Nuri Bilge Ceylan hiç şüphesiz Türkiye'de sinemacılığın en önemli isimlerinden. Kendisi Cannes Film Festivali'nde en büyük ödül olan Altın Palmiye'yi Yılmaz Güney'den yıllar sonra ülkemize kazandırmayı başarmıştır. Bu yıl düzenlenecek festivalde de "Ahlat Ağacı" isimli filmiyle yarışacak olan Nuri Bilge Ceylan'ın çekmiş olduğu filmleri kronolojik olarak sizler için derledik.
Nuri Bilge'nin ilk filmi olma özelliğini taşıyan Koza aynı zamanda ilk ve tek kısa filmi olma özelliğine de sahiptir. Koza filminde yeniden bir arada yaşamayı deneyen yaşlı bir çiftin öyküsü anlatılıyor. Aynı zamanda siyah beyaz çekilen bu film için Ceylan'ın kendisi şöyle bir açıklamada bulunmuştur.
"Koza, teknik ve estetik birikimime rağmen film yapmaya bir türlü başlayamadığım ve sürekli ertelediğim için korkak ve mıymıntı olmakla suçladığım kendime ettiğim işkenceleri sona erdirmek için giriştiğim umutsuz bir denemeden başka bir şey değildi. Kendimi fırlatır gibi başladım o filmi çekmeye. Bitirdiğimde de neye benzediği konusunda gerçekten bir fikrim yoktu. Ama yine de Koza’yı çekmek, kendi yapıma uygun üretim koşullarını yaratmamı sağlayacak bütün ipuçlarını verdi bana." 1
Kasaba, Nuri Bilge'nin ilk uzun metraj filmidir. Bunun yanı sıra ilk filmi Koza'da olduğu gibi siyah beyaz film tekniğini kullanmıştır. Bunun sebebini ise dönemi daha iyi yansıttığını düşünmesi olarak açıklamıştır. Filmin konusu Ceylan'ın ablasının yazmış olduğu bir hikayeden alınmakla birlikte "Taşra Üçlemesi" olarak bilinen serinin de ilk filmidir.
Klasik bir Anadolu kasabasını ve aile yaşantısını çocukların bakış açısıyla bize sunan film aynı zamanda maddi imkansızlıklar ve Anadolu'daki geri kalmışlığı da gözler önüne seriyor.
Kendi aile bireyleriyle film çekmeye devam ettiği bu filmde Ceylan, ilk kez renkli bir film ile seyirciyle buluşuyor. Muzaffer'in (Muzaffer Özdemir) doğduğu kasabaya geri dönerek burada bir film çekme hikayesini, kasabalının gündelik telaşları içinde anlatan bir yapım Mayıs Sıkıntısı. Ayrıca "Taşra Üçlemesi" olarak nitelendirdiğimiz üçlemenin de ikinci filmi olarak kabul edilen bu film aynı yıl Altın Portakal ödül törenlerinde yönetmene En İyi Yönetmen ödülünü de kazandırmıştır.
Kendi aile bireyleri, kendi köyü ve kendi eşyalarıyla film yapmayı seven Nuri Bilge Ceylan, bu kez mekanını Anadolu'dan değil İstanbul'dan seçiyor. Nuri Bilge bu filminde Yeşilçam'ın klasik konularından birisi olan memleketinden kalkıp İstanbul'a göç eden bir genci ve yanında kaldığı, ideallerinden günbegün uzaklaşan bir fotoğrafçının öyküsünü bizlere sunuyor ve bu filmi ile "Taşra Üçlemesi" de tamamlanmış oluyor. 2003'te Altın Portakal'da En İyi Senaryo ve En İyi Yönetmen ödülünü kazanan film Cannes'da Jüri Büyük Ödülü'nün de sahibi olmayı başarmıştır.
Mevsimlerle değişen, daha doğrusu mevsimler gibi değişen insanların ruh hallerini yansıtmaya çalışan ve basit insanların hayatını basit bir şekilde bize açan Ceylan, İsa (Nuri Bilge Ceylan) ve Bahar'ın (Ebru Ceylan) mutluluğu aramasını anlatıyor. Daha önceki filmlerinde görüntü yönetmenliğini de kendisi üstlenen ünlü yönetmen bu filmde ilk kez bir görüntü yönetmeni ile çalışmıştır.
Bir trafik kazasına karışan, nüfuzlu ve aynı zamanda milletvekili adayı olan Servet (Ercan Kesal), kazanın ölümle sonuçlanması sonrası şoförüne suçu üstlenmesini söyler. Daha sonra hapse giren şoförün karısı ile de ilişkiye girmeye başlayan Servet bir aile dramına sebebiyet verecek ve olayın kahramanları adeta filmin adındaki gibi üç maymunu oynayacaklardır.
Cannes Film Festivali'nde En İyi Yönetmen ödülünü ülkemize kazandıran bu film Nuri Bilge'nin "tutkuyla sevdiğim yalnız ve güzel ülkeme armağan ediyorum" diye yaptığı konuşmasıyla da bir dönem adından sıkça söz ettirmeyi başarmıştır.
Nuri Bilge'yi yeniden taşraya döndüren Bir Zamanlar Anadolu'da filmi; savcı, doktor ve polisin katil zanlısı ile birlikte gece boyunca ceset aradığı bir konuya sahip. İsmiyle Sergio Leone'nin klasik filmleri "Bir Zamanlar Batı'da" ve "Bir Zamanlar Amerika'da"ya gönderme yapmasının yanı sıra Anadolu'da yolculuk yapmanın, aşılan tepelerin hepsinin birbirine benzemesinin ve bu benzerliğin insan hayatlarındaki tekdüzeliğe yansımasının da gösterildiği film, Cannes'dan yönetmenin daha önce de kazandığı Jüri Ödülü ile dönmeyi başarmıştır.
Aydın (Haluk Bilginer) eski bir tiyatrocudur. Emekliliğe ayrıldıktan sonra Kapadokya'ya baba yadigarı oteli işletmeye döner ve burada bulunduğu sürede çeşitli yazılar yazmaya başlar. Genç bir eşe sahip olan Aydın, yanına kardeşinin de gelmesi ve kışın bastırması sonucu bulunduğu yeri değiştirmek, uzaklara gitmek ister. Film karı-koca ve ağabey-kardeş ilişkilerini çaresizlik ve hayal kırıklıkları ile ele alırken, kimin haklı kimin haksız olduğu konusunda da kafamızı kurcalıyor.
Cannes Film Festivali'nde en büyük ödül olan Altın Palmiye'yi kazandıktan sonra yaptığı konuşması ile ödülü "ülkemizde hayatını kaybeden genç insanlara" armağan eden Nuri Bilge Ceylan, konuşması sonrasında Yılmaz Güney'in 1982'de "Yol" filmi ile bu ödülü kazandıktan sonra verdiği pozun aynısını vererek onu da anmayı unutmamıştır.
Film kısaca yazar olma isteği bulunan ve bunun için para arayan genç bir adamın köyüne dönmesi ve babasının bıraktığı borçların başına dert açmasını anlatmaktadır. Başrollerinde Murat Cemcir, Doğu Demirkol ve Hazar Ergüçlü gibi isimlerin yer aldığı “Ahlat Ağacı” prömiyerini önümüzdeki mayıs ayında düzenlenecek olan Cannes Film Festivali'nde yapacak ve aynı zamanda bu festivalde ödül için de yarışacak.
1- Koza (1995)
Nuri Bilge'nin ilk filmi olma özelliğini taşıyan Koza aynı zamanda ilk ve tek kısa filmi olma özelliğine de sahiptir. Koza filminde yeniden bir arada yaşamayı deneyen yaşlı bir çiftin öyküsü anlatılıyor. Aynı zamanda siyah beyaz çekilen bu film için Ceylan'ın kendisi şöyle bir açıklamada bulunmuştur.
"Koza, teknik ve estetik birikimime rağmen film yapmaya bir türlü başlayamadığım ve sürekli ertelediğim için korkak ve mıymıntı olmakla suçladığım kendime ettiğim işkenceleri sona erdirmek için giriştiğim umutsuz bir denemeden başka bir şey değildi. Kendimi fırlatır gibi başladım o filmi çekmeye. Bitirdiğimde de neye benzediği konusunda gerçekten bir fikrim yoktu. Ama yine de Koza’yı çekmek, kendi yapıma uygun üretim koşullarını yaratmamı sağlayacak bütün ipuçlarını verdi bana." 1
2- Kasaba (1997)
Kasaba, Nuri Bilge'nin ilk uzun metraj filmidir. Bunun yanı sıra ilk filmi Koza'da olduğu gibi siyah beyaz film tekniğini kullanmıştır. Bunun sebebini ise dönemi daha iyi yansıttığını düşünmesi olarak açıklamıştır. Filmin konusu Ceylan'ın ablasının yazmış olduğu bir hikayeden alınmakla birlikte "Taşra Üçlemesi" olarak bilinen serinin de ilk filmidir.
Klasik bir Anadolu kasabasını ve aile yaşantısını çocukların bakış açısıyla bize sunan film aynı zamanda maddi imkansızlıklar ve Anadolu'daki geri kalmışlığı da gözler önüne seriyor.
3- Mayıs Sıkıntısı (1999)
Kendi aile bireyleriyle film çekmeye devam ettiği bu filmde Ceylan, ilk kez renkli bir film ile seyirciyle buluşuyor. Muzaffer'in (Muzaffer Özdemir) doğduğu kasabaya geri dönerek burada bir film çekme hikayesini, kasabalının gündelik telaşları içinde anlatan bir yapım Mayıs Sıkıntısı. Ayrıca "Taşra Üçlemesi" olarak nitelendirdiğimiz üçlemenin de ikinci filmi olarak kabul edilen bu film aynı yıl Altın Portakal ödül törenlerinde yönetmene En İyi Yönetmen ödülünü de kazandırmıştır.
4- Uzak (2002)
Kendi aile bireyleri, kendi köyü ve kendi eşyalarıyla film yapmayı seven Nuri Bilge Ceylan, bu kez mekanını Anadolu'dan değil İstanbul'dan seçiyor. Nuri Bilge bu filminde Yeşilçam'ın klasik konularından birisi olan memleketinden kalkıp İstanbul'a göç eden bir genci ve yanında kaldığı, ideallerinden günbegün uzaklaşan bir fotoğrafçının öyküsünü bizlere sunuyor ve bu filmi ile "Taşra Üçlemesi" de tamamlanmış oluyor. 2003'te Altın Portakal'da En İyi Senaryo ve En İyi Yönetmen ödülünü kazanan film Cannes'da Jüri Büyük Ödülü'nün de sahibi olmayı başarmıştır.
5- İklimler (2006)
Mevsimlerle değişen, daha doğrusu mevsimler gibi değişen insanların ruh hallerini yansıtmaya çalışan ve basit insanların hayatını basit bir şekilde bize açan Ceylan, İsa (Nuri Bilge Ceylan) ve Bahar'ın (Ebru Ceylan) mutluluğu aramasını anlatıyor. Daha önceki filmlerinde görüntü yönetmenliğini de kendisi üstlenen ünlü yönetmen bu filmde ilk kez bir görüntü yönetmeni ile çalışmıştır.
6- Üç Maymun (2008)
Bir trafik kazasına karışan, nüfuzlu ve aynı zamanda milletvekili adayı olan Servet (Ercan Kesal), kazanın ölümle sonuçlanması sonrası şoförüne suçu üstlenmesini söyler. Daha sonra hapse giren şoförün karısı ile de ilişkiye girmeye başlayan Servet bir aile dramına sebebiyet verecek ve olayın kahramanları adeta filmin adındaki gibi üç maymunu oynayacaklardır.
Cannes Film Festivali'nde En İyi Yönetmen ödülünü ülkemize kazandıran bu film Nuri Bilge'nin "tutkuyla sevdiğim yalnız ve güzel ülkeme armağan ediyorum" diye yaptığı konuşmasıyla da bir dönem adından sıkça söz ettirmeyi başarmıştır.
7- Bir Zamanlar Anadolu'da (2011)
Nuri Bilge'yi yeniden taşraya döndüren Bir Zamanlar Anadolu'da filmi; savcı, doktor ve polisin katil zanlısı ile birlikte gece boyunca ceset aradığı bir konuya sahip. İsmiyle Sergio Leone'nin klasik filmleri "Bir Zamanlar Batı'da" ve "Bir Zamanlar Amerika'da"ya gönderme yapmasının yanı sıra Anadolu'da yolculuk yapmanın, aşılan tepelerin hepsinin birbirine benzemesinin ve bu benzerliğin insan hayatlarındaki tekdüzeliğe yansımasının da gösterildiği film, Cannes'dan yönetmenin daha önce de kazandığı Jüri Ödülü ile dönmeyi başarmıştır.
8- Kış Uykusu (2014)
Aydın (Haluk Bilginer) eski bir tiyatrocudur. Emekliliğe ayrıldıktan sonra Kapadokya'ya baba yadigarı oteli işletmeye döner ve burada bulunduğu sürede çeşitli yazılar yazmaya başlar. Genç bir eşe sahip olan Aydın, yanına kardeşinin de gelmesi ve kışın bastırması sonucu bulunduğu yeri değiştirmek, uzaklara gitmek ister. Film karı-koca ve ağabey-kardeş ilişkilerini çaresizlik ve hayal kırıklıkları ile ele alırken, kimin haklı kimin haksız olduğu konusunda da kafamızı kurcalıyor.
Cannes Film Festivali'nde en büyük ödül olan Altın Palmiye'yi kazandıktan sonra yaptığı konuşması ile ödülü "ülkemizde hayatını kaybeden genç insanlara" armağan eden Nuri Bilge Ceylan, konuşması sonrasında Yılmaz Güney'in 1982'de "Yol" filmi ile bu ödülü kazandıktan sonra verdiği pozun aynısını vererek onu da anmayı unutmamıştır.
9- Ahlat Ağacı (2018)
Film kısaca yazar olma isteği bulunan ve bunun için para arayan genç bir adamın köyüne dönmesi ve babasının bıraktığı borçların başına dert açmasını anlatmaktadır. Başrollerinde Murat Cemcir, Doğu Demirkol ve Hazar Ergüçlü gibi isimlerin yer aldığı “Ahlat Ağacı” prömiyerini önümüzdeki mayıs ayında düzenlenecek olan Cannes Film Festivali'nde yapacak ve aynı zamanda bu festivalde ödül için de yarışacak.
Yorum Bırakın