Akademik kişiliğinin yanı sıra muhataplarına verdiği ince ayarlarla da yüzümüzde tebessüm oluşturan İlber Ortaylı, 21 Mayıs 1947 tarihinde Avusturya’nın Bregenz şehrinde dünyaya geldi. Kırım Tatarı bir aileye mensup olan ünlü tarihçi, göçmen olarak yaşadığı Avusturya’dan henüz 2 yaşında küçük bir çocuk olduğu sırada Türkiye’ye dönüş yaptı.
İlber Ortaylı; babası Kemal Ortaylı ve annesi Şefika Ortaylı'nın kucağında (1948)
Böylesine değerli bir şahsiyetin eğitim hayatı da takdir edersiniz ki oldukça önemli ve kaliteli okullardan oluşuyor. Ortaylı, ilk ve orta öğrenimini İstanbul’daki St. George Lisesi’nde tamamladıktan sonra 1965 yılında Ankara Atatürk Lisesi’nden mezun oldu. Yüksek öğrenime geçiş sürecinde ise tercihini yine Ankara’dan yana kullanıp Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni ve günümüzde dahi alanında bir numara olma özelliğini taşıyan Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ni (DTCF) bitirdi.
Neredeyse telaffuz ederken bile yorulabileceğimiz yoğun akademik kariyerine; önce Viyana Üniversitesi’nde Slavistik (Slav kültürü) ve Orientalistik (Doğu bilimi) bölümünde aldığı eğitimi ekleyecek, devamında da yüksek lisans çalışmasını “Tarihçilerin Kutbu” olarak bilinen Prof. Dr. Halil İnalcık ile birlikte Chicago Üniversitesi’nde tamamlayacaktı.
Chicago Üniversitesi 1975
Yüksek lisansın ardından tekrar yurda dönüp Ankara Üniversitesi’nde asistan olarak göreve başladı. “Tanzimat Sonrası Mahalli İdareler” adlı teziyle doktor, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Alman Nüfuzu” adlı teziyle ise doçent unvanını almaya hak kazandı. Ortaylı, hedeflerine adım adım ilerliyor ve durmaksızın çalışarak bilgi yelpazesini iyiden iyiye genişletiyordu. Ancak 1982 yılına gelindiğinde mevcut hükümetin bazı akademik hamlelerinden rahatsız olduğu için istifa etti. Bu süreçte; Viyana, Berlin, Paris, Princeton, Moskova, Roma, Münih, Strazburg, Yanya, Sofya, Kiel, Cambridge, Oxford ve Tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaparak göğsümüzü kabartmaya devam etti.
Ayrıca bol bol konferans ve seminer vermesinin yanı sıra pek çok bilimsel dergide Osmanlı ve Rusya tarihini konu alan makaleler de yazacaktı.
İlber Ortaylı ve Halil İnalcık
1989 yılında Türkiye’ye döndü ve profesör unvanını kazandı. Bu tarihten itibaren 2002 yılına kadar, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde İdare Tarihi Bilim Dalı Başkanlığı görevini üstlendi. Ayrıca yine 2002 yılında Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin Hukuk Tarihi Anabilim Dalı Başkanlığı’nı yaptı.
2005’te Topkapı Sarayı Müzesi başkanlığına seçilen İlber Ortaylı, bu önemli vazifeyi 2012 yılına kadar hakkıyla sürdürdükten sonra yaş haddinden dolayı emekli oldu. Görevini ise Ayasofya Müzesi başkanı Haluk Dursun’a devretti.
Günümüzde Milli Saraylar Bilim Kurulu Başkanı olup halen daha Galatasaray Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi’nde ders veren Ortaylı, hayatı boyunca pek çok ödüle layık görüldü. Bunlardan bazıları; Aydın Doğan Vakfı Ödülü, Avrupa ile Akdeniz Arasında Lazio Ödülü, bizzat Putin tarafından verilen Rusya Devlet Başkanlığı Puşkin Nişanı, Avusturya Devlet Kültür Nişanı, Fransa Devlet Kültür Nişanı ve İtalya Solidariata Şövalyeliği...
Bununla birlikte kendisi; Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Onursal Profesörü, Makedonya İlimler Akademisi Onur üyesi, Uluslararası Osmanlı Etütleri Komitesi Başkan yardımcısı ve Avrupa İran Tetkikleri Cemiyeti üyesidir.
Bizim de pek çok tarih konulu televizyon programında izleme şansına eriştiğimiz bu kıymetli bilim adamı; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Rusça, Tatarca, Arapça ve Farsça biliyor. Ayrıca geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından danışmanlığa da getirildi.
Son olarak özel hayatına da değinmemiz gerekirse eğer, Ortaylı'nın 1981’de Ayşe Özdolay ile evlenip Tuna adında bir kız çocuğu sahibi olduğunu, ancak 1999 yılına gelindiğinde eşinden boşandığını biliyoruz. Bir daha evlilik düşünür müsünüz sorusuna ise: “Niye düşüneyim? Ne lüzum var? Kim uğraşacak?” cevabını vermiştir.
Nevi şahsına münhasır bir kişilik olması sebebiyle katıldığı bazı TV programlarında ilgisini çekmeyen bir konu olduğu zaman aniden uykuya dalabiliyor veya canlı yayın esnasında telefonunu seslide unutup son derece sempatik hareketler sergileyebiliyor İlber Ortaylı. Kendisi hakkında yapılan capsleri de fazlasıyla komik bulup eğlendiğini söylüyor. Biz de yazımızı onun şu ibretlik sözleri ile noktalayarak veda ediyoruz sizlere:
“Cahillik hiç ayıplanacak bir şey değil. Hatta cahil tutarlıdır kendi içinde. Kötü olan, yarı cahillerdir.”
Yorum Bırakın