Varoluş denince akla gelen isim, ünlü yazar Fransız Jean Paul Sartre! Bulantı kitabıyla insanın kökten gelen özünü, özüyle birlikte ulaşması gerektiği özgürlüğünü biz okuyuculara sunuyor. İşte Bulantı kitabını okurken karşılaştığımız sancı dolu alıntılar. İyi okumalar!
1) Geçmişinizi cebinizde saklayamazsınız. Onu koyacak bir eviniz olmalı.
2) Geçmişime yeniden dönmek istiyorum, ama tutsaklığımdan kurtulamıyorum.
3) ...öyle korkunç bir yalnızlık duyuyordum ki, canıma kıymayı bile düşünmüştüm. Bu işten caymamın nedeni, ölümümden kimsenin duygulanmayacağı, ölümde, hayatta olduğumdan daha yalnız olacağımı düşünmemdir.
4) Ben geçmişimi nerede saklayacağım? Geçmişinizi cebinizde saklayamazsınız. Onu koyacak bir eviniz olmalı. Gövdemden başka şeyim yok benim. Yapayalnız bir adam, salt gövdesiyle anıları durdurup saklayamaz. Anılar üzerinden geçip gider onun. Ama yakınmamalıyım. Çünkü özgür olmaktan başka şey istememiştim.
5) Saat üç. Bir şey yapmak isterseniz, bu saat ya çok geç ya çok erkendir. Öğleden sonra acayip bir an.
6) İnsanlardan, onları daha iyi sevebilmek için önce nefret etmiştir.
7) Dürüstçe söylemem gerekirse bunun sebebi can sıkıntısıydı; içimdeki o ızdırap veren, bir bulantı gibi yükselen ve hiç olmazsa ufak tefek dış uyarımlarla beslenmek isteyen boşluktu. İçimdeki duygu kıpırtılarının azalması beni gittikçe daha büyük bir güçle hayatın en hızlı aktığı yerlere itiyordu; yaşanmışlığı olmayan biri için başkalarının tutkulu huzursuzluğu tıpkı tiyatro ya da müzik gibi sinirleri uyaran bir deneyimdir.
8) Benim var olmaya hakkım yoktu. Rastgele ortaya çıkmıştım; bir taş, bir bitki, bir mikrop gibi var olup gidiyordum.
9) Kendimi asmaya ne kadar isteğim varsa onunla yemeğe gitmeyi de o kadar istiyordum.
10) Var olmak için onun bana, kendi varlığımı hissetmemek için de benim ona gereksinimim vardı.
Yorum Bırakın