Jenerik çoğu zaman, "skip intro" tuşu ile yok saydığımız bir kısımdır. Aslında aksine bir diziyi izlemeden önce, güzel bir jenerik bir nevi diziye yapılan hazırlıktır. Dizinin içeriğini yansıtan birkaç görüntü, dizinin akışına uygun bir müzik... Jenerik ne kadar güzelse insan dizinin her saniyesini izlemeye daha çok hevesleniyor. Bu yüzden o güzelim jeneriği geçmeye kıyamıyor. Sizin için jeneriğini geçmeye kıyamayacağınız 5 tane diziyi derledik. Keyifli okumalar/izlemeler!
1. Six Feet Under:
5 sezonluk harika bir dizi. Jeneriği ayrı, konusu ayrı, oyuncuları ayrı harika olan Six Feet Under, her saniyesiyle insanı bir şekilde etkiliyor. Konu olarak hayatta birebir karşılaşabileceğimiz ne varsa bize gösteren bu dizi, çoğu zaman gerçekliğin acısıyla sancılı bir izleme süreci yaşatıyor. Hayatın tüm gerçekliği, "ölüm" yolu ile izleyiciye aktarılmaktadır. Bir aile cenaze işiyle uğraşıyor ve aynı zamanda cenaze işlerinin yürütüldüğü bir evde yaşıyorlar. Çalıştıkları ve yaşadıkları yer aynı. Dizi birçok noktaya değiniyor; insan ilişkileri, ölüm, kapitalizm vs. gibi. Ayrıca jenerik hakkında bir bilgi; Dizinin jeneriğinde yer alan ağacı bulabilmek için çok çaba gösterilmiş. Tek bir ağaç bulmaları gerekiyormuş, uzun süre aranmış fakat bulunamamış. Tam bütün umutların bittiği bir an, bir kadının bahçesinde bir ağaç görmüşler ve o ağacın tam aradıkları gibi bir ağaç olduğuna karar verip 400$ ödeyerek tepelik bir yere ağacı dikmişler. İşte o ağaç, jenerikte gördüğümüz ağaçtır.
2. True Detective:
Gelelim bir diğer efsane diziye. Bize farklı kavramları sorgulatan, onlar hakkında düşünmemizi sağlayan mükemmel bir çalışma. Oyunculuklardan, set ekibine kadar her şey ve herkes çok uyumlu. Bu uyumluluk, diziye öyle bir yansıyor ki, bu diziyi izledikten sonra insan kolay kolay dizi beğenemez oluyor. Konusu, polisiye olaylar şeklinde ilerlerken aslında verilmek istenen mesajlar olarak baya karmaşık bir yapıyla ilerliyor. Bu harika jenerikle birleşince dizinin her sahnesi ayrı bir tat veriyor. Mekân seçimleri, müzikler, çekimler... Kusursuza bu kadar yakınlık. Kesinlikle herkesin bir şekilde zaman ayırıp izlemesi gereken bir dizi.
3. The Night Of:
Dizinin konusu, sahneleri kadar insanı geren ve o karanlık havayı veren bir jeneriğe sahip. Seveni kadar sevmeyeni de olan dizi, Müslüman ve ailesiyle yaşayan genç Nasir'in babasının taksisini alıp bir pariteye gitmek istemesiyle başlıyor. Kendini bir anda olayların içinde bulan gençle birlikte, sizde kendinizi olayları çözmeye çalışırken buluyorsunuz. Bolca sistem eleştirisi barındıran dizi, sizi basit ama karmaşık sorularıyla yapayalnız bırakıyor.
4. Mindhunter:
David Fincher'ın, yönetmenliğini ve yapımcılığını üstlendiği suç-drama dizisidir. İki FBI ajanının suçlular ile görüşerek suçlu psikolojisini çözmeye çalıştığı bir dizidir. Dizi, suç konusu üzerinde durmasına rağmen biraz ağır ilerlese de harika diyalogları sayesinde bu yavaşlık insanın gözüne çarpmıyor. Jenerik, diziyle oldukça bağlantılı ve diziye başlamadan, insanı o tempoya alıştıran bir havada. Jeneriği izledikten sonra kararınızın izlemek yönünde olması dileğiyle.
5. True Blood:
Listenin gidişatına bakıldığında sona böyle bir diziyi koymak biraz ilginç gözüktü farkındayım. Fakat jeneriği 1 dakika 30 saniyelik bir film havası taşıyan bu diziyi es geçmek vicdanen biraz acıtabilirdi. Bildiğimiz bir vampir-insan aşkı hikâyesi. Ama karakterler üzerinde biraz daha fazla durulmuş ve uğraşılmış. Dizinin müzikleri sayesinde insan dizinin atmosferine daha rahat ayak uydurabiliyor. Dizide Lafayette karakterine hayat veren Nelsan Ellis, 8 Temmuz 2017'de aramızdan ayrılmıştı. Onun anısına bu güzel jenerikle listeyi tamamlayalım.
Yorum Bırakın