Antik Yunan'ı Rönesans'ta Yaşatan Eser: Atina Okulu

Antik Yunan'ı Rönesans'ta Yaşatan Eser: Atina Okulu
  • 6
    0
    1
    3
  • Raffaello’nun en meşhur eserlerinden biri olan Atina Okulu, 1509-1511 yılları arasında yapılmış olan bir fresktir. Vatikan’daki Stanza Della Segnatura’da yani İmza Salonu’nda bulunmaktadır. Aynı dönemde yaşadığı Leonardo ve Michelangelo’dan etkilendiğini bildiğimiz Raffaello için Atina Okulu, gerçek bir başyapıt ve sanatındaki yaratıcılık ve özgünlüğün en büyük kanıtlarından biridir. Papa II. Julius adına Roma’da çalışan Raffaello için ilk iş Papa’nın kütüphanesini dekore etmek olmuştur. Daha sonraki yıllarda Atina Okulu freskini yapmakla görevlendirilmiştir. Ayrıca bahsetmek gerekirse freskin bulunduğu Stanza Della Segnatura’nın dört duvarı beşeri bilimlerin dört dalına göre resmedilmiştir. Örneğin Atina Okulu freski “felsefe”yi temsil ederken, tam karşısındaki “teoloji”yi yani ilahiyatı, diğer iki duvarsa “şiir” ve “adalet”i temsil etmektedir. “Yeniden Doğuş” döneminin en önemli sanatçılarından olan Raffaello’nun bu eseri perspektif açıdan eşsizdir. Ayrıca, Antik Yunan’ın en ünlü filozof ve bilim adamlarını içinde barındıran bu eser; Antik Yunan mimarisinden değil Roma mimarisinden izler taşımaktadır. Gerçek bir ustalıkla yapılmış bu freskte, hiçbir figür tesadüfen resmedilmemiştir. Belli bir gruplandırmayla oluşturulmuş bu eserde 59 figür; astronomiyle ilgilenenler, matematikçiler, filozoflar gibi kategorilerle ayrılmıştır.   Atina Okulu freskinin merkezinde Antik dönemin iki önemli filozofu olan Platon ve Aristoteles yer almaktadır. Etrafındakiler ise yine aynı dönemin filozof, matematikçi ve düşünürleridir. Aristoteles’in öğretmeni olan Platon daha yaşlıdır, elinde de kendi kitabı Timaios’u tutmaktadır. Aristoteles de aynı şekilde kendi kitabı Ethica’yı taşımaktadır. Kitaplar bu adamların birbirine zıt felsefelerini temsil etmekte; Platon daha çok “görülemeyen, uhrevi olan”la ilgilendiği için freskte “yukarı”yı işaret ederken görülmektedir. Bunun yanında, öğrencisi Aristoteles’in “fiziksel olan” dünyayla ilgilenmesi sebebiyle avucuyla “yeri” işaret ederken resmedilmiştir. Asıl olanın “gözlemlenebilen” olduğu konusuna atıfta bulunulmuştur. Platon ve Aristo’nun tarafındaki filozof ve matematikçiler de onların bu ayrımını devam ettirecek şekilde resmedilmiştir. Örneğin sol aşağıda elinde kitap tutan ve dünyanın en ünlü matematikçilerinden olan Pisagor, gördüğümüz gerçeği aşan bir başka gerçekçilik olduğunu savunmuştur.       Onun tam karşı tarafında, sağ alt köşedeyse geometrinin ilk akla gelen isimlerinden Öklid bulunmaktadır. Etrafındaki öğrencilere diagram çizerken resmedilen Öklid de Aristo gibi “uygulanabilir olan”la ilgilenmiştir. Ayrıca Öklid bu freskte büyük mimar Bramente model alınarak çizilmiştir. Freskteki mimaride Antik Roma tarzını yansıtan en önemli kısımlar duvara bitişik sütunlar ve klasik heykellerdir. Plato’nun tarafında yani sol tarafta "Apollo" heykeli bulunmaktadır. Güneş, müzik ve şiir tanrısı Apollo. Plato’nik düşünceyle birebir özdeşleşen Apollo’nun sol tarafta bulunması da tabii ki tesadüf değildir. Bununla birlikte sağ tarafta ise “Athena” heykeli bulunmaktadır. Savaş ve bilgelik tanrıçası Athena. İnsanların “fiili” işleriyle özdeşleşmesi muhtemel olan Athena da Aristo’nun tarafını sembolize eden bir heykel olarak resmedilmiştir. Figürlerin kim olduğunu, yani isimlerini yazmamış olan Raffaello; bize onları tanıtacak önemli noktalar bırakmıştır. Örneğin ellerinde tuttukları kitaplar ve objeler, hal ve hareketleri gibi. Dünyanın gördüğü en önemli düşünür ve bilim adamlarının bulunduğu bu freskte Raffaello kendini de eklemeyi atlamamıştır. Sağ tarafta en köşede doğrudan bize bakan siyah şapkalı adam Raffaello’dur. Arkası dönük olan ve gezegenlerin hareketleriyle ilgili teorileriyle tanıdığımız gök bilimci Batlamyus, tam karşısında elinde gök küreyi tutan ise Zerdüşt’tür. Burada ressam Raphaello kendini tarihteki en önemli düşünürlerle aynı seviyede görmüştür çünkü ressamı “zanaatkar” olarak gören Ortaçağ düşüncesinin aksine, Rönesans döneminde sanatçılar ve bilim adamları eşit seviyede entelektüellerdir. Figürler resmedilirken Platon için Leonardo Da Vinci model alınmıştır. Sol tarafta en önde tek başına oturan Heraklitos’u temsil eden figür ise Michelangelo’yu andırmaktadır. İçine kapanıklığıyla bilinen Michelangelo'ya bu figürle atıfta bulunulmuştur. Raffaello freski bitirdikten sonra ıslak sıva ilave ederek, Heraklitos figürünü aslında sonradan eklemiştir.     Freskte resmedilmiş bir diğer önemli isim ise kadın düşünür İskenderiyeli Hypatia’dır. Filozof, matematikçi ve astronom olan Hypatia, Yeni Platonculuk öğretisine bağlıdır ve doğayı; mantık, matematik ve deneyle açıklamaya çalışmıştır. Yaşadığı dönemde şeytanlık ve dinsizlikle suçlanan Hypatia, kışkırtılan bir grup insan tarafından öldürülmüştür. Bunlara ek olarak, Agora filminde onun hayatı anlatılmaktadır.

    En dikkat çeken figürlerden biri ise tam ortada merdivenlere uzanmış şekilde bir şeyler okuyan Diyojen’dir. İskender’e söylediği “Gölge etme başka ihsan istemem.” sözüyle tanınan Diyojen, medeniyetin getirdiği kurallara bağlılığı reddetmiş, doğal ve yalın bir hayat anlayışını savunmuştur. Hepimizin adını duyduğu ve felsefede ikonikleşmiş bir isim olan Sokrates de bu freskte bulunmaktadır. Etrafındaki kalabalığa parmaklarıyla sayarak bir şeyler anlatır şekilde resmedilmiş olan Sokrates figüründe, soru-cevap tekniğiyle yaptığı eğitimlere ve felsefesine atıfta bulunulmuştur. Leonardo’nun Son Akşam Yemeği’nde yaptığı gibi figürleri gruplara ayıran Raffaello, figürlerin başkaları arasında kolayca hareket edebilmesi için mimari yapıda perspektifi oldukça titiz şekilde kullanmıştır. İlginç olan şu ki; freskteki mimari yapı Antik geleneğe dayanarak resmedilmişse de bu gelenek Yunan değil Roma geleneğidir çünkü Yunanlılar buradaki gibi “beşik tonoz” kullanmamışlardır. Rönesans’ın en önemli eserlerinden biri olan Atina Okulu, yine Rönesans’ın çıkış noktası olan Antik Yunan’dan birçok önemli filozof ve bilim adamını bir araya getirmiştir. Esinlendiği sanatçılardan bağımsız olarak; eşsiz tarzı ve tekniğiyle Raffaello’ya ait bu başyapıt yüzyıllardır özgünlüğünü korumakta ve yaşatmaktadır.

    KAYNAK : 1, 2, 3, 4


    Yorumlar (1)
    • Sistine Şapel ile ilgili şöyle bi bilgi daha vereyim; Şapel'in tavan yüksekliği yaklaşık 40 metredir ve 13 m genişliğindedir. yani çok büyük ve yüksek bi tavan söz konusu. Michelangelo eseri yapabilmek için kendi icadı bi iskele kurduruyor. bu iskele, yerden tavana değil, tavanın en tepesindeki pencelerelerden biribirlerine uzanan levyeler şeklinde. altınada geniş bezler file filan geriyorlar hani sanatçı düşerse diye. bu şekilde hergün ölüm riskiyle 4 senede bitiriyor eseri. Kaynak: https://hoghheim.com/blogs/sanat-tarihi/raphael-atina-okulu

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.