ÖPÜCÜK (THE KISS)
“Tuvaller boş olduğu sürece, her zaman umut vardır.”1862 - 1918 yılları arasında yaşamış olan Gustav Klimt, modern sanatın en önemli ve en bilinen sanatçılarından biridir. Avusturyalı ressam Viyana Sanat Okulu’ndan mezun olduktan sonra, 1897’de diğer genç sanatçı arkadaşlarıyla birlikte (Mimar Josef Hoffmann, Josef Maria Olbrich, ressam Engel Hart, Carl Moll ve Koloman (Kolu) Moser) yeni bir akıma öncülük etmiştir. “Secession” ismindeki bu akımın sanatçıları birleşerek ideolojilerini belirlerler ve bu ideolojilerini bir "Parola" veya bir anahtar sözcükle ifade ederler: "der Zeit ihre Kunst, der Kunst ihre Freiheit" (Çağın Sanatı, Sanatın Özgürlüğü). İlk tanımlama modernlikle, ikinci tanımlama özgürlükle açıklanabilir. Bu iki tanımın bütünü de sanatı oluşturmaktadır (Shedel 1997: 15-17). Secession akımında "yaratıcılık" temel prensip olarak benimsendiği için, akımın üyeleri akımın kuruluşundan (1897) bitişine kadar (1939) "yaratıcılığı" zedeleyecek sorunlar karşısında mücadele etmişledir. “Benim hakkımda bir şey bilmek isteyen, resimlerime dikkatlice bakmalı ve ne olduğumu ve ne istediğimi anlamaya çalışmalı. “ Gustav Klimt Gustav Klimt’in Altın Dönemi’ne (The Golden Period) ait en ikonik eserlerden biri “Öpücük” tablosudur. Tuval üzerine yağlı boya kullanılarak yapılan eserin merkezinde bir kadın ve bir erkek figür vardır. Perspektiften ziyade duyguların aktarımının ön planda olduğu eserde; kadının yüzünü kavramış bir erkek ve bir eliyle erkeğin elini nazikçe tutan diğer eliyle boynuna sarılmış bir kadın resmedilmiştir. Beyaz tenli ve kızıl saçlı kadının gözlerinin kapalı olması, duygu yoğunluğunu aktarabilmek için seçilmiş bir detaydır. Tamamını olmasa da; kadının vücut hatlarını erkeğe oranla daha belirgin resmeden sanatçı, “doğurganlık” kavramına atıfta bulunmuştur. Figürler aşkın ve öpücüğün etkisiyle gerçeklikten kopmuş şekilde resmedilmişlerdir. Eseri ikonikleştiren en önemli faktörler; ustaca kullanılan “altın rengi” ve figürlerin üzerindeki motiflerdir. Erkek için köşeli, kadın içinse daha dairesel motifler seçen sanatçı; bu şekilde tabloda bir zıtlık yakalamıştır. Klimt’le özdeşleşen “Art Nouveau” akımının etkileri bu tabloda “incelikli ve ayrıntılı süsleme” tekniğiyle kendini gösterir. Erkekteki maskülenlik siyah beyaz köşeli formlarla, kadının feminenliği ise çiçekli desenlerle sağlanmıştır. Kadının giysisindeki figürler ve zemindeki çiçekler birbirini tamamlar şekildedir. Bu uyum kadın için “Toprak Ana” tarzında bir göndermedir. Aynı zamanda kadının üzerindeki ufak geometrik şekiller erkekle arasındaki bağlantıyı / geçişi temsil etmektedir. Altın varak tekniğini başarıyla kullanıldığı tabloda; sanatçının altın oymacısı olan babasının etkisi de bu tekniği kullanış biçiminde ortaya çıkmıştır. Altın varağı uygulamak için sekiz farklı yöntem kullanılan tabloda, resmi üç boyutlu gösterebilmek için alçı da kullanmıştır. Uçurumun kenarına yerleştirilmiş bu iki figürün Gustav Klimt ve ressamın hayatının aşkı Emilie Louise Flöge olduğu düşünülmüştür. Klimt'in bu çalışmasında da diğer resimlerinde olduğu gibi erotizm vurgulanmıştır. Modernizmin en popüler örneklerinden olan tablo, Belvedere Sarayı'ndaki Österreichische Galerie Belvedere Müzesinde sergilenmektedir. Serinin diğer yazısına buradan ulaşabilirsiniz.
Yorum Bırakın