Ülkemizde "Vahşi Bölge" adıyla İKSV 36. İstanbul Film Festivali'nde seyirciyle buluşan La Region Salvaje filminin İngilizce adı "The Untamed". Bu isim, filmin üzerine diğer isimlerden daha iyi oturuyor gibi. Zira "untamed" kelime anlamı itibariyle "yabani" demek ve bu aslında insanların ilkel zamandan beri sahip olduğu dürtülerinin anlatıldığı bu filme bizce daha uygun bir isim.
Bilim kurgumsu...
[caption id="attachment_58646" align="alignnone" width="682"] Gök taşının düştüğü ve hayvansal dürtülerin ortaya çıktığı yer[/caption]
Açılış sekansında uzay boşluğunda süzülen bir gök taşı ile karşılaşıyoruz ve ilerleyen sahnelerde bu gök taşının dünyaya düştüğünü ve bu bölgede yaşayan bütün canlılar üzerinde cinsel dürtüleri artırıcı etki yarattığını görüyoruz. Ayrıca bu dünyadan olmayan bir varlığın da dünyamıza geldiğini ve bir çiftin (muhtemelen) bilimsel araştırmalar için ona sahip çıktığını, bu varlığın da insana muazzam bir cinsel tatmin sağladığını gördüğümüz bu film; her ne kadar bilim kurgu ögelerini bünyesinde barındırsa da türü hakkında bizleri düşünmeye itiyor. Film, bilim kurguyu arka plana atarak; insan ilişkileri, toplum yapısı ve homofobi gibi konulara yoğunlaşmamızı sağlıyor. Bu da daha çok "The Man From Earth" veya "Her" tarzında bir bilim kurgu ile karşı karşıya olduğumuzu bize gösteriyor.
[caption id="attachment_58647" align="alignnone" width="852"] Filmin ana karakterleri sırasıyla Fabian - Ale - Veronica - Angel[/caption]
Ana karakterler birbirleri ile olan zıtlıklarıyla dikkat çekiyor. Ailesini düşünen, fiziki ve ruhsal açıdan tatminsizlik yaşayan Ale'nin (Ruth Ramos) karşısına cinsel tatmini doruklarda yaşamış ve artık daha azı yetmeyen, geleneksel toplum yapısının bizlere dayattığı kadın rolünden uzak Veronica (Simone Bucio) konurken; kendisiyle barışık, eşcinsel olduğunu kimseden gizlemeyen Fabian'ın (Eden Villavicencio) karşısına ise toplumun kendisi hakkındaki düşüncelerini değiştirmesinden çekinen, bastırılmış cinsel tercihi nedeniyle saldırganlaşan Angel (Jesus Meza) konuluyor. Angel'in bu durumu bizlere American Beauty'deki Chris Cooper'ın rolünü anımsatıyor.
Kadının yeri; kime, neye göre?
Jean Bodin'in "geleneksel iş bölümü" olarak nitelendirdiği kadının ailesine, çocuklarına bağlı, ev işleriyle uğraşan bir varlık olması mottosu hem Angel'in annesi hem de Ale ile bizlere sunulurken, Ale'nin kulübede yaşadığı deneyimden sonra makineye bağlı yaşayan kardeşinin fişini kendi elleriyle çekmesi, onun deneyim öncesi hayatındaki prangalarından kurtulduğunu ve o hayata tekrar dönmek istemediğinin bir göstergesidir. Ayrıca Angel'in "Kimdi o evden çıkan sarışın adam?" cümlesi de Ale'nin gelenekselliğinden ne kadar uzaklaştığının bir diğer kanıtı.
Freud ve İde Yolculuk...
[caption id="attachment_58649" align="alignnone" width="682"] Fabian'ın kulübeye yolculuğu[/caption]
Freud'a göre "id" insanın temel dürtülerinden oluşur. "Süper ego" ise etik değerler ile ide karşı koyan bir el freni konumundadır. Psikolojik olarak Freud'un bu kavramlarına göndermelerin de mevcut olduğu filmde, Veronica'nın filmin başında cinsel tatmin yaşadığı deneyimi görürken daha sonra Fabian ve Ale'nin de kulübeye doğru gittiğini görüyoruz. Bu gidiş aslında ide yolculuk olarak kabul edilebilir. Aslında uzaylı, insanları ilkellikleriyle tanıştırıyor ve filmde bunu Veronica'nın ağzından şu şekilde duyuyoruz: "O kulübenin içinde olan şey bizim ilkel yanımızdır." Ayrıca kulübede uzaylıyla baş başa kalmaları ve yaşadıkları deneyimde yalnız bulunmaları bize kulübede gerçekten bir uzaylı varlığın olup olmadığını düşündürse de, son sahnede isteği dışında oraya bırakılan Angel ile uzaylının varlığının tartışmaya açık olmadığını anlıyoruz.
"Cesetler yığılıyor."
Son sahnede "Cesetler yığılıyor." cümlesine tam olarak bir anlam verememekle birlikte, insanların ide bu denli yoğunlaşmalarının ego ve süper egolarına uzaklaşmaları nedeniyle kendilerine zarar vermeye başlaması olarak nitelendirebiliriz. Veronica'nın Fabian ile tanışmasına sebep olan ve en sonda ölmesine kadar varan durum kuvvetle muhtemeldir ki bu durum ile alakalı.
Son söze gelmeden önce uzaylı figürün esin kaynağı ise "The dream of the fisherman's wife" adlı Japon erotizmini anlatan bir tablodur.
Son söz olarak...
Erkek egemen toplum ve onun değerleri gölgesinde yaşanan hayatların; bastırılmış cinsellik, homofobi gibi kavramlarla ve bilim kurgu ögeleriyle harmanlanması sonucu karşımıza iz bırakıcı bu izlenesi yapım ortaya çıkıyor.
Yorum Bırakın