Toprağı öpüyordu yağmur
Çocukların çığlıkları, çocukluğumun çığlıklarına karışıyordu
Kirlenmişti politika bir atom bombasıyla
Son kalan panda yavrusunu korumak ile
Savaşa karşı durmak mıydı aynı cephede olmak?
Duvarı yıkık evin mutfağında
Ölü bedenler, çığlıklar…
ocağın üstünde kaynamaya devam eden çorba
beyaz bir kuş görmek için dikiyorum gözlerimi
kandan, çığlıklardan, sahipsiz seslerden,
gökyüzüne.
fakat zehrem
bir sinema salonundayım sanki
kapkaranlık bu gökyüzü
üstelik beyaz güvercinler
toprağı öpen yağmurun alltında
titrek küçük bedenleriyle
aldıkları son nefeste bile direnen
çocuklar, çocukluğum.
Bombalar sevimsizleştiriyor dünyayı
Ölüyor yavaş yavaş
Bir ağaç tek başına devrimler yaratırken
Bir ağaç şimdi devriliyor yaratıklar tarafından
Hiçbir kale insanlık kadar devrilemez değildi
İblisin tahtı iblisten çalındı.
Anaların ahında
Yükselsin bu şiir.
Zehrem, sen hiç doğma.
Terk edilmeyi talep ediyor bu dünya.




Yorum Bırakın