Savaş Kurbanları, Robert Enrico'nun yönetmenliğini üstlendiği bir Fransız filmidir. Filmin başrollerini ünlü Fransız aktör Philippe Noiret ve Romy Schneider paylaşmaktadır. 1944 yılında geçen film, Oradour syr Glane (Fransa'da bir köy) katliamından esinlenerek yazılmıştır.
Julien Dandieu (Philippe Noiret), Almanların işgalindeki Montauban’da doktorluk yapmaktadır. İşgal altındaki bu şehirde her şeye rağmen mutlu bir evliliği vardır. Kızı ve ikinci evliliğini yaptığı Clara (Romy Schneider) ile yaşamını sürdürmektedir. Hastaneye getirilen yaralıların Alman ya da Fransız olup olmadığına bakmadan onları yaşatmak için çalışan bir doktor olan Julien; Almanların, yaşadığı yeri bombalama tehlikesi olduğundan, karısı Clara ve kızı Florence’ı La Braberie’deki köyüne yollar. Bunun üzerinden geçen beş günün sonunda Clara'nın hiç aramaması üzerine Julien, köyün yolunu tutar.
Julien köye vardığı vakit köyde yaşanan vahşete tanık olur. Köyün kilisesine girdiğinde insanların katledildiğini görür. Bu sahne sonrası arabasının yanına kadar zorla gidip kusması, bu vahşetin bir doktor olan, kan ve ölü görmeye alışık Julien için bile ne kadar etkileyici olduğunun göstergesidir. Köylülerin kiliseye sığınması ve buna rağmen öldürülmüş olmaları bir ironi taşırken, Julien'in ilerleyen sahnelerde kiliseye geri dönüp İsa heykelini parçalaması onun Tanrı'ya isyanını anlatmaktadır.
Julien köydeki şatosunun yolunu tuttuğunda karısının yakılarak, kızının vurularak öldürüldüğüne şahit olur. Ayrıca şatosunu karargah olarak kullanan Alman askerlerini görür. Julien'in karısının yanmış cesedini ilk gördüğü an sahne, Clara'nın ve Florence'nın nasıl öldürüldüğünü gösteren geçmişteki sahneye geçer. Bir nevi flashback olararak sunulan bu gibi sahnelere film boyunca şahit oluruz.
Richard Friedler tarafından geliştirilen lav silahları ilk defa 1900’lerde Alman ordusunda kullanıldı. Bu silahlar 36 metreyi aşan bir uzaklığa 40 saniye müddetle alev püskürtebiliyordu. Alman ordusu silahları arasına alınan lav silahları Birinci Dünya Savaşı'nda müttefiklere karşı kullanıldığında umulanın ötesinde etkili olduğu görüldü.
Karısının yakılarak ve kızının kurşunlanarak öldürüldüğünü gören Julien, yalnız başına Alman birliğine karşı bir savaşa soyunur. Her ne kadar "İntikam soğuk yenen bir yemektir." denilmiş olsa da bu filmde sıcağı sıcağına alınacak bir intikam hikayesi anlatılır. Flashback sahnelerinden birinde Julien'in çocukluğunda avcılık yaptığını görürüz. Bu sahne, film boyunca bir doktorun her attığı kurşunu nasıl bu kadar isabet ettirebildiğinin zeminini oluşturacak dayanağı oluşturmaktadır.
Julien, kanı yalnızca yaşatmak için eline bulaştıran bir doktorken bu sefer öldürmek için bu yolu izleyecektir. Bir doktorun bir askere dönüşümünü anlatan film, insanoğlunun şartlar değiştiğinde içindeki gücü nasıl ortaya çıkardığını gözler önüne serer. Julien bu mücadeleyi gizlenerek, şatosunu gizli geçitlerinde oyunlar kurarak tek başına verirken, Alman birliklerine karşılarında birden fazla kişi olduğunu düşündürmektedir. Bu düşünce Almanların mücadele şevklerini düşürür.
Film bu mücadeleyi gerçekçi bir zeminde izleyiciye sunar. Duygusallığın ağır bastığı sahnelerde çalınan müzik dışında, trajedisi ve aksiyonu bol sahnelerin çoğunda müzik kullanılmamıştır. Bu durum da özellikle aksiyon sahnelerinin gerçekçiliğini artırmaktadır. Seyircide, gerçek bir mücadeleye birkaç adım geriden tanıklık ediyormuş hissi tattırır. Ayrıca müziklere eklenen efektler gerilim ve üzüntüyü arttırıcı etkiler sunmaktadır.
Flashback sahneleri için geçiş efektlerinden kaçınan yönetmen, bu geçişleri Julien'in bakış açısından geçmişteki bir sahneye geçiş olarak kurgulamıştır. Julien'in bakışları bir yönde kilitlenir ve geçmişten bir sahneye geçilir. Bu durum da seyircide Julien'in baktığı yerde geçmişteki bu sahne bir sinema perdesinde oynatılıyormuş hissi uyandırır.
Son olarak film, 1976 yılında En İyi Film, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Müzik olmak üzere üç César Ödülü'ne layık görülmüştür. 1985 yılında ise César des César Ödülü almıştır.
Kaynak: 1
Yorum Bırakın