Theo Angelopoulos, bir filmin en etkileyici detaylarından birisinin, müzik olduğunu bütün filmlerinde kanıtlar. Müzik âdeta hikâyeye, ruhunu üfler. Ağır hareketlerle yapılan 'zoom in tekniği' ve aynı tempoya sahip müziklerin kullanılmasıyla beraber, hikâyenin derinliğini hissedilir hâle bürünür. Bu, duygusal olarak anılarımızdaki bir fotoğrafa bakmak gibidir. Seyirciye, sahnedeki olayın derinliğini anlatmadan önce biraz zaman tanır. Sizi bir oyuncuyu sahneye hazırlar gibi hazırlar, sonrasında hikâyeyi diyaloglarla anlatmaya başlar. Acelesiz ve şairane bir anlatımı vardır. Ama bu anlatım hiçbir zaman sıkıcı ve boğucu değildir. Aksine ruhunuzu dinlendirir. İşte tam olarak bu nedenle, sinemanın şair yönetmenlerinden biridir. Filmleri ise, bir şiirin mısralarının can bulmuş hâlidir. Bu şairaneliği paylaştığı isimse, müziklerin bestekârı: Eleni Karaindrou'dur. Her filmde, müziğin yaratabileceği etkinin ne kadar kıymetli olduğunu anlarsınız.
Zamanın Tozu, bu şair yönetmenin seyirciyle buluşturduğu son filmidir. Modern Yunan Üçlemesi'nin ikinci filmi olan Zamanın Tozu, üçlemenin ilk filmi olan Ağlayan Çayır ve üçlemenin son filmi olacak olan Öteki Deniz adıyla çekimi tamamlanmamış bir film daha vardır. Angelopulos, Öteki Deniz filminin çekimleri sırasında bir motosikletin kendisine çarpması sonucu hayata veda etmiştir.
Angelopulos'un son filmi olma özelliğine sahip Zamanın Tozu filmi 2008 yılında gösterime girmiştir. Filmin başrollerinde: Willem Dafoe, Bruno Ganz, Michel Piccoli, Irene Jacob, Christiane Paul yer almaktadır.
Filmin hikâyesi kısaca şöyledir: Yunan asıllı Amerikalı yönetmen A (Willem Dafoe), ailesinin hayatını anlatan bir film çekme hazırlığındadır. Annesi Eleni'e ait mektuplar onun bu yolculukta kılavuzudur. Film çalışmalarını yöneten A, diğer yandan da ayrıldığı eşi ve küçük kızı Eleni ile olan problemleriyle uğraşmaktadır. Film bu yüzden iki ayrı hikâyeye sahiptir. Bir yandan 40'lı yıllardan başlayarak, A'nın annesi Eleni ve babası Spyro'nun (Michel Piccoli) ayrılık ve kavuşma hikâyelerini anlatırken, bir yandan da yönetmen A'nın hayatına küçük bir pencereden bakar. Film geçmişe ait hikâyelere odaklandığı bölümlerde, Kazakistan, Rusya, Almanya gibi birçok mekanda anlatısını sürdürür ve zamanın içindeki bu yolculukta tarihteki pek çok ideolojik detaya da değinir.
Yazımızın buradan sonraki kısmı spoiler içermektedir.
Filmde, yönetmenin diğer filmlerinden de aşina olduğumuz bazı metaforlar vardır. Her ne kadar, diğer filmlerine oranla az kullanılmış olsa da etkili simgelere ve tamamlayıcı sahne geçişlerine sahiptir. Bu filmde sıklıkla kullanılan metafor ise Eros'tur. Onun, bir kanada uzanışı ve ulaşamaması hikâyede anlatılan Eleni ve Spyro'nun sürekli ayrı düşmesine bir göndermedir. Bir başka açıdan bakarsak, -kaldı ki bu da mantıklıdır- Eleni'nin, Spyro ile ayrı düştüğü yıllarında daima yanında olan arkadaşı Jacop (Bruno Ganz) bir sahnede şöyle bağırır: "3. kanat sensin Spyro!". Eleni, Jacop'un uçmasına izin vermemiştir. Jacop, Eleni'ye olan aşkını yaşayamamıştır. Bu durumda Eleni, Jacop'un uçmasına izin vermeyen kişidir. Çünkü aşkına hiçbir zaman karşılık bulamamıştır. Ne var ki, daima Eleni'nin bir parçası gibi yaşamıştır. Bunu Jacop'un suya atlayıp intihar etmesinin ardından, kameranın Eleni'nin, aşağı düşmüş elinden damlayan su damlacıklarına odaklanmasından çıkarmak mümkündür. Bunca zaman birbirlerinin yanında olmuş bu iki insan, âdeta bir olmuşlardır, ama kavuşamamışlardır.
Film geçmişe ait hikâyeleri her zaman 'flashback' ile anlatmaz. Kimi zaman karakterler, uzun uzun geçmişe ait, o anı anlatırlar. Ancak yönetmen, kameranın naif hareketleri ve müziğin etkileyici kullanımıyla, bizleri hayal gücümüzde geçmişe götürmeyi başarır. Sahneyi seyircinin kendi kafasında kurgulamasını ister ve bunun için de gerekli bütün araçları sunar. Yönetmenin başarılı olduğu bir başka nokta ise, geçmişte başlayıp geleceğe geçiş sahneleridir. Bunu herhangi bir efektle yapmaz. Örnek vermek gerekirse: Sahnelerden birinde, Genç Eleni trenden iner ve sisin içinde yürümeye başlar. Genç Eleni seneler sonra küçük oğluna gelmiştir. Sisin içinde küçük oğlunu aramaktadır ve sonunda 1999 yılına ait bir günde büyümüş hâliyle oğlu karşısında durur. Sisin içinden çıkan Eleni artık yaşlıdır ve büyük bir hasretle anne-oğul sarılırlar. Bu sahne onların ne kadar uzun bir zaman ayrı kaldığını ve kavuşmalarının ne denli uzun sürdüğünü anlatır.
Zamanın Tozu, yönetmenin diğer filmleri; Sonsuzluk, Bir Gün, Ulis'in Bakışı ya da Ağlayan Çayır kadar etkili olmamakla birlikte, yine de Angelopulos'un şairane ruhunu taşır. Geçmiş ve gelecek arasındaki geçişleriyle ve birbirini yıllar sonra tamamlayan sahneleriyle, zamanı doğru anlatan bir film olmayı başarır. Bu yüzden kesinlikle izlenmeye değer bir filmdir.


Yorum Bırakın