90’ların sonu 2000’lerin başında geçen sevimli aile dizilerini sevenler için harika bir dizi Gilmore Girls. Huysuz ama iyi kalpli Luke’un mekânında başladığımız ve orada bitirdiğimiz bu yedi sezonluk dizi; ilk sezonundan itibaren sadece bir dizi değil, aynı zamanda hayatınızın bir döneminde size eşlik ederek ailenizin bir parçası oluyor. Jared Padalecki, Melissa McCarthy ve Adam Brody gibi pek çok ünlü ismin de bir zamanlar yolunun kesiştiği dizinin bir de Emmy ödülü bulunmakta.
Gilmore Girls, normal dizilerde pek göremediğimiz, son derece sıcak atmosferi ve birbirinden iyi kalpli insanlarıyla Stars Hollow adında hayal ürünü bir kasabada geçiyor. Luke’un yerinden Bayan Patti’nin dans stüdyosuna bütün kasabaya ve kasaba halkına hemen alışıyorsunuz.
Ana karakterimiz Lorelai (Lauren Graham), genç yaşta anne olmuş bekar bir annedir. Asi ruhlu Lorelai, hamile olduğunu öğrendikten sonra ailesine maddi olarak bağımlı kalmayı reddederek, kendi ayakları üstünde durmaya ve bir otelde çalışmaya başlar. Zengin bir aileden gelen Lorelai’ın, -özellikle annesinin baskıcı tutumları nedeniyle- ailesi ile arası hiçbir zaman iyi olmamıştır fakat kızı Rory (Alexis Bledel) ile araları izleyenleri kıskandıracak kadar iyidir. Erken yaşta hamile kaldığı için akademik kariyer sahibi olamayan Lorelai, kızının bu şansa sahip olması için elinden geleni yapmaktadır. Rory ise annesinin asi karakterine zıt olarak son derece uslu ve çalışkan bir kızdır. Kasabadaki herkes tarafından sevilen Rory ve annesi, evde yemek yapmaktan hoşlanmadıkları için sık sık Luke’un mekânında yemek yerler. Başlarından bir olay geçtiğinde hemen bütün kasabanın olanlardan haberi olur ve zor bir durumda kaldıklarında da kimse yardım etmekten çekinmez.
Dizinin ilk bölümünde Rory, Chilton adlı iyi bir özel okula girmeye hak kazanır fakat Lorelai’ın bunu karşılayacak gücü yoktur. Sadece özel günlerde ziyaret ettiği ailesini bu nedenle ziyaret eder. Annesi Emily Gilmore (Kelly Bishop ) ve babası Richard Gilmore (Edward Herrmann) ise kızlarıyla zamanında iyi bir ilişki kuramadıkları için pişman olmuşlardır ve bu hatalarını torunları ile iyi bir iletişim kurarak düzeltmek istiyorlardır. Lorelai’a, her Cuma onlarla yemek yemeleri karşılığında Rory’nin okulunu ödemeyi teklif ederler, böylelikle Lorelai ailesiyle devamlı olarak görüşmeye başlar.
Bu esnada Rory’nin devlet okulundan ayrılıp disiplinli bir özel okul olan Chillton’a alışma sürecini izliyoruz. Yedi sezon boyunca değişimi en güzel işlenen karakterlerden biri olan Paris Geller (Liza Weil) ile burada tanışıyoruz. Paris, çok zengin ama bir o kadar da ilgisiz bir ailenin kızıdır. Dersleri konusunda son derece hırslı olan Paris, hoşlandığı çocuğun Rory’e olan ilgisini gördükten sonra ona kin beslemeye başlar ve ilk sezonlarda hayatını cehenneme çevirmeye çalışır fakat bu iki başarılı kız zamanla çok iyi arkadaş olurlar.
Rory’nin saf ilişiklerinde ve Lorelai’ın inişli çıkışlı ilişkilerinde herkes kendinden bir şeyler bulabiliyor. Sanırım dizinin kendine bağlayan kısmı da hemen hemen herkesin karakterlerin hayatlarıyla, kendi hayatları arasında benzer noktalar bulabilmeleri. Anne- kız ilişkisinden, basit gençlik aşklarına kadar hayatlarının her anında onlara eşlik ederken, kendimizi de zaman zaman bu ilişkilerin içinde bulabiliyoruz.
Gilmore Girls, bazen sinir bozacak kadar iyi kalpli karakterleriyle izleyen herkesin kalbinde sıcacık bir etki bırakıyor ve diziyi bitirdikten sonra da karakterleri hep eski bir arkadaşınızmış gibi hatırlıyorsunuz. Sımsıcak anne kız ilişkisi, sağlam dostluklar, inişli çıkışlı ilişkileriyle Gilmore kızları, aile olmanın ne demek olduğunu yedi sezon boyunca izleyicilere gösteriyor.
Ek olarak, dizi bittikten dokuz yıl sonra çekilen, dört bölümlük mini dizisi var; Gilmore Girls: A Year in the Life. Dizinin orijinal sezon finalinden 9 yıl sonra karakterlerin hayatlarından bir yıla tanık olabiliyoruz. Dört bölümün her bölümünün bir mevsim olarak işlendiği bu mini dizi, özellikle dizinin hayranlarını hüzünlendiriyor ve sevilen karakterlerle son bir kez daha Stars Hollow’a dönme imkânı sunuyor.
Ana karakterimiz Lorelai (Lauren Graham), genç yaşta anne olmuş bekar bir annedir. Asi ruhlu Lorelai, hamile olduğunu öğrendikten sonra ailesine maddi olarak bağımlı kalmayı reddederek, kendi ayakları üstünde durmaya ve bir otelde çalışmaya başlar. Zengin bir aileden gelen Lorelai’ın, -özellikle annesinin baskıcı tutumları nedeniyle- ailesi ile arası hiçbir zaman iyi olmamıştır fakat kızı Rory (Alexis Bledel) ile araları izleyenleri kıskandıracak kadar iyidir. Erken yaşta hamile kaldığı için akademik kariyer sahibi olamayan Lorelai, kızının bu şansa sahip olması için elinden geleni yapmaktadır. Rory ise annesinin asi karakterine zıt olarak son derece uslu ve çalışkan bir kızdır. Kasabadaki herkes tarafından sevilen Rory ve annesi, evde yemek yapmaktan hoşlanmadıkları için sık sık Luke’un mekânında yemek yerler. Başlarından bir olay geçtiğinde hemen bütün kasabanın olanlardan haberi olur ve zor bir durumda kaldıklarında da kimse yardım etmekten çekinmez.
Dizinin ilk bölümünde Rory, Chilton adlı iyi bir özel okula girmeye hak kazanır fakat Lorelai’ın bunu karşılayacak gücü yoktur. Sadece özel günlerde ziyaret ettiği ailesini bu nedenle ziyaret eder. Annesi Emily Gilmore (Kelly Bishop ) ve babası Richard Gilmore (Edward Herrmann) ise kızlarıyla zamanında iyi bir ilişki kuramadıkları için pişman olmuşlardır ve bu hatalarını torunları ile iyi bir iletişim kurarak düzeltmek istiyorlardır. Lorelai’a, her Cuma onlarla yemek yemeleri karşılığında Rory’nin okulunu ödemeyi teklif ederler, böylelikle Lorelai ailesiyle devamlı olarak görüşmeye başlar.
Bu esnada Rory’nin devlet okulundan ayrılıp disiplinli bir özel okul olan Chillton’a alışma sürecini izliyoruz. Yedi sezon boyunca değişimi en güzel işlenen karakterlerden biri olan Paris Geller (Liza Weil) ile burada tanışıyoruz. Paris, çok zengin ama bir o kadar da ilgisiz bir ailenin kızıdır. Dersleri konusunda son derece hırslı olan Paris, hoşlandığı çocuğun Rory’e olan ilgisini gördükten sonra ona kin beslemeye başlar ve ilk sezonlarda hayatını cehenneme çevirmeye çalışır fakat bu iki başarılı kız zamanla çok iyi arkadaş olurlar.
Rory’nin saf ilişiklerinde ve Lorelai’ın inişli çıkışlı ilişkilerinde herkes kendinden bir şeyler bulabiliyor. Sanırım dizinin kendine bağlayan kısmı da hemen hemen herkesin karakterlerin hayatlarıyla, kendi hayatları arasında benzer noktalar bulabilmeleri. Anne- kız ilişkisinden, basit gençlik aşklarına kadar hayatlarının her anında onlara eşlik ederken, kendimizi de zaman zaman bu ilişkilerin içinde bulabiliyoruz.
Gilmore Girls, bazen sinir bozacak kadar iyi kalpli karakterleriyle izleyen herkesin kalbinde sıcacık bir etki bırakıyor ve diziyi bitirdikten sonra da karakterleri hep eski bir arkadaşınızmış gibi hatırlıyorsunuz. Sımsıcak anne kız ilişkisi, sağlam dostluklar, inişli çıkışlı ilişkileriyle Gilmore kızları, aile olmanın ne demek olduğunu yedi sezon boyunca izleyicilere gösteriyor.
Ek olarak, dizi bittikten dokuz yıl sonra çekilen, dört bölümlük mini dizisi var; Gilmore Girls: A Year in the Life. Dizinin orijinal sezon finalinden 9 yıl sonra karakterlerin hayatlarından bir yıla tanık olabiliyoruz. Dört bölümün her bölümünün bir mevsim olarak işlendiği bu mini dizi, özellikle dizinin hayranlarını hüzünlendiriyor ve sevilen karakterlerle son bir kez daha Stars Hollow’a dönme imkânı sunuyor.
Yorum Bırakın