Antalya'nın Demre ilçesinde yer almakta olan Myra Antik Kenti özellikle Lykia dönemi kaya mezarları, Roma dönemi Tiyatrosu ve Bizans dönemi Aziz Nikola Kilisesi(Noel Baba) ile ünlüdür. Bu yazımızda, rotamızı bu ilgi çekici Myra Örenyeri/Antik Kenti'ne çeviriyoruz. Başlayalım!
Üç tarafı dağlarla çevrili olan Myra, Demre çayının getirdiği alüvyonlar nedeniyle geniş bir ovaya yayılmış ve daha sonra bir kara parçası halini almıştır. Yapılan kazı çalışmalarında birçok eserin bu alüvyonlar altında kaldığı, çıkan eserlerinde M.Ö. 5. yüzyıla kadar bir geçmişinin olduğu söylenmektedir. Likya birliğinde bulunan 70 şehirden 23’ü oy kullanma hakkına sahipti. Ve Xanthos, Patara, Pınara, Olympos ve Tlos gibi Myra da 3 oy kullanma hakkına sahipti. Myra’nın gelişiminin İsa’dan sonra 2.yüzyıla denk gelmekte olduğunu görmekteyiz. Bu dönemde Likyalı zenginlerin yardımlarıyla birçok yapı inşa edilmiş ve onarılmıştır.
Bizans Döneminde ise Myra, dini yönden olduğu kadar idari yönden de önde gelen şehirlerden biri olmuştur. Günümüze dek ulaşan ününü, Aziz Nikolas’un (Noel Baba) İsa’dan sonra 4. Yüzyılda şehrin piskoposu olmasına ve ölümünden sonra aziz mertebesine ulaşıp adına kilise yapılmasına borçludur.
Ancak Myra, 7. yüzyıldan itibaren gerek deprem, su baskını ve Demre Çayı’nın getirdiği alüvyonlar, gerekse Arap akınlarının da etkisiyle 809’da Araplar tarafından ele geçirilmiş ve neticesinde St.Nikolas Kilisesi 1034 yılında yıkılmıştır. Kilise, Rus Çarı 1.Nikolai’nin himayelerinde 1862-1863 yıllarında kilisedeki kazı ve onarım çalışmalarından sonra yeni bir çan kulesi yapılarak günümüze kadar ulaşmıştır.
Myra’nın en görkemli yapılarından biri Klasik Likya çağ kültürünün önemli yapılarından olan kaya mezarlarıdır. Antik tiyatro üzerinde kayalıkların içerisine kurulan nekropollerde orta ve üst sınıfa ait 23’ü yazıtlı toplam 47 mezar bulunmaktadır. Mezarların 10’unda nitelikleri ve ölü gömme gelenekleriyle ilgili bilgiler veren 23 adet kabartma mevcuttur. Bu nekropol alanına uzaktan bakıldığında küçük ev gibi gözükmektedir.
Akropol’ün güney yakasında bulunan Tiyatro ise Myra’nın diğer önemli ve ayakta kalan yapılarından biridir. Tiyatro, 35 oturma sırasına sahip ve 11500 kişiliktir. Üç katlı sahne binası frizler ve kabartmalar yer almaktadır. Batı galerisinde duvarında “ gezici esnaf Gainus’un yeri” yazmaktadır.
Tiyatro yakınından Akropol alanına giderken yolun solundaki hamam kalıntıları ise Roma Dönemi tuğla mimarisinin ilginç örneklerini oluşturur. Şehrin su ihtiyacı ise, Demre Çayının aktığı vadi kenarındaki kayaya oyulmuş kanallarla karşılanmaktaydı.
NOEL BABA KİLİSESİ:
İnanılır ki, Bütün dünyada Noel Baba olarak tanınan Aziz Nicholaos, Türkiye’nin Akdeniz kıyılarında önemli bir Likya kenti olan Patara’da doğmuştur. M.S.300’e doğru Patara refah içindeyken kentte yaşayan zengin buğday tüccarının bir oğlu olur ve ona Nicholaos adı verilir. Doğduğunda göğün bir hediyesi, ana-babasının dualarının ve sundukları adakların bir meyvesi, fakirlerin bir kurtarıcısı olarak dünyaya geldiğine işaret edilmiştir. Daha gençliğinde bile mucizeler yarattığına inanılır. Bu inanca göre inşa halindeki bir kilisenin yıkılmasıyla enkaz altında kalan Nicholaos, annesi ağlayıp inlerken, üzerine yığılan taşların altından sağlam olarak kurtulmuştur.
Bir süre sonra babası öldüğünde büyük bir servetin tek mirasçısı olmuş ve servetini yoksullara yardım için harcamaya karar vermiştir. Bu sırada Patara’da önceleri çok zengin olan bir şahıs fakirleşmiş ve kızlarının çeyizini yapamayacak duruma gelmiştir. Çaresizlikten kızlarını satmayı bile düşündüğü bir anda, Nicholaos durumu görerek onlara yardım etmeye karar verir. Kendini belli etmemek ve aynı zamanda gururlarını kırmamak için kızların evine gece gider. Onlar uykuda iken büyük kızın açık olan penceresinden çeyizine yetecek olan bir kese altını içeri atar. Sabah parayı bulan büyük kız çok sevinir ve kötü durumdan kurtulur.
Daha sonra ortanca ve küçük kızın çeyiz paralarını da karşılamak isteyen Nicholaos, pencereleri kapalı olduğu için bacadan atar. Işte Noel Baba’nın yılbaşında hediye bırakma öyküsü böylece doğar. İkonalarda ve resimlerde de Nicholaos’ın üç altın top ile gösterilmesi bu yüzdendir.
Aziz Nicholaos’un yaşamıyla ilgili ilginç bir rivayette şöyledir;
Nicholaos hacı olmak üzere Kudüs’e gider. Geri dönüşünde fırtınaya tutulan gemiyi dualarıyla batmaktan kurtarır, ayrıca denize düşerek boğulan bir denizciyi de diriltir. O günden sonra Aziz Nicholaos denizcilerin de koruyucu azizi olarak kabul edilmiştir. Nicholaos bir müddet sonra Patara’nın komşu kenti Myra’ya göç eder. Myra Başpiskoposu ölmüş yerine geçecek kişi üzerinde anlaşma sağlanamamıştır. Bunun üzerine sabah kiliseye ilk gelen kişinin başpiskopos olması kararlaştırılır. Aziz Nicholaos kiliseye ilk gelen kişi olarak başpiskopos seçilir. Burada da mucizelerine devam ederek üç generali ölümden kurtarır.
Yorum Bırakın