Sağlıklı bir yaşam için öğüt: “İçeceğinizi yiyin; yiyeceğinizi için.” Yani besinlerinizi sıvı hale gelinceye kadar çiğneyin; içeceklerinizi yavaş yudumlarla için. Neden mi?
- Özellikle, tükürükteki enzimlerin (α-amilaz) karbonhidratları basit şekerlere dönüştürdüğü süreç olan karbonhidratların sindirimi ağzımızdadır. Bunu yapamazsak karbonhidratlardan gerekli şekerleri alamayacağımız için dışarıdan daha basit şekerleri almamız gerekiyor. Bu, kan şekerimizin aniden yükselip düşmesine neden olur.
- Benzer şekilde, kimyasal bir işlev olarak dil altı bezleri tarafından salgılanan lipaz (lingual lipaz), lipolizi tetikler. Yani tükürük ile parçalanan yağ molekülleri, sindirim sistemimiz tarafından daha kolay sindirilir. Bu nedenle vücudun yağ ihtiyacı aşırı yağlanmadan karşılanabilir.
- Çiğnemenin mekanik etkisiyle ayrışan gıdalar, daha büyük bir moleküler yüzey oluşturdukları için midede ve bağırsaklarda daha güçlü bir emilime sahiptir. Bu nedenle ısırıklardan aldığımız yağ, protein ve mineral içeriği daha yüksektir. Donutları çiğnemeden yutarsak, yediğimiz yiyecek yeterli besin değerine sahip olsa bile vücudumuz beslenme yetersizlikleri yaşar.Bu, vücut tarafından tam olarak emilemeyen yağlar, proteinler, mineraller, vitaminler vb. Gıdalar için aşırı açlık anlamına gelir; bu, aşırı beslenme, aşırı tüketim veya belirli yiyeceklerin, vitaminlerin, proteinlerin ve minerallerin yorgunluğu olarak ortaya çıkabilir. Malzeme eksikliğinin şekli.
- Ufak parçaların yutulması her zaman rahat olduğu için “yutak stresi” dediğimiz durumu önler. Bu yaşanan durum bütün vücudun stres metabolizmasını etkiler. Tehdit altında olma duygusunu her zaman önler. Kısacası yemek yemek bir “gırtlak kavgası” olmaktan daimi olarak çıkar.
- Çiğneme sırasında parçalanamayan yiyecekler bağırsaklardaki bakteriler tarafından parçalanır. Kırılmamış gıdalarda bu süreç çok uzun sürdüğü için, bakterilerin aşırı çoğalmasına neden olabilir. Bu, gaz sorunlarına yol açar.
- Midenin alt kısmında p-kemiği adı verilen bir kas bulunur. Gıdanın mideden çıkıp duodenuma girmesi için bu kasın gevşetilmesi gerekir. Çiğneme sırasında yeterince tükürük salgılarsanız, tükürüğün etkisi beyaz ila kasının gevşemesini kolaylaştıracaktır. Aksi takdirde rahatlamak zor olacak ve yemek midede uzun süre donacaktır. Bu nedenle, dediği gibi: "Midem taş gibidir".
- Yiyecekler ağzınızda yeterince uzun kalırsa (yani yeterince uzun süre çiğneme), yemeğin tadı ve kokusunu sindirirsiniz. Bu, öncelikle yiyecekle olan ilişkinize manevi tatmin getirir. Yiyecekleri görmek sindirim sürecinin başlangıcıdır. Çalışmalar, kolesistokinin, somatostatin ve nörotensin gibi enzimlerin sindirimde çok önemli bir rol oynadığını ve ancak yiyecekleri görüp kokladıktan sonra vücutta% 50 oranında artacağını göstermiştir.
- Çiğnemek ağızdaki tat alıcı sinirleri aktive eder. Bu alıcılar mideye gönderdikleri mesajla, proteinin sindirilmesini sağlayan hidroklorik asidin midede salgılanmasını tetiklemiş olurlar.
- Çiğnemek, pankreasa sinyal göndererek pankreasın enzimlerini ve bikarbonatı ince bağırsağa salgılamak üzere kendini hazırlamasını sağlar.
- Isırık sayısına göre midemizin asit salgıladığı belirlenebilir. Örneğin, beş çeşit çiğneme beş tane pirinci sindirebilen asit saldığında, yirmi beş pirinç tanesi mideye gönderirsek, mide onu sindiremez ve bağırsak bakterisine aktaramaz. Bildiğiniz gibi, bu çok fazla bakteri ve dolayısıyla gaz oluşumuna neden olabilir. O zaman mümkün olduğu kadar az ısırmak çok faydalı olacaktır.
Çiğneme Nasıl Olmalı?
- Lokmayı bir yerde tutmayıp ağzınızın içinde dolaştırın. Dilinizle lokmayı ön dişlerinize doğru gönderin.
- Lokmayı ağzınıza aldığınızda elinizdeki çatal kaşığı bırakın.
- Yemek yerken sadece yemek yiyin. TV, gazete, dergi vb. ile ilgilenmeyin.
- Yemeğe başlamadan önce derin bir nefes alın.
- Yemekten en erken bir saat sonra ya da yarım saat önce su için. Yemeğin hemen üzerine su içmeyin.
Yorum Bırakın