Çoğu zaman bizi bir filme çeken onun konusu olur fakat birtakım istisnalar vardır. Bazı filmler konusundan ziyade, sadece hayal dünyamızda tasarlayabileceğimiz görsellikleri bize sunar. Böylece izleyici, yaşadığı bu şölen ile görsel bir doyuma ulaşır. Hadi şimdi izlerken insanı görsellikleriyle büyüleyen birkaç filme bakalım.

1. The Fall (2006)

Kolu kırıldığı için Los Angeles Hastanesi'nde yatmakta olan 5 yaşındaki Alexandria(Catinca Untaru), burada filmlerde dublörlük yapmakta olan Roy(Lee Pace) ile tanışır. Roy, Alexandria'ya bir hikâye anlatmaya başlar. Filmin yönetmeni Tarsem Singh, filmin yapım aşamasını büyük bir titizlikle yürütmüş ve bu yüzden filmin yapımı 4 yıl sürmüştür. Film 18 ülkede ve  26 farklı mekanda çekilmiştir. Ayrıca hiçbir şekilde özel efekt kullanılmamıştır. Bu kadar şeyden sonra ortaya çıkan bu film, kesinlikle kimsenin kaçırmadan izlemesi gereken bir şey!

2. La La Land (2016)

Sebastian(Ryan Gosling) ve Mia (Emma Stone)'nın yolları, trafiğin çok sıkışık olduğu bir gün Los Angeles'ta kesişir. Her ikisi de sanata aşıktır, sanat için hayallerine giden yolda beraber düşe kalka ilerlemeye çalışırlar. Oscar ödüllü Whiplash’in yazarı Damien Chazelle’in yazıp yönettiği bu romantik müzikal, görsel doyumun yanında müzikleriyle de insanı mutlu etmeye yetiyor. Ayrıca konusu, bizleri daha çok içine çekiyor ve biz içine çekildiğimizi mükemmel dans ve müziklerden asla anlayamıyoruz. Neredeyse kusursuza yakın bir etki bırakıyor.

3. Alice in Wonderland (2010)

Bir çocuk kitabından uyarlanan Alice in Wonderland, Tim Burton tarzıyla buluşunca, bir filmin başına daha güzel ne gelebilir ki? diye sormak istiyor insan. Film, 17 yaşındaki Alice'in sosyeteye tanıtım partisinde beyaz bir tavşanı takip ederek kendini harikalar diyarında bulmasıyla başlıyor. Aslında 10 sene öncesinde de ziyaret ettiği yeri ikinci ziyaretinde hatırlamıyor bile. Oyuncu kadrosunda Johnny Depp, Helena Bonham Carter, Anne Hathaway gibi isimler var. İzlemesi keyif veren filmlerden, eskimeyen tatlı bir zevk.

4. Shape of Water (2018)

Rutin bir hayatı olan Elisa(Sally Hawkins), gizli ve yüksek güvenlikli bir devlet laboratuvarında temizlikçi olarak çalışır. Ancak günün birinde Elisa'nın hayatı, iş arkadaşı Zelda ile devletin yaptığı gizli bir deneyi keşfetmesiyle değişir. Suda hapsedilen insansı bir yaratığın acımasız bir deneyde kullanıldığını fark eden Elisa onunla iletişim kurmaya başlar. Filmin yönetmenliğini üstlenen Guillermo del Toro, bu film ile Oscar ödülü almıştır. Müzikleri ve görselliğiyle harika bir uyumu gözler önüne seren bu filmi, listenize kesinlikle eklemelisiniz.

5.Laurence Anyways (2012)

Genç yönetmen Xavier Dolan'nın bu filmi,  Laurence’ın içine hapsolduğunu hissettiği bedenden, ait olduğu bedene geçmek; kadın olmak istemesinin gidişatını izliyoruz. Başrollerde Melvil Poupaud ve Suzanne Clément'i görüyoruz. Görselliğiyle bizi etkilemesi dışında, hayatın gerçekliğini de bizlere gösteriyor. Etkileyici diyaloglarıyla birleşince tam anlamıyla insanda derin bir iz bırakıyor.