “konfor diktatörlüğü” diyebiliriz. Bununla birlikte genetik müdahale eserde ön plana çıkmaktadır. Yapay üreme yöntemleri ve insan bedenine dair teknolojik düzenlemeler yani “tasarlanmış insanlar” eserde işlenen konulardan biridir.
Huxley’nin romanı günümüz için bir uyarı işlevi taşımaktadır. Muhtemel geleceğimiz açısından düşündüğümüzde bazı noktalar karşımıza çıkar. Cesur Yeni Dünya şiddetle değil, konforla hükmediyor. Günümüzde de bunun izlerini görebiliyoruz. Örneğin; tüketim kültürü, her şey hızla eskisin, yenisi gelsin. Daima mutlu olma durumunu da ekleyebiliriz. Üzgün ya da öfkeli olmak neredeyse ayıp sayılıyor. Herkes sürekli pozitif, sürekli üretken görünmek zorunda. Oysa duyguların çeşitliliği insanın özgünlüğünü ve gelişim sürecini besleyen unsurlardır.
Tüketim, her yeni trend gibi her sabah uyandığımızda bize bildirimler gönderir. Sorular yerini sosyal medya beğenilerine, derinlikler yerini kaydırılan sayfalara bırakır. Böylelikle özgürlük, farkına bile varmadan konforun gölgesinde erir. Kimse zorlamaz, kimse bağırmaz. Biz kendi rızamızla uyutulmaya teslim oluruz. Çünkü kolay olanı seçmek, sorgulamaktan daha cazip ve güvenilir gelir.
Özgürlüğün kaybı her zaman acı vererek gerçekleşmez. Kimi zaman tatlı bir öğlen uykusuna benzer. Olası geleceğimiz, belki de böyle sessiz bir uykudadır ya da tatlı uykuların ötesinde olabilir. Belki de acının içinden doğacak bir uyanıştadır
Yine de insanın içindeki ateş, en tazyikli suların bile söndüremediği bir arayış taşır. Bu nedenle geleceğimizi belirleyecek en kritik nokta insanın sorgulamaya dair cesaretini kaybetmemesi olacaktır.
Yorum Bırakın