Tarihin Dönüm Noktaları: Çağ Açıp Çağ Kapatan Olaylar

Tarihin Dönüm Noktaları: Çağ Açıp Çağ Kapatan Olaylar
  • 7
    0
    0
    1
  • Tarih, devirlere ayrılarak incelenmiş ve bu devirlere “çağ” denilmesiyle birlikte araştırmalar büyük oranda kolaylaşmıştır. Çağları açıp kapatan sosyo-kültürel devrimler, savaşlar ve ihtilaller; içerisinde barındırdıkları evrensel özellikler ile dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyorlar. Tüm dünyayı temelinden sarsan bu çarpıcı olayları daha yakından inceleyelim...

    1) Yazının İcadı (M.Ö.4000-M.Ö.3500)

    Çivi yazısını bulup tarihi devirlerin ve İlk Çağ’ın başlamasına sebep olan uygarlık Sümerler’dir. Coğrafi konum olarak Mezeopotamya’da yaşamlarını sürdüren Sümerler, çivi yazısıyla beraber tarihin ilk yazılı kanunları olan Urugakina Kanunları’nı da yürürlüğe koydular. Bu kanunların içerisinde tazminat cezası ve özel mülkiyet yasağı gibi yenilikler bulunuyor. Bunun yanı sıra Ur Nammu Kanunları, Ana İttuşu Kanunları ve Lipit İştar Kanunları da onlara aittir.

    Sümerler, tanrılarla yakınlaşmak için inşa ettikleri “ziggurat” isimli tapınaklarını kütüphane ve arşiv görevinde de kullandılar. Ayrıca bütün değerli metinleri yine bu tapınaklarda saklayarak insanlığa ışık tutmalarına vesile oldular.

    2) Kavimler Göçü (M.S.375)

               
    Çin baskısından kaçıp Hazar Denizi çevresine gelen Hun Türkleri’nin başlattığı Kavimler Göçü, İlk Çağ’ı kapatarak Orta Çağ’ın açılmasına sebep oldu. Balamir önderliğinde başlayan bu büyük ilerleyişle birlikte Hunlar bazı kavimleri hakimiyet altına aldılar. Hakimiyet altına alamadıkları kavimleri ise yurtlarından atarak Avrupa coğrafyasında devasa bir yer değişikliğine sebebiyet verdiler. Ostrogot, Vizigot, Gepit ve Vandallar’ın yanı sıra Süev, Angıl, Sakson, Burgont, Alan ve Frank gibi topluluklar da batıya doğru göç etmek zorunda kaldı. Pek çok kavmin bulunduğu yeri bırakıp başkalarını da topraklarından sürmesi nedeniyle büyük bir dalgalanma yaşandı ve bu duruma genel anlamda “Kavimler Göçü” adı verildi.

    Hiç şüphe yok ki Kavimler Göçü’nün fazlasıyla zarar verip derinden etkilediği en büyük devlet, Roma olacaktı. Kendisi dışında kalan tüm toplulukları “barbar” olarak nitelendiren Roma, bu barbar kavimlerin yarattığı hareketlilik neticesinde doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı. Ayrıca Avrupa üzerindeki krallar otoritelerini kaybetti ve feodaliteye (derebeylik) boyun eğmek zorunda kaldılar. Bu şekilde hem siyasal birlik bozulacak hem de kilise etkisinin artmasıyla birlikte skolastik düşünce güçlenecekti. Öte yandan Türkler için işler oldukça iyi gidiyordu. Haritayı yerinden oynatıp büyük göçü başlatan Balamir, Macaristan merkez olmak üzere Avrupa Hun Devleti’ni kurmayı başardı (375). Onun mirasını ise sırasıyla Uldız, Karaton, Rua ve Attila gibi güçlü hükümdarlar üstlenerek Roma’nın kabusu olmaya devam ettiler. 

    3) İstanbul’un Fethi (1453)

       
    1453 yılında Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet tarafından gerçekleştirilen İstanbul’un fethi, Orta Çağ’ı kapatarak Yeni Çağ’ın açılmasına sebep oldu. Atalarının pek çok kez almak isteyip de alamadığı yeri ele geçirmeyi başaran Fatih, binlerce yıldır yıkılamayan Bizans surlarını yerle bir ederek Doğu Roma İmparatorluğu’nu tarih sahnesinden sildi. Bu sayede dünya üzerindeki hiçbir devletin hiçbir sur tarafından korunamayacağı anlaşılmış oldu. 

    Henüz 21 yaşında ve tecrübesiz olması nedeniyle sultan Mehmet’e itimat etmeyen bazı paşalar vardı. İstanbul gibi güçlü bir şehrin fethedilemeyeceğini, fethedilse bile bunu yapacak kişinin o olmayacağını düşünüyorlardı. Ancak genç sultan bütün bu lafları kulak arkası ederek çalışmalara koyuldu. Öncelikle Karamanoğulları sorununu halledip fetih esnasında karşısına çıkmasınlar diye; Macaristan, Sırbistan ve Venedik ile dostluk antlaşmaları imzaladı. Ardından Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nı yaptırarak boğazı kontrol altına aldı. Top ustası Urban’a, “Şahi” adı verilen devasa büyüklükteki topları döktürdü. Devamında 400 parçalık bir donanmayı da oluşturduğunda harekete geçmek için bütün hazırlıklar tamamlanmış bulunuyordu.

    6 Nisan 1453’te başlayan sefer, şiddetli çarpışmalar ve verilen ağır kayıplar neticesinde toplam 54 gün sürerek zaferle sonuçlandı. II.Mehmet, 29 Mayıs 1453 tarihinde Fatih Sultan Mehmet adını alarak İstanbul’a girdi. İlk olarak Ayasofya’ya gidip orada ağlaşan halkı teselli etti. Patriğe döndü ve;

    “Ayağa kalk. Ben Sultan Mehmet. Sana, arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki bugünden itibaren artık ne hayatınız ve de ne hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız.” dedi.

    Ardından ordu komutanlarına, halka hiçbir şekilde eziyet çektirilmeyeceğini emredek bu emre uymayanların cezalandırılacağını bildirdi. Salı günü ele geçirilen şehrin en güzide yapısı olan Ayasofya, Fatih’in talimatıyla beraber orijinal hatlarına zarar verilmeden onarıldı ve 3 gün içerisinde camiye dönüştürüldü. Buradaki ilk Cuma namazını da yine bizzat Fatih Sultan Mehmet kıldıracaktı.

    4) Fransız İhtilali (1789)


    14 Temmuz 1789 tarihinde başlayan Fransız İhtilali, dünya üzerindeki pek çok dinamiği yerinden oynattıktan sonra Yeni Çağ’ı kapatarak Yakın Çağ’ın açılmasına sebep oldu. Bu sayede insanlar; hak, adalet, eşitlik ve özgürlük gibi kavramlarla tanıştılar. Hatta tanışmakla kalmayıp bunları resmi belgeler eşliğinde koruma altına almaya da muvaffak oldular.

    Amerika’daki 13 koloninin ağır vergiler nedeniyle 1775’te İngiltere’ye karşı başlattığı isyan hareketi başarıyla sonuçlanınca, Fransızlar bu durumdan fazlasıyla etkilendiler. Kendileri de soylular, din adamları ve saray tarafından sömürülüyor; ödeyemeyecekleri kadar büyük vergilerin yükü altında eziliyorlardı. Kral ve maiyeti bolluk içerisinde yaşarken halk neredeyse açlıktan ölme noktasında gelmişti. Bu nedenle 14 Temmuz 1789 tarihinde Bastille hapishanesi kuşatılarak isyana start verildi. Bastille’in düştüğü haberleri duyulduğunda ise diğer binlerce kişinin de saldırı tutkusu ateşlenecekti. Kaleler, manastırlar yakıldı; önemli ailelerin malikaneleri yağmalandı ve kentler özerkliklerini ilan ettiler. Fransa tam anlamıyla silahlı kamplara bölünmüş, Paris’in yönetimi de ele geçirilmişti. Ulusal Meclis (Assemblêe Nationale Constituante) 5 Ağustos günü soyluların ve rahiplerin derebeylik döneminden kalma bütün ayrıcalıklarını kaldırdı. Aynı meclis 28 Ağustos 1789’da ise İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’ni hazırlayarak ilan edecek ve böylece yeni bir çağın başlamasının önü açılacaktı. 

    Günümüzde hala daha Yakın Çağ’ın içerisinde bulunuyoruz. Bir sonraki çağın hangi olayla başlayıp hangi olayla biteceğini ise pek tabii ki kestiremiyor ve yılların bize ışık tutmasını temenni ederek yazımızı burada noktalıyoruz.

     

    Kaynak: 
    Adem Işık, “İlk Şehirler ve Yazılı Medeniyete Geçiş”
    A. Kürşat Gökkaya-Cemil Cahit Yeşilbursa, Yeni ve Yakın Çağ Tarihi
    İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü
    İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi I. Cilt
    İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi II. Cilt

                


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.