Ankara'yla Bozuşan Grup Perdenin Ardındakiler İle Röportaj.

Ankara'yla Bozuşan Grup Perdenin Ardındakiler İle Röportaj.
  • 16
    0
    0
    6
  • Bu röportajımız yazarımız Fatmanur BAYINDIR tarafından gerçekleştirilmiştir.

    1) İlk olarak Perdenin Ardındakiler’in oluşumunu ve ismine karar veriliş sürecini sormak istiyorum. Nasıl ortaya çıktı ve kimdir Perdenin Ardındakiler?

    Doruk: Perdenin Ardındakiler, 2017 yılında Direnç’le tanışıp birlikte bir şarkı yapmaya karar vermemizle temelleri atılmış bir müzik ikilisidir. O dönem ilk solo EP’im olan “Yokuş Yukarı Düşenler” daha henüz yayına girmişti. Çalışmayı yayımlayan labelın sahiplerinden biri de Direnç’miş. Bana sosyal medya aracılığıyla ulaşıp EDM prodüktörü olduğunu ve şarkılarımdan bazılarının remixini yapmak istediğini söyledi. Ben de yaptığı işleri biraz dinledim ve oldukça beğendim. Birlikte kendi tarzlarımızı harmanlarsak oldukça ilginç bir şeylerin çıkabileceğini düşündüm ve Direnç’e “Remixi boşver, neden birlikte yeni bir şarkı yapmıyoruz?” dedim. Bu şekilde grup kurulmuş oldu. Ancak henüz bir ismimiz yoktu. İlk teklimiz “Gökyüzü” üzerinde çalışmaya devam ettiğimiz günlerden birinde okuduğum bir yazıda “Perdenin Ardındakiler” ibaresini gördüm. O an grubun ismini bulduğumuzu hissediyordum çünkü bizim müziğe karşı duruşumuzu çok iyi anlatan bir metafordu perdenin ardında olmak. Yaptığımız şarkıların tam olarak istediğimiz şekide olmasını istiyorduk ve birkaç stream fazla almak için hiçbir zaman içimize sinmeyen, bizi mutlu etmeyen bir müzik yapmayacaktık. Sahne önünde olmak uğruna duruşumuzdan vazgeçmektense hep perdenin ardında kalmayı yeğlerdik. Bu sebeple hiç tereddüt etmeden grubun ismini “Perdenin Ardındakiler” koyduk ve yolculuk başladı.

    2) Müziğinizi “Notalara bürünmüş kötü sonlu hikayeler.” olarak tanımlamıştınız, sizce mutlu hikayeler de duygusal şarkılara konu olabilir mi ya da sizin müziğinizin hikayesi için böyle bir izleğin ihtimali yok mu?

    Perdenin Ardındakiler: Neden olmasın? Hatta kimi zaman mutluluk, duygusal olarak hüzünden daha güçlü olabilir. Örneğin mutlu sonlu filmlerde de ağlarız ancak bunun sebeplerinden biri de o mutlu sona uzanan yolda çekilen acılardır. Dolayısıyla hikayenin sonu nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, içinde her zaman birtakım hüznü ve çabayı taşıyacaktır. Biz kötü sonlu hikayeler yazmaya çalıştığımız için değil, ne denli çabalarsak çabalayalım hikayelerin bir şekilde kötü bitmesinden dolayı kendimizi böyle tanımladık. Belki bir gün daha mutlu şarkılar yaparız kim bilir?

    3) Şimdilik müzikte Perdenin Ardındakiler grubu olarak  3. yılınızı dolduruyorsunuz ve bu kısa süreye rağmen dinleyicilerle aranızda muhteşem bir enerji yakaladınız. Açıkçası bu enerji gelip geçici ya da ani bir parlama gibi görünmüyor. Gayet kalıcı ve “gerçek” bir bağ kurabildiniz. Sizin gözünüzden bu enerjiyi böylesine sağlam kılan nedir?

    Perdenin Ardındakiler: Dinleyicilerimizle aramızda gerçekten harika bir bağ var. Bunu gelen her mesajda, her konserde ya da sokakta vs. denk geldiğimizde daha net şekilde hissediyoruz. Benzer duyguları paylaşan insanlar arasında genellikle saydam bir bağ oluşur. Sanıyoruz ki yaptığımız şarkılar, anlattığımız hikayeler birtakım ortak hisleri paylaşmamıza vesile oldu. Sanki hem onlar bizi hem de biz onları tanıyormuşuz gibi hissediyoruz. Aramızdaki empati düzeyi oldukça yüksek. Her dinleyicimizi ayrı ayrı seviyor, her zaman onlara karşı dürüst olmaya çalışıyoruz. Bize sahip çıktıkları ve her koşulda bizi destekledikleri için tüm dinleyicilerimize teşekkür ediyoruz. Her birimiz benzer duyguları taşıyan farklı insanlarız. Dolayısıyla kaç kişi olursak olalım aslında her birimiz aynıyız. İyi ki varsınız.

    4) Perdenin Ardındakiler’in çalma listelerine girişinde en büyük payı olan şarkılardan biri şüphesiz ki “Ankara’yla Bozuşuruz”. Öyle bir şarkı ki dinleyenin Ankara ile herhangi bir bağı olmasına gerek kalmadan hem sözlerle hem müziğiyle şarkı kendi atmosferine çekebiliyor. Bu yüzden biraz bu şarkı üzerinde durmak istiyorum. Ankara’yla ilk bozuşmalarınız veya şarkıya referans olan neydi? Bu şarkının diskografinizdeki yeri nasıl? 

    Perdenin Ardındakiler: “Ankara’yla Bozuşuruz” bizim için oldukça önemli bir şarkı. Hayal dahi edemeyeceğimiz şeyleri yapabileceğimize bizi inandırdı. İlginçtir ki ben (Doruk) şarkıyı ilk başlarda beğenmemiş ve yayımlamak istememiştim. Her neyse bunlar küçük detaylar. Bu şarkı, benim için hüzünlü bir anının parçası. Ancak benim bu şarkıyı neden ve neye yazdığım çok önemli değil. Bizi bir şarkıyla yakın kılan, o şarkıların bizde canlandırdığı anılardır. Dolayısıyla yalnızca “Ankara’yla Bozuşuruz”un değil, yaptığımız tüm şarkıların binlerce, milyonlarca hikayesi var. Benimki onlardan yalnızca biri. Bu sebeple, yazdığım şarkıların hikayelerini paylaşmaktan çok fazla hoşlanmıyorum. Dinleyicilerin şarkıdaki sözler ile kendi anıları arasında kurduğu bağın, şarkıları asıl özel kılan şey olduğunu düşünüyoruz.

    5) Son şarkınızından önce birçok şarkınız arasından sadece “Derdime” şarkısını klipli yayınladınız. Bunun özel bir nedeni var mı sizin için? Klipte duvardaki resim, oyuncunun kendi halindeki içsel dansı dikkat çekiyor. Klibin hikaye ve çekim süreci nasıl işledi?

    Perdenin Ardındakiler: Aslında özel bir nedeni yok. Ancak şarkının içindeki duygunun kliple daha güçlü ifade edilebileceğini düşündük. Şarkıdaki o kaotik ve histerik atmosferi görsel olarak destekleme fikri ilgimizi çekti. Bu bağlamda renkli ama aslında karanlık, durağan ilerleyen ama o huzursuzluğu hissettiren bir klip oldu diyebiliriz. Bir kadının duvardaki resme bakarak dans ettiğini görüyoruz. Duvarda kişilik bozukluğunu çağırıştıran, garip bir resim var. Kadının da hareketlerinden bu tezat ruh halini gözlemleyebiliyoruz. Dans ediyor ancak aynı zamanda ağlamak üzere. Bu esnada ara sokakta dans eden insanların silüetleri göze çarpıyor. Biz ise bir pencerenin arkasında tepkisiz bir şekilde şarkıyı icra ediyoruz. Hiç görmüyoruz ancak ara sokakta dans edenlerin arasında biz ve o kadın da var aslında. Bu şekilde ruhsal bir çöküntünün imgesel bir karşılığını bulmaya çalıştık. Klip hikayeden çok farklı şekillerde okunabilecek alt metinlerden oluşuyor. Hiç değilse yapmak istediğimiz buydu. Açık kapılar bırakarak hikayeyi klibi izleyen kişinin kendi zihninde tamamlamasını istedik. İlk klip için de oldukça içimize sindi diyebiliriz.

    6) Günümüz müzisyenleri arasında iyi şarkı yazarları gittikçe azalıyor gibi. Biraz daha kısa cümleler kullanılıyor. Fakat Perdenin Ardındakiler için daha komplike bir durum söz konusu. Hatta dinleyici için özel olmanızın bir nedeni de -bizce- şarkı sözlerindeki derin bir tavrı görebiliyor olmak olabilir. Nasıl işliyor şarkı yazma süreci? Referans noktaları neler oluyor?

    Doruk: Öncelikle teşekkür ederim. Bunları duymak çok güzel. Çocukluğumdan beri yazmayı hep sevdim. Yalnızca şarkı değil tabii. Hikayeler, şiirler, denemeler.. Yazmak her zaman biriyle dertleşmek gibiydi benim için. Üslubumun oluşmasında okumaktan zevk aldığım yazarların da oldukça önemli bir payı var diyebilirim. Konu söz yazarlığı olduğunda da yazım süreci diğerlerinden çok farklı olmuyor. Bir şeyleri kendi üslubumla anlatmayı ve bunu yaparken kendimi sınırlamamayı istiyorum. İmge ve metaforlar kullanmaya, kimi zaman düz kimi zaman daha dolaylı bir şekilde hikayeler anlatmaya çalışıyorum. Bu hikayeler yer yer kendi hayatımdan, yer yer okuduğum bir kitap, etkilendiğim bir filmden çıkabiliyor. Belirli kalıpları yok. Perdenin Ardındakiler müziğinin içinde sözler önemli bir yer tutuyor. Çünkü biz kendimizi aslında müzikli hikaye anlatıcıları olarak görüyoruz.

    7) Biraz da konserlerden bahsetmek istiyorum. İlk konserinizden son konserinize kadar dinleyiciyle perdenin önünden ilişki kurmak nasıl hissettirdi?

    Direnç: Dinleyiciyle iletişim kurmak bizim için bir terapi gibi. Şarkılarımızın hep bir ağızdan söylenmesi, bizi sahneye ait hissettiriyor.

    Doruk: Kesinlikle harika bir his. Hatta çoğu zaman sahneye çıkarken tüylerim diken diken oluyor. “Bak sonunda başardın, insanlar sizin şarkılarınızı dinlemek ve söylemek için buraya kadar gelmiş.” diyorum kendi kendime. Çok özel bir duygu gerçekten.

    8) Günümüzde artık müzik piyasasında tanınmak ve milyonlarca dinlenmeye ulaşmak için iyi bir reklama ihtiyaç duyuluyor. Fakat siz bağımsız bir şekilde herhangi bir şirketle sözleşmesiz yapıyorsunuz müziğinizi. Bu bir anlamda da böyle bir piyasada sizin için risk olabilirdi. Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Bir müzisyeni şirkete bağımlı hale getiren etkenlerin üstesinden gelebildiğinizi düşünüyor musunuz?

    Perdenin Ardındakiler: Zaten daha önceden şarkının mixlenmesinden yayımlanmasına kadar tüm süreci biz yönetiyorduk. Dolayısıyla bir şarkının hayata geçmesinin arka planındaki dinamiklere oldukça hakim olduğumuzu söyleyebiliriz. Bu sebeple büyük şirketlerle çalışmaya yanaşmadık. Ancak imkanlarımız da sınırlıydı dolayısıyla herhangi bir PR faaliyeti de gerçekleştiremiyorduk. Bir şekilde şarkılar dinleyiciler tarafından keşfedildi ve harika bir ilgi gördü. Bizce bir şarkının dinlenmesindeki etmenler pr faaliyetleri ya da listelere girmekten ibaret değil. Eğer şarkın potansiyel taşıyorsa bir şekilde keşfedilir de dinlenir de. Bu tamamen dinleyiciye ne sunulduğuyla alakalı aslında.

    9) Geçtiğimiz aylarda sizi Anıl Piyancı ile birlikte dinledik. Bu birlikteliğiniz nasıl oldu? Rap camiasına yakınlaşmak müziğinize ya da size nasıl bir ivme kazandırdı?

    Direnç: Ben zaten halihazırda rap müzik piyasası içinde oldukça aktif olarak üretmeye, altyapılar vermeye devam ediyorum. Aynı zamanda çalıştığımız çevre de büyük ölçüde rap camiasından. Dolayısıyla Anıl Piyancı ile olan işbirliğinden ve gelen tepkilerden memnunuz. Rap dinleyen kitleye de bir şekilde ulaşabilmek, ivmemizi oldukça artırdı. Çünkü çok keskin hatları olan bir müzik yapmıyoruz. Farklı tarzlarda şarkılar dinleyen pek çok insanın müziğimizde ortak bir şeyler bulabileceğine inanıyoruz.

    10) Bir süredir karantina dönemindeyiz ve birçok müzisyen dinleyiciyle sosyal platformlar üzerinde buluştu. Bunun yanında bu dönemi üretken geçirenler de oldu. Sizin için nasıl geçti karantina dönemi?

    Doruk: Ben biraz kendime vakit ayırdım bu süre zarfında. Güzel kitaplar okumaya, iyi filmler izlemeye çalıştım. Müzikal olarak da oldukça verimli geçti diyebilirim. Birkaç yeni şarkı yazdık, birkaç yeni şarkı kaydettik.

    Direnç: Yeni projeler üzerinde çalıştım ve eksik olan bazı projeleri tamamladım. Bolca film ve dizi izledim, video oyunu oynadım. Bu şekilde geçti diyebilirim.

    11) Şu ana kadar 13 tekli ve 1 EP albüm yayımladınız. 24 Temmuz’da da yeni tekliniz “Düşlerim Zifiri Karanlık” klibiyle beraber yayımlandı. Çalışmanızdan ve şarkının ortaya çıkış sürecinden bahsedebilir misiniz?

    Perdenin Ardındakiler: “Düşlerim Zifiri Karanlık” bizim pandemi sürecinin henüz riskli olmayan ya da daha az riskli günlerinde kaydettiğimiz bir şarkı. Kayıttan yaklaşık bir ay önce şarkıyı bitirmiş ve demosunu yapmıştık. İçimize oldukça sinen, dans dans ettirirken bir yandan da ağlatabilen bir soundu var ve bu oldukça hoşumuza gidiyor. Hareketli ancak üzgün bir şarkı diyebilirim. 

    12) Son olarak Listenary’nin mottosu “Songs to discover today.” için karantina döneminde dinlemeleri için takipçilerimize önerebileceğiniz 3 albüm var mı?

    Perdenin Ardındakiler:Biz birbirimizin dinlediğini dinlemeyen, izlediğini izlemeyen oldukça zıt zevklere sahip bir ikiliyiz bu yüzden albüm önerilerini ayrı ayrı yapmak daha doğru olacak sanırım.

    Doruk: 

    1- Kwoon - When the Flowers Were Singing

    2- Cigarettes After Sex- Cry

    3- Damien Rice- My Favourite Faded Fantasy

    Direnç:

    1- Avicii - True

    2- ZHU - RINGOS DESERT

    3- DJ Snake - Carte Blanche


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.