Bu içeriğimizde Çin şiirinin oluşumuna ve tarihçesine bir göz atacağız. Çin şiirinin gelişim aşamalarını ve sanatlarını etkileyen etmenleri inceleyecek, örneklendireceğiz.

Şiir doğası gereği büyük yaşantıların büyük duygulanımların sözcüsüdür. Kitleleri peşinden sürükleyen büyük düşünürlerin, halk önderlerinin hayatlarının bir kısmında şiirle olan birlikteliklerinin sebebi de belki budur. Şiir geçmişi anlatırsa can yakar, geleceği anlatırsa umut verir. Halkların ortaklaşa ürettiği sözlü edebiyat ürünlerinde de bu etki vardır. Çin tarihi bu açıdan çok güçlüdür. Konfüçyüs'ten Mao'ya birçok ismin eylem ve söylemleri şiiri de barındırır. Yüzlerce yıllık tarihlerinden olsa gerek Çin şiiri içinden çıkılmaz bir okyanustur. Çağdaş Çin Şiiri genç bir şiirdir fakat tarihin ve coğrafyanın şahitlik ettiği yüklüce bir sanat birikimleri vardır. Bunda Türkler'in de payı elbette vardır. Eski Çin şiirlerinde geçen Türk boylarının adlarından, olaylar ve isimlerden de anlarız.
Çin şiirinin bugün bilinen tarihi M.Ö. 1050 yıllarının öncelerinin beş klasik yapıtından biri olan "Şarkılar Kitabı" (Shih-Ching) ile başlasa da Çin tarihçileri ilk sanatların M.Ö. 2800'lerde başladığından bahsederler. "Şarkılar Kitabı" 300 şarkıyı içerir. Bu kitap M.Ö. 500'lerde Konfüçyüs tarafından diğer beş kitapla birlikte kendi düşünce sistemine göre yeniden yazılmıştır. Şarkılar Kitabı'ndaki şiirler daha sonraki şiirlere de kaynaklık edecektir. Bu şiirler 4'er sözcükten oluşan dizeleriyle 4'ler şiirinin temelini oluşturmuştur. Bunlar içerisinde iki dizelik şiirler de vardır. Genellikle aşk konulu şiirlerdir. Halk şarkıları olmalarına rağmen yazıya geçirilirken saray eğlencelerinin gereksinimlerine uygun bir şekilde yeniden ölçülendirilmişlerdir. Bu temel kitap ve yeniden yazılma sebebiyle Konfüçyüs Çin şiirinin babası olarak anılmaktadır. Şarkılar Kitabı'nda yer alan 4'ler şiirinden sonra M.Ö. 200 yılları ve sonralarında Çin şiirinde yeni biçimler görülür. Genellikle halk şarkıları olan ve 4'ler şiirinden kaynaklanan biçimlerdir bunlar. Fu şiiri, 5'ler şiiri, 7'ler şiiri, Yueh-fu'lar vb. şeklindedir. Fu şiiri, biçimsel, kuru sözcüklere dayanan serbest biçimde yazılmış şiirlerdir. İlk 5'ler şairi olarak Mei Sheng'in adı geçmektedir. 7'ler şiiri ilk kez Chang Heng tarafından yazılmış halk şarkılarıdır. Bu dönemin şiirle ilgili bilinen en önemli olayı tarihte bilinen ilk kitap yakma olayının, M.Ö. 200 yıllarında olmasıdır. M.Ö. 600-900 yıllarında Tang soyunun imparatorluğu zamanında, imparatorun koruyuculuğu ile Li Sao'nun Ode'leriyle başlayan çağdaş şiir en yüksek düzeyine ulaşmıştır.
Mehtaplı Gece
Bu gece Fuzhou’yu aydınlatırken ay,
Yalnızlık sarar bir kadının odasını
Ah, uzaklardaki küçük oğlum ve kızım!
Anlamazlar ki annelerinin Changan’ı neden hatırladığını
Mis kokulu bir buğu sarar ıslak saçlarını
Ay aydınlığında üşür yeşim taşından kolları
Ah, ne zaman dayanacağız pervaza birlikte
ve neşe içinde,
Ne zaman kuruyacak gözyaşlarımız?
Du Fu
Sonraki Sung soyu imparatorluğu sırasında ise durgunluk yaşanmıştır. Sonraki dönemlerde Türklerle yapılan savaşlar Çin'in Türk egemenliği altına girmesi şiirde de yeni bir anlayışı doğurmuştur. M.Ö. 400-500 yıllarında Kuzey şiiri ve Güney şiiri olarak iki biçim görülür. Kuzey şiiri daha çok Türklerin etkisindedir. Güney şiiri ise daha gelişmiş bir şiirdir.

Çin konumu dolayısıyla sürekli sömürgeci ülkelerle uğraşmak zorunda kalmıştır. Çin şiirini bunlar ve Buddhacılık, Taoculuk gibi fikir akımları da etkilemiştir. Ancak köklü bir geçmişe dayanan Çin şiiri bütün baskılara direnmiş, kendi şeklini bulmuştur. Çin şiiri denilince 1949'da gerçekleştirilen Çin Devrimi, 1965-1969'larda gerçekleştirilen Çin Kültür Devrimi ve Mao sonrası Çin yapısı ve tüm bunların sanata, şiire etkisi tartışılarak, ortaya çıkan sonuç düşünülür. Çin Devrimi'nin önderi Mao bir şair ve yazar olarak yazını bir "devrim silahı" olarak değerlendiriyor ve çok öenm veriyordu. Hal böyle olunca Çin şiiri iyi bir temelle yeni anlayışları da baz alarak ilerlemiştir. Yeni şiir tek heceli olan ve seslere dayanan eski şiirden ayrılmış, batılı kaynaklardan yararlanmaya başlamıştır. Simgecilik akımının şiirde boy göstermesi 30'lara rastlar ve batı etkisine kanıt niteliğindedir. Çin'in tarihi değiştikçe yeni yönetim şekilleri, yeni ideolojiler ve fikirler ile tanıştıkça şiiri de değişim ve gelişim göstermiştir. Konu yelpazesi genişlemiş, yeni tarzlar girmiştir. Çin şiirinden birkaç örnek verecek olursak:
Yağmur
Gök gridir
Bozbulanıktır toprak
Yağmurun aralıksız dokuduğu ipek
Gök ve toprak
Sayısız yağmur incileriyle
Süslüyor ağaçları
Her inci gizleniyor
Bir düşe
Duygular sokağı ışır
Üşüyen yıldızlarla
Toprak beslenirdi
Kırılan düşlerle
YÜ KWANG-CHAN
MEŞE'YE
Seversem seni-
Yapay çiçekler gibi olmayacağım asla,
Senin yüce kollarında görüyorum kendimi;
Seni seversem-
Öykünmeyeceğim asla aşk çılgını kuşlara,
Yeşil gölgelik için yineleniyor aynı tekdüze şarkı
Baharla gelip
Fışkırıyor serin rahatlık,
Bir korkulu doruk
Yüksekliğini, değerini çoğaltan.
Günışığından farklı
Bahar yağmurundan ayrı,
Hiçbiri yetmez bunların!
Bir kapokağacı olmalıyım,
Bir ağaç biçiminde senin yanında,
Köklerimiz örülüp-sarılır aşağıda,
Bulutları üzer ayrılışlarımız,
Birden esip geçmişi silince rüzgar
Selamlayacağız diğerlerini,
Başkaları olmaz
Dilimizi anlayan.
Bronz kolların olacak, demir gövden
Bıçaklar, kıloç ve kargılar gibi
İri kızıl güllerim olacak
Yürekten bir ah gibi ağır ve derin
Ya da yürekli alevleri
Soğuk fırtınaları, yıldırımları
Bölüşeceğiz sürekli
Sisi, gülrenkli bulutları, gökkuşaklarını.
Hep ayrılacağız gibi gelir
Oysa hep güveneceğiz birbirimize.
Bu engin aşkın çağrısıdır sadece
Bağlılığın içinde olmak.
Sevdiğim büyüklüğün değil yalnızca
Durduğun yeri seviyorum hem de,
Ayaklarının altındaki toprağı da!
DENG SHAOJİ
Yorum Bırakın