GECE NÖBETİ / GECE DEVRİYESİ (THE NIGHT WATCH)
1605 yılında doğan Hollandalı sanatçı Rembrandt Harmenszoon Van Rjin, ülkesi kültürün, bilimin, ticaretin ve politikanın doruk noktasındayken, yani Hollanda’nın Altın Çağı’nda yaşamıştır. İnsan psikolojisine ve iç ifadeye önem veren sanatçı, bunu her eserine yansıtmıştır. Kullandığı ışık ve gölge teknikleriyle Barok Dönemi’nin en önemli sanatçılarından olmakla birlikte; “kırmızı”ya olan düşkünlüğü ve rengi kullanmaktaki ustalığıyla sanat tarihi açısından bir dönüm noktası olmuştur. Amsterdam Keskin Nişancılar Loncası’nın siparişi üzerine yaptığı “Gece Devriyesi” isimli tablo 365x438 santim boyutlarında olup, Rembrandt’ın en önemli eseri sayılmaktadır. Orijinal ismi “Yüzbaşı Franz Banning Cocq ve Teğmen Willem van Ruytenbuch’un Birliği yürüyüşe hazırlanıyor” olan ve zamanla “Gece Devriyesi”ne dönüşen, Rembrandt van Rijn'in 1642 yılında tamamladığı tabloda, Amsterdam’daki sivil asker grubu resmedilmiştir. Resme ilk bakıldığında 2 figür dikkat çeker: Yüzbaşı Franz Banning Cocq ve Teğmen Willem van Ruytenbuch. Genelde grup portrelerinde ışık eşittir, bu da her yüze eşit derecede dikkat etmemize olanak sağlar. Ancak bu tabloda; ön plandaki 2 adamın diğer insanlarla karşılaştırıldıklarında daha önemli oldukları açıkça belli edilmiştir. Gölge ve ışık oyunları bu tabloyu normal bir grup portresi olmaktan çıkarmıştır. Örneğin komutanın karanlıktan ileri doğru uzanmış elinin gölgesinin; teğmenin üniformasına yansıması resmedilmiştir. Işık ve gölge tekniklerinin haricinde, tablodaki “hareket” unsuru da Barok Dönemi’nin özelliklerini yansıttığının göstergesidir. Mızrakların oluşturduğu çapraz kompozisyon, resmin bu hareket unsurunu desteklemektedir. Kompozisyondaki yenilikçi değişikliklerle, fırçayı ustaca kullanarak ve geleneksel grup portresine yeni özellikler katarak aslında ressam büyük bir risk almıştır. Belki de bu yüzden Gece Nöbeti, sanat tarihçileri için diğer portrelerden çok daha farklı bir yere sahiptir. Caravaggio’nun ve diğer İtalyan Barok Dönemi öğretilerini devam ettiren sanatçı, diğerlerinden farklı olarak hem tabloda bir hareket oluşturmuş hem de her figürü algılayabileceğimiz bir açı yaratmıştır. Rembrandt, Caravaggio’nnu da eserlerinde kullanmış olduğu karanlık-aydınlık “chiaroscuro” tekniğini, bu tablosunda koyu renkli bir arka plan üzerine parlak renkli figürleri işleyerek kullanmıştır. Bu tekniğin etkisiyle, resme bakan izleyici önce Yüzbaşı’nı, Teğmen’i ve arkadaki küçük kızı görmektedir. Resmin en dikkat çeken diğer figürü olan küçük kız birliğin maskotudur. Belinde asılı duran ve pençelerinin belirgin şekilde resmedildiği ölü tavuk; tablodaki askeri grubun sembolünü işaret etmektedir. Ustalıkla resmedilmiş kompozisyonunun yanında tabloyla ilgili bilinen en üzücü olay, orijinal halinin küçültülmüş olduğudur. Geniş ölçülere sahip olan tablo, ilk sergilenme yeri olan Kloveniersdoelen’den Amsterdam Belediye Binası’na taşınırken sergileneceği duvara sığmadığı gerekçesiyle küçültülmüştür. Üç kenarı kesilerek orijinal boyutunu kaybeden tablonun aslında bu sebeple merkezi kaymıştır. Bununla birlikte tabloya sonradan eklenen bir detay da mevcuttur. En üstte ortada bir kalkan bulunmaktadır, bu kalkan resimdekiler öldükten sonra isimlerini unutmamak için eklenmiş ve ölenlerin ismi yazılmıştır. Resimdekilerin izleyenlerle iletişim halindeymişçesine resmedildiği bu tabloda “silah” figürleri de tabloda ustaca yerini almıştır. Komutan’ın ve Teğmen’in ellerindeki silahlar incelendiğinde resme 3. boyutun kazandırıldığı görülmektedir. Herkesin kendi içinde bir bütün olduğu tabloda; “harekete geçme” anı en gerçekçi şekilde yansıtılmıştır. Yarattığı canlılık etkisiyle ve türünün en farklı örneği olması sebebiyle 17. yüzyıldan bu yana ziyaret eden herkesi kendine hayran bırakmayı başaran tablo günümüzde Amsterdam’daki Rijksmuseum’da sergilenmektedir. Serinin diğer yazısına buradan ulaşabilirsiniz.
Yorum Bırakın