Konum: Barselona, İspanya
Tarih: 1882 - (yapımı hala sürmekte)
Mimari Üslup: Art Nouveau
Mimar: Antoni Gaudi
1882 yılında yapımına başlanan ve yaklaşık 140 yıldır devam eden görkemli yapının hikayesi, San Jose Dindarları Birliği başkanı ile orijinal mimar Francisco de Paula del Villar arasındaki anlaşmazlıklar sonucunda 1883 yılında Antoni Gaudi’nin mimar olarak atanmasıyla başlamıştır. Gaudi’nin 43 yıl boyunca üzerinde uğraştığı proje çalışmaları için kendisine sorulan soruya Tanrı’yı kastederek “İş verenim aceleci değil” yanıtını vermişti. Adeta heykeltıraş titizliğiyle uğraşılan, özen gerektiren ciddi detayları barındıran yapı birçok ince ayrıntılarla işleniyor.
Halkın yardımı ile inşası devam eden bazilika, Gaudi’nin 1936 yılında bir tramvayın altında kalarak can vermesi sonucu yarıda kalmıştır. Yapımı hala sürdürülmekte olup, inşasının bu denli aksamasının nedenlerinden birisi sembolik olarak hala halk yardımı ile yapılması ve diğer bir nedeni ise Gaudi’nin karmaşık mimari tarzının çözülmesinin zor olmasındandır. Ayrıca 19.yüzyıl yapım tekniklerinin günümüz teknolojisine uyum sağlama güçlüğü, yaşanılan iç savaş ve ardından patlak veren II. Dünya Savaşı da inşaata başka bir darbe vurmuştur. Öte yandan, mimarın orijinal çizimleri ve modelleri de büyük hasar görmüştür. Üzerinden o kadar yıl geçmiştir ki yapının ilk yıllarda yapılan kısımları için restorasyon çalışmalarına başlanmıştır.
Gaudi’nin ölümünün ardından çalışmalar çeşitli eleştirilere maruz kalmıştır. Salvador Dali: “Projeyi sanatçısı olmadan devam ettirmeyi düşünmek bile ihanettir, bırakın kentin ortasında çürüyen bir diş gibi kalsın.” demiştir. Tahminler üzerinden yürüyen projeye karşılık olarak bir kesim yapının mimari üslubunu ve tasarımını kaybettiğini söylemiştir. Örneğin, Gaudi’nin taş kullanma isteğine karşılık tamamlama projesinde betonun kullanılması mimarın fikrine saygısızlık olarak yorumlandı. Kentin MoMa direktörü Daniel Giralt ise: “Gaudi ruhunu taklit etmek imkânsız.” diyerek inşaatın sonlandırılarak Gaudi’nin çalışmasının korunması gerektiğini söylüyordu. Buna karşılık bir mimari yapıya resim muamelesi yapılamayacağı, mimarı kutsallaştırmak için değil ama projeye saygı göstermek için kilisenin tamamlanması gerektiğini savunanlar da oldu.
Bu olaylı yapının mimarisinden söz edecek olursak, Gaudi “Geleceğin mimarı doğayı taklit eder.” demiştir. Bu sözünü de yapılarında özellikle La Sagrada Familia’da görebilmek mümkün. Gaudi, uçan payandalara olan ihtiyacı ortadan kaldırmak için açılı sütunlar ve hiperboloidal tonozlar sistemi geliştirdi. Yükü dış elemanlara dayamak yerine, yatay yükler iç kısımdaki kolonlardan aktarılır. Kolonlar ise dallanıp budaklanan ağaçlar şeklinde tasarlanmıştır.
Gaudi, orijinal mimar del Villar'ın plan şemasını korumuş fakat üzerinde birkaç değişiklik yapmıştır. La Sagrada Familia 3 boyutlu formalara -hiperboloit, parabol, spiral, konik- sahip yüzeyleri kullanıyor. Bu mimari yüzey panelleme yaklaşımları yapıya hem ince ve mukavemeti yüksek taşıyıcılar sağlıyor hem de katedralin akustik ve ışık kalitesini muazzam ölçüde artırıyor.
Orta nef 45 metre yüksekliğe kadar yükselir. İnce, çatallanma yapan sütunlar gözü yukarı doğru çeker, burada ışık tonozlardaki dairesel açıklıklardan süzülür. Ayrıca sütun ayakları çeşitli renklerde granitlerle, kemerler yeşil-altın Venedik cam karolarıyla kaplanmıştır. Bu da kullanıcıya ormanda geziyor hissi vermektedir.
Gaudi, La Sagrada Familia'nın her yönüne dini sembolizmi yerleştirerek Hıristiyan inançlarının görsel bir temsilini yarattı. Doğuda Nativity (Doğuş); batıda Passion (Tutku) ve güneyde Glory (İhtişam) isimli üç ikonik cephe tasarlamıştır. Yapımına başlanan ilk cephe Nativity Facade İsa’nın doğumuna adanmıştır ve bizzat Antoni Gaudi tarafından kontrol edilmiştir. Kaplumbağalar, bukalemunlar gibi doğal formların arasında Mısır’a Kaçış, Masumların Katli, Yusuf ile Çocuk İsa, İsa’nın soy ağacının yazılı olduğu sütun, Vaftizci Yahya gibi Hıristiyan kültüre ait hikaye betimlemeleri işlenmiş. Bu cephe 1894-1930 yılları arasında tamamlanmıştır.
Nativity Facade
Passion Facade ise oldukça sade bir tasarıma sahiptir. İsa’nın çektiği çileler ve idamı, Son Yemek sırasında uğrayacağı idamı öngören İsa, Yahuda’nın ihanet öpücüğü, Petrus’ın İsa’yı inkarı, İsa’nın kırbaçlanması gibi İncil’den hikayeler betimlenmiş. Bu cephenin inşaatı ise 1954’te başladı.
En büyük ve etkili cephe olan Glory Facade inşasına ise 2002’de başlandı. İsa’nın kutsal görkemine ve insanlığın Tanrı’ya yükselişine referans veren öğelerle dolu bu cephe için Gaudi’nin 1936’da hazırladığı bir modelden faydalanılıyor.
Passion Facade
La Sagarada Familia toplam 18 kuleden oluşmaktadır. Bu 18 kuleden birini İsa’ya, birini Meryem Ana’ya, 4 tanesi İncil’e ve kalan 12 tanesi ise havarilere ithaf edilmiştir. En uzun kule İsa’yı simgeler. Bittiğinde yüksekliği 170 metre olacak ve Avrupa’nın en yüksek kilisesi ünvanını da almasını sağlayacak. Gaudi, kuleleri tasarladıktan sonra bu kulelerin Barselona'ya gelecek olan gezginler için mükemmel bir karşılama olacağına inandığını belirtmiş ve kulelerin tepesindeki süslemelerin cennet ile yeryüzü arasında bir bağlantı sağlarmış gibi göründüğünü de ifade etmiştir.
Birçok farklı disiplin hala bu muhteşem eserin üzerinde çalışmalarını günümüz teknolojilerinden yararlanarak sürdürmektedir. Bazilika, 2026-2028 yılları arasında bitmesi tahmin edilmektedir. Öte yandan; “bitmeyen kilise” olarak bir üne sahip olması da inşaatı tamamlamayı özellikle geciktirmelerinin bir sebebi olabilir mi diye düşündürse de çoktan Avrupa’nın en saygın din merkezlerinden birisi haline gelmiştir.
valla bravo bu yazıyı biraz daha detaylandırıp art nouveau üzerine başka sanatçılara da çalışmalar yapsaydınız kitap haline gelebilirmiş