Bu yazımızda, tarihi ve kültürel geçmişi ile hemen hemen her yerde nam salmış olup, onu anlatırken kıtaların oluşum tarihine kadar inebildiğimiz ve bunun sonucunda; Mu’ya ve Mu bilgeleri Naakaler’e kadar uzanan köklü Mısır Uygarlığı'nı, Kızıl ırk topraklarını ve Büyük Piramit'in yakınında bulunan ve günümüzde dahi gizemini koruyan dev Gize Sfenksi eserinden bahsedeceğiz. Hazırsanız başlayalım!

Büyük Gize Sfenksi, Mısır’ın Gize kentinde bulunan, büyük olasılık ile Kral Khafre saltanatına tarihlenen ve onun yüzünü betimleyen bir sfenksin devasa kireç taşı heykelidir. Mısır’ın en ünlü simge yapılarından biri ve tartışmasız en iyi bilinen sfenks sanatı örneği. Büyük Sfenks, yaklaşık 73 metre uzunluğunda ve 20 metre yüksekliğinde, dünyanın en büyük heykelleri arasında yer alıyor. Bir aslanın vücuduna ve kraliyet başlığına sahip bir insan başı var. Heykel tek bir kireç taşından oyulmuş ve pigment kalıntıları tüm Sfenks’in boyandığını göstermektedir. Sfenks yalnızca Gize’nin kumları üzerinde yükselen dev yapıtların değil aynı zamanda kumların altında uzanan yeraltı galerileri ile odaların da bekçiliğini yapmaktadır. Sfenks, insan başı taşıyan ve uzanmış bir aslanı temsil etmektedir. Mısır’da Hu ismiyle bilinir ve Tanrı Horus’un bir temsili iken yaşı da Büyük Piramit’den çok daha eskidir. Aslanın cesedi ve adam başı ile dikkat çekici heykeller, insanın unsuru ve tahrip edici faaliyeti yüzünden ciddi hasar görmüştür. 14. yüzyılda bir Arap Şeyh silahlarının gücünü inceledi. Heykelin yüz bölümünün bu dönemde kasten ve kısmen yok edildiği doğrudur. 14. yüzyılda Arap ülkelerinde insan yüzlerini resmetmek yasaklandı. En eski anıtın amacı ve tam araştırması ancak bin yıllık kum birikiminden tamamen kurtulduğu 1925'den sonra başladı. Kazılar sırasında, antik kutsal kalıntı heykelin ön pençeleri arasında keşfedildi ve heykelin aksine ne yazık ki tamamen yok edildiği bilinmektedir. Dördüncü Hanedan döneminden kalma bir levha Sfenks’ten şöyle söz eder: “Dünya var olalı beri en büyük sır burada gizlenmiştir. En büyük sır Sfenks’in sırrıdır.” Ünlü filozof Platon Mısır’a geldiği zaman Mısırlı rahipler ona bazı eski belgeler gösterdiler. Bir zamanlar Atlantik’te bulunan üstü düz bir piramitten söz etmişler. Rahipler, o piramidin bir benzerinin de Mısır’da yapılmış olduğunu ve üzerine Sfenks’in yerleştirilmiş olduğunu gizli bilgi olarak aktardılar. Atlantisliler Sfenks’i kendi ana yurtlarının bir göstergesi, bir anısı olarak inşa etmişler. Sfenks’in gerçek adı Harmakhis’ti. Ufuktaki Horus anlamında diğer bir ifadeyle Doğan Güneş’tir. Harmakhi/Ufuktaki Horus/Doğan Güneş/Büyük Doğu/Ra-Atum/Harmakhis Sirius’un gizli isimleridir. Harmakhis bir Güneş ilahıdır ve Ra’nın benzeridir. Tüm ezoterik ve okült öğretilerde geçen güneş ilahlarının Ra-Atum-Harmakhis’i temsil ettiği söylenir. Yani bütün Mısır tanrılarının başı, Mısır’ın en büyük ilahı. Sakin, fakat taşıdığı büyük sır bakımından ürkütücü olan, doğanın bir simgesi durumundaki bu Sfenks’i, insanlığın en eski ruhbanları yontup biçimlendirmiştir. Nigel Appleby ve Adam Child adlı iki İngiliz Mısırologu, kaybolmuş uygarlığın kanıtlarını barındıran gizli bir mahzenin yerini tespit ettiklerini belirtmişlerdi. İki uzman, büyük piramitlerin yakınında bir yerde olduğunu söyledikleri gizli mahzene yapacakları yolculuğu planladı. Araştırmacılar, yeraltı mahzenlerini tespit edebilen bir dedektörü, Keops Piramiti’nin kuzeyindeki bölgede kullanabilmek için Mısır hükümetinden de izin aldılar. İddiaya göre altın kaplı granitten yapılma “Kayıt Salonu” insanlık tarihiyle ilgili önemli bilgiler barındırıyor. Appleby, bu efsanevi mahzenin yerini tespit edebilmek için uzun yıllar boyunca astronomi ve astroloji bilgilerini incelemiş, tarihi yazıtları analiz etmiş. Appleby’a göre Orion kuşağındaki yıldızlar büyük piramitlerin üzerinde hizaya girdiğinde Sirius yıldızı kayıp mahzenin tam üzerine geliyor. Bilim adamının hesaplarına göre kayıp Kayıt Salonu Sfenks’in 13 km kuzeyinde ve kumların 10 metre altında yer almaktadır. Bu gizemli detaylar bugün de dikkat çekici sırrını koruyor.