The Holy Mountain, dünyanın en absürdist ya da sürrealist filmi olmayabilir ama dünyamızda yaşamış en farklı zihinlerden birinin ürünü. Filmin yazarı ve yönetmeni 20. yüzyılın en tuhaf karakterlerinden Alejandro Jordowsky. Jodorowsky, sürrealist filmleri ve okültist yönelimleriyle tanınan bir yönetmen.
Dikkat yazının geri kalan kısmı filmi henüz izlemeyen için spoiler içerebilir.
[caption id="attachment_104310" align="aligncenter" width="540"] The Holy Mountain'ın çekimlerinde.[/caption]
The Holy Mountain'ın hikayesi Jodorowsky'nin bir önceki filmi, El Topo ile başlıyor. El Topo'yu çok beğenen ve filmin haklarını satın alan John Lennon, Jodorowsky'e yeni bir film için bütçe katkısında bulunuyor.
60'lar sonu - 70'ler başı saykodelik furyasının bir ürünü olan bu film, renkleri ve kompozisyonlarıyla sizi gerçekten LSD aldığınıza inandırabilecek nitelikte.
Hiçbir şekilde toplumsal ve politik eleştiriden kaçınmayan bu film, belki de bir şiirde bulabileceğiniz usta metaforlarla din, kolonizasyon, kapitalizm, sanat gibi konuları inceliyor ve eleştiriyor.
Filmde gördüğünüz anda İsa bu! diyeceğiniz bir karakterin serüvenini izliyoruz. Aslında kendisi bir hırsız. Karakterimiz yolunun başında her şeyi altına dönüştürebilen bir simyacıyla karşılaşıyor ve bu simyacıyla akılalmaz bir yolculuğa çıkıyorlar.
Bu yolculukta onlara eşlik eden 7 kişi var. Her biri farklı bir gezegeni ve gezegenle bağdaştırılmış negatif unsurları temsil ediyor ve 7'si de kapitalist figürler.
Gezegen temsilcileri ve işleri:
Güneş: Simyacı
Ay: Hırsız
Merkür: Simyacı'nın çırağı
Venüs: Kozmetik üreticisi
Mars: Silah üreticisi
Jüpiter: Milyoner sanat taciri
Satürn: Savaş oyuncakları üreticisi
Uranüs: Politik ve ekonomik danışman
Neptün: Emniyet amiri
Plüton: Mimar
Simyacı'nın talimatları üzerine bu 7 karakter bütün paralarını ve heykellerini yakarlar ve birlikte, Kutsal Dağ'a bir yolculuğa başlarlar. Amaçları ise Kutsal Dağ'da yaşayan 9 ölümsüz üstadtan ölümsüzlüğün sırrını öğrenmektir.
The Holy Mountain eşsiz bir sinematografi ve sembolizmle bezenmiş olsa da, konu ve senaryo açısından ne anlattığını anlamak zor olabilir. Filmin her saniyesini Ne demek istiyor bu? diyerek geçirebilirsiniz. Jodorowsky'nin tuhaf sembolizmi size itici gelebilir. Bu filmi izlerken en büyük yardımcınız, beyninizi bir süreliğine dış dünyaya kapamak ve 70'ler saykodelik sürrealizminin gök kuşağına yeni bir tat katan renklerinde kaybolmak olacaktır.
Ama filmin her noktasını inceleyip Jodorowsky'nin başka bir evrenden gelen hayalgücünün derinliklerine dalmak isterseniz The Holy Mountain ne çok ciddiye alıp her taşın altında yeni bir anlam aramanız gereken, ne de görselliğinden öteye gitmeden zevk alacağınız bir film. Tek yapmanız gereken hayal dünyasında kaybolmadan tadını çıkarmak.
[caption id="attachment_104396" align="alignnone" width="540"] Jodorowsky'nin filmi yorumladığı eklentiden.[/caption]
Zira filmin sonunda bütün dünyanız başınıza yıkılabilir, meta bir film tanrısı tarafından tokatlanmış gibi hissedebilirsiniz.
Yorum Bırakın