Fransa’da Eyfel Kulesi’nin ardından en fazla ziyaret edilen, Yüzüklerin Efendisi’ndeki Minas Tirith’e esin kaynağı olan ve Tour de France hayranlarına 2016 yılında unutulmayacak bir başlangıç yaşatan Mont Saint-Michel Kalesi ya da Adası…
Aslında bir ada, M.S 8. yüzyıldan bu yana surlarla çevrili bir ada olan Mont Saint-Michel, bugünkü adını adanın tepesinde bulunan Mont Saint-Michel Manastırı’ndan alıyor. Yapımına 10. yüzyılda başlanan manastır, Hristiyan dünyası için bugün bile çok önemli noktalardan biri olarak kabul ediliyor.
Hatta İngiltere ile Fransa arasında her ne kadar 100 yıl sürmese de adı "Yüzyıl Savaşları" olarak adlandırılan süreçte İngilizlerin saldırıp ele geçiremediği tek ada (kale) olan Mont Saint-Michel, artık Avrupa turizminin en çok ziyaret edilen noktalarından biri.
ORTAÇAĞ’DAN GÜNÜMÜZE BİR DOĞA HARİKASI
1979’da UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine de alınan Mont Saint-Michel, yolu Fransa’ya düşenlerin mutlaka görmesi gerektiği bir doğal güzellik.
Ortaçağ’dan günümüze kalan en güzel yapılardan olan Mont Saint-Michel, gelgit olayının çok sık yaşandığı bir bölgede yer aldığı için bundan zaman içerisinde çok etkilenmiştir. Hatta adayı saran surların ilk yapılış amacının da bu olduğu söylenir. Karaya ince bir hat ile bağlı olan Mont Saint-Michel, günümüzde daha geniş bir karayolu ile bağlanmıştır. Aslında adanın ve kalenin doğal yapısını bozması gerekçesiyle bu karayolu kararı ilk dönemde Fransa’da çok eleştirilmişti ancak sonuç değişmedi.
Fransa turizmi açısından çok önemli bir yer olan Mont Saint-Michel’de yerel halk hala yaşamaya devam ediyor. Bu arada yerel halk sadece turizm dönemleri değil, dört mevsim burada…
Adanın içerisindeki dar yollar, Ortaçağ dönemine ait yapılar ve manastırı ile kendinizi bir film stüdyosunda gibi hissediyorsunuz.
Ve adaya ismini veren Mont Saint-Michel Manastırı… Manastır adanın en yüksek noktasında sizi karşılıyor. Manastır birçok farklı bölümden oluşup, farklı dönemlerde bazı değişimler (Fethedilemese de savaşlar, çıkan büyük yangın) yaşarken daha çok Gotik mimarinin izlerini taşır.
Mont Saint-Michel’in içerisindeki güzelliği kadar dışarıdan görüntüsü de insanı büyülüyor. Fotoğraf tutkunları özellikle adanın dışarıdan görüntüsünü çekmek için her yıl buraya akın ediyor. Gerçekten de dışarıdan baktığınızda gelgit durumuna göre değişse de çok farklı bir havaya sahip olan Mont Saint-Michel, yazının başında da belirttiğimiz gibi Yüzüklerin Efendisi’ndeki en güzel yapılardan kabul edilen Minas Tirith’e de ilham kaynağı olmuştur. (Tolkien, kitabından Minas Tirith’i tanımlasa da sinema uyarlamasındaki görsel hali Peter Jackson ve ekibine aittir.)
Mont Saint-Michel günümüzde turizm merkezi haline geldiği için içerisine girdiğiniz zaman birçok hediyelik eşya dükkanı, kafe ve restoran sizleri bekliyor olacak. Adayı gezmeyi bir güne sığdırmak mümkün ancak bu hem doğal hem tarihi güzelliğin tadını çıkarmak, bolca ve rahatça gezebilmek, kartpostal tadında fotoğraflar çekebilmek için yapılması gereken en az bir gece kalınması… Tabii bu tamamen sizin keyfinize kalmış bir durum.
Kafe ve restoranlarda bölgeye ait farklı tadları deneyebileceğiniz gibi buranın en popüler yiyeceği omlettir. "Bir omlet ne kadar farklı olabilir?" diyebilirsiniz ancak Mont Saint-Michel’in size sunacağı en popüler yemek omlet olacak.
EN RAHAT NASIL GİDİLİR?
Mont Saint-Michel’e gitmek için birçok farklı yol olsa da en rahatı Rennes şehrini kullanmaktır. Özellikle eğer araba ile seyahat etmiyorsanız, Rennes’den Mont Saint-Michel’e transfer imkanı sunan araçlar tercih edilebilir. Avrupa’da tren ile birçok yere ulaşabilme şansınız olsa da tren bu bölge için maalesef geçerli bir seçenek değil.
"Tatil ve seyahat" dendiğinde birçok insan yaz mevsimini tercih etse de Mont Saint-Michel’in kış mevsiminde de olağanüstü bir görüntüsü olduğunu belirtmemiz gerek. Yani illa havanın çok sıcak, yağışsız olmasına gerek yok bu harika atmosferi yaşamak için. Hatta kış mevsiminde çok daha farklı bir atmosferin içerisinde kendinizi bulabilirsiniz.
Genelde bahar ve yaz mevsimlerinde turist çeken Mont Saint-Michel’in, kış mevsiminde de çok farklı bir havası olduğunu belirtmek gerek.
VICTOR HUGO, TOUR DE FRANCE VE MONT SAINT MICHEL
Mont Saint-Michel dendiğinde Fransızlar için akıllara bir önemli isim daha gelir, Victor Hugo. Ünlü Fransız yazar, Mont Saint-Michel’in dünyanın en etkileyici noktalarından biri olduğunu dile getirirken, bir şiirinde "Denizlerin piramidi" ifadelerini Mont Saint Michel için kullandığı kabul edilir.
Yazının girişinde bir de Tour de France’dan bahsetmiştik. 2016 yılında bisiklet dünyasının en önemli yarışı olan Tour de France’ın başlangıç noktası olarak Mont Saint-Michel seçilmişti. Bisiklet sporunu sevenler için 2016 yılında belki de uzun bir süre daha göremeyeceğimiz görsel bir şölen sunulmuştu bizlere, bir tarafta Tour de France, diğer tarafta Mont Saint-Michel…
Yorum Bırakın