Yaklaşık iki asırdır süren ve daha uzun yıllar devam edeceğine inandığımız amansız bir bilimsel mücadele ile karşı karşıyayız. Okuduklarımıza göre; bir tarafta insanlığın geleceğine yön vermek için durmaksızın çalışan ama emeğinin karşılığını bir türlü alamayan Nikola Tesla var, diğer tarafta ise yeteneklerini zenginleşmek ve sermaye sahiplerini memnun etmek adına kullanan Thomas Edison. Peki hangisi haklı? Ya da şöyle soralım; oyunu kuralına göre oynamak mıydı doğru olan, yoksa fikirlerinin peşinden koşmak mı?
Thomas Edison (1847-1931), henüz küçük bir çocuk olduğu sırada evinin kilerine bir kimya laboratuvarı kurarak elektrik akımı elde etmeye çalışıyordu. Oldukça yetenekli idi. Ancak geçirdiği talihsiz bir kaza sonucu ağır bir işitme kaybı yaşayacak ve bu rahatsızlık ömür boyu onun yakasını bırakmayacaktı. 1868’de, yaptığı elektrikli aygıtın patentini satamadığı için çok fazla borçlandı. Boston’dan New York’a giderek çalışmalarına orada devam etti. 1879 yılında ise ampulü buldu. Bir sene sonra bunu rahatça kullanılabilecek hale getirip 2,5 dolara satmaya başladı.
Tıpkı onun gibi elektrik işiyle uğraşan ve kendisinden daha önce kömürleştirilmiş flaman kullanarak camdan ampulü icat eden Joseph Wilson Swan ile ortak oldu. Birlikte “Edison ve Swan Elektrikli Aydınlatma Şirketi”ni kurdular.
İlerleyen zamanlarda Edison gücüne güç katmaya devam etti. Akkor lamba üreterek ampulün halk arasında da yaygınlaşmasını sağladı. Ayrıca pek çok icadını New Jersey’de kurduğu Menlo Park Laboratuvarı’nda gerçekleştiriyordu. Tek amacı teknolojik ve bilimsel çalışmalar yapmak olan bu laboratuvar, alanında ilk idi.
Devam eden süreçte Edison, ürettiği doğru akım jeneratörü ile evlere elektrik sağladığı için adeta New York halkının kendi kapısında sıraya girmesine sebep olacaktı. Ünü hızla yayılıyor, elektrik konusunda rakip tanımıyordu.
Thomas Edison
Sırp bilim adamı Nikola Tesla (1856-1943) da tıpkı Edison gibi çocukluğundan beri teknolojiye fazlasıyla meraklıydı. Hatta çok küçük yaşlarda Mayıs böceklerinin kanatlarını kullanarak motor üretmeyi bile başarmıştı. Tek hayali mühendis olmaktı ama babası bu hayaline şiddetle karşı çıkıyor, onun iyi bir rahip olmasını istiyordu. Fakat Tesla kolera salgınına yakalanıp da uzun bir süre hasta yatınca, babası inadından vazgeçerek oğlunun iyileşmesi halinde mühendis olmasına müsaade edeceğini söyledi. İşte böyle başladı bu muhteşem dehanın hikayesi.
Nikola Tesla
Abisinin ölümü nedeniyle okulunu yarım bırakmak zorunda kalan Tesla, Avrupa’da hedeflerine ulaşamayacağını anlayarak Amerika’ya gitti. Burada fikirlerini daha geniş çevrelere aktarabilme şansı yakaladı. Bir araya geldiği varlıklı insanlar onu Edison ile tanıştıracak ve önemli bir kapıyı aralamasını sağlayacaklardı.
O sıralarda Edison’un General Electric Şirketi, doğru akım yöntemiyle elektrik üreten santraller inşa ediyordu. Görüşmelerinde son derece heyecanlı bir şekilde bütün deneylerini ve alternatif akım projesini Edison’a aktaran Tesla, ilginç bir cevapla karşılaştı. Edison ona; “Teoriyle çok fazla vakit kaybediyorsun.” dedi. Çünkü kendi santrallerinde çok ciddi problemler yaşıyor ve bunu bir türlü çözemiyordu. Santrallerin ürettiği akım sadece kısa mesafede iletilebildiği için New York’ta sık sık elektrik kesintisi yaşanmaktaydı. Bu nedenle Tesla’ya iş teklifinde bulundu Edison. Problemi çözmesi halinde de ona yüklü bir ödeme yapacağını söyledi.
Tekliften mutlu olan Tesla, icatlarına daha fazla ödenek sağlayabileceği düşüncesiyle hemen çalışmalara başlayarak kısa sürede sorunu halletti. Fakat konu ödeme yapmaya geldiğinde Edison yan çizecek, “Amerikan şakalarından hiç anlamıyorsun.” deyip bir nevi dalga geçecekti Tesla ile. Genç bilim adamı bu duruma çok içerledi ve derhal istifasını sundu. Kendisini kullanılmış ve haklı olarak aşağılanmış hissediyordu. Ama hiçbir şekilde karamsarlığa kapılmadan deneylerini gerçekleştirmeye devam etti. Yapması gereken en önemli şey ise çalışmalarına yeni sponsorlar bulmaktı.
Aradığı sponsoru bulduğunda Tesla Işık Şirketi’ni kurdu. Ardından fikirleri başka yatırımcılar tarafından da kabul gördü ve adı hızla duyulmaya başladı. Bu sırada yaşanan gelişmeleri yakından takip eden Thomas Edison, Tesla’nın kablosuz ve ucuz elektrik üreten alternatif akım projesinin yükselmesini istemiyor, kendi çıkar çarkına çomak sokulmasından çok büyük bir rahatsızlık duyuyordu. Bu nedenle kara propagandaya başladı.
Tesla ve kablosuz ampulü
Alternatif akımın ne kadar tehlikeli olduğunu gösterebilmek adına; idama mahkum edilmiş bir suçluyu, ilk kez kullanılacak olan elektrikli sandalyede denek gibi öldürme iznini çıkarttı. William Kemmler isimli bu mahkumun alevler içinde kalarak korkunç bir şekilde hayatını kaybetmesi bile yetmeyecekti ona. Akım savaşını berbat bir boyuta indirmeye kararlıydı.
İlk elektrikli sandalye
Propagandaya devam edip uluslararası bir sirkte huysuzluğu yüzünden birkaç kişinin ölümüne sebep olan bir file idam cezası verdirtti ve tüm dünyanın gözü önünde alternatif akım yoluyla bu fili katletti. Bütün bu vahşeti gerçekleştirmesinin tek nedeni, ününü ve parasını kaybetme korkusundan başka bir şey değildi ne yazık ki. Tesla’nın bir dağdan 40 km uzaklıktaki köye dahi kablosuz elektrik aktarması ise onu adeta delirtti. Hem de Tesla bunu çok ucuz bir maliyete gerçekleştiriyor ve karalama kampanyalarına kulak asmayarak gece gündüz çalışıyordu.
Westinghouse Şirketi Tesla’nın fikirlerine destek verip Edison’a karşı onun yanında yer aldı. 1893 yılında iki taraf başka bir mücadele için yeniden karşı karşıya gelecekti. İkisinin de tek hedefi Amerika’nın keşfinin 400.yıldönümü için düzenlenen Chicago Dünya Fuarı’nın ışıklandırma ihalesini almaktı. İşte ilk resmi zaferini burada elde etti Tesla. Edison’dan daha düşük bir teklif vererek ihaleyi kazandı ve özellikle basında büyük bir yankı uyandırdı. Ünü dört bir tarafa dağılmıştı artık.
Dönemin Amerika hükümeti Niagara Şelalesi’nden elektrik üretebilmek için bir santral açmaya karar verdiğinde, pek tabii ki yine Tesla’nın son derece avantajlı olan alternatif akım projesini tercih edecekti. Bu, Tesla’nın Edison’a karşı kazandığı ikinci zaferi idi. Ama durmaya hiç niyeti yoktu başarılı bilim adamının. 1912 yılında Edison ile birlikte Nobel’e layık görüldüğü için ödülü reddetti. Çünkü kendisini aşağılayan bir insanla aynı ortamda, aynı ödülü almak istemiyordu.
Niagara'daki Nikola Tesla heykeli
İnsanlık yararına daha fazla şey üretebilmek için bütün hayatını bir kenara atmış, hatta hiç evlenmemişti bile. Durmaksızın çalışıyor ve günde sadece 2 saat uyuyordu. Atmosferdeki iyonosfer tabakasını iletken niyetine kullanıp tüm dünyaya ücretsiz elektrik dağıtma amacındaydı.
İşte maalesef ki tam da bu noktada yatırımcılar ve devlet onu desteklemekten vazgeçecek ve yönünü, ortak maddi çıkarları olan Edison’a çevireceklerdi. Bedava elektrik büyük sermaye sahiplerinin işine gelmiyordu çünkü. Kapitalizmin en önemli sömürü faaliyetlerinden birisine dokunduğu için acımasızca kenara atılacaktı Tesla. Artık hiç kimse ona destek olmuyor, fikirlerine kulak asmıyordu. Varını yoğunu bu proje için harcayıp bütün kaynaklarını da tükettiğinde yapabileceği başka hiçbir şey kalmamıştı. Sefalet içerisinde bir otel odasında öldükten sonra hükümet tarafından bütün notlarına da el koyuldu.
Günümüzde kullanılan pek çok teknolojinin altında onun imzası olmasına rağmen insanlar genellikle bu alanda sadece Edison’u tanıyor. Sayısız patente sahip olan Tesla; neon aydınlatma, uzaktan kumanda, röntgen cihazı, florasan lamba, otomobillerdeki ateşleme sistemi, elektron mikroskobu, mikrodalga fırın ve radyo gibi önemli buluşların da ilk prototiplerini üreten kişi. Ama maalesef ki Edison kadar ünlenerek devasa bir servete sahip olacak kadar şanslı olamadı. Fakat gördüğünüz üzere gerçeklerin ortaya çıkmasına hiç kimse engel olamıyor. Bu nedenle yazımızı Tesla’nın şu güzel sözü ile noktalıyoruz:
“Bugün onların olsun, uğruna çok uğraştığım gelecek benimdir.”
Yorum Bırakın