Konum: Paris, Fransa
Tarih: 1971-1977
Mimari Üslup: High-Tech Architecture
Mimar: Renzo Piano, Richard Rogers
1970 yılında, Fransa Cumhurbaşkanı Georges Pompidou tarafından tarihi Paris'in merkezinde bir kültür ve sanat kompleksi inşa etme programına dayalı olarak uluslararası bir mimari yarışma başlatıldı. Rogers + Piano'nun Centre Pompidou için tasarladığı tasarım, 1971'de yarışmanın galibi oldu. Rogers + Piano sadece 14 proje tasarlamış olmasına rağmen, konseptleri, beğenilen modernist mimarlar Oscar Niemeyer, Jean Prouvé ve Philip Johnson'ın da yer aldığı bir jüri tarafından 681 proje arasından seçildi. İnşaat çalışmaları Nisan 1972'de başladı ve metal çerçeve üzerinde çalışmalar Eylül 1974'te başladı. 2 Şubat 1977'de Centre Pompidou kapılarını halka açtı.
Rogers'ın ve Piano'nun Centre Pompidou için tasarladığı konsept, 1960'larda açık formlar ve esnek alanlarla deneyler yapan Cedric Price'ın çalışmalarından ilham alınarak oluşturulmuştur. İç alanı maksimize etmek için, yapıyı tersine çevirip ve mekanik sistemler için parlak renkli tüplerden oluşan bir iskelet ortaya çıkardılar. İskelet, yapıyı dışından yutar ve tüm farklı mekanik ve yapı sistemlerini sadece anlaşılmaları için değil, aynı zamanda kesintisiz iç mekânı maksimize etmek için de gösterir.
Binanın dış cephesindeki farklı sistemler, farklı rollerini ayırt etmek için farklı renklere boyanmıştır.
- Havalandırma maviye
- Sıhhi tesisat ve yangın kontrol boruları yeşile
- Elektrik elemanları sarı ve turuncuya
- Merdivenler, asansör ve bina genelinde harekete izin veren unsurlar kırmızıya boyanmıştır.
Merkezin en çok bilinen "hareket" unsurlarından biri, batı cephesindeki yürüyen merdivendir. Binanın tepesine kadar zikzaklar çizerek ziyaretçilere Paris şehrinin şaşırtıcı bir görüntüsünü sunan bir tüp şeklinde tasarlanmıştır. İnşa edilmemiş bir proje olan Cedric Price’ın Fun Palace'ta olduğu gibi, öncelik, işlevsel hareket ve akışı en üst düzeye çıkarmak, iç alanı serbest bırakmak ve farklı disiplinler arasındaki etkileşimi kolaylaştırmaktı.
Projeyi önemli kılan bir diğer önemli unsur, mimarın sadece sanatsever için değil, aynı zamanda bölge sakinleri için de bir buluşma alanı yaratma niyetiydi. Binanın önündeki hafif eğimli geniş meydan, binanın yüksek teknolojili yapısını geleneksel yerleşimlerine ve Paris sokak yaşamına tanıtarak bu rolü yerine getiriyor.
Centre Pompidou'da bir modern sanat müzesi, referans kütüphanesi, endüstriyel tasarım merkezi, geçici sergi alanı, çocuk kütüphanesi ve sanat merkezi, görsel-işitsel araştırma merkezi (IRCAM) ve restoranlar bulunmaktadır. Yapının radikal tasarımı her zaman bu kadar popüler olmadı ve başlangıçta düşmanlıkla karşılandı. Fransız Le Monde gazetesi tarafından "mimari bir King Kong" olarak tanımlandı. Fakat, tamamlandığından beri Centre Pompidou 150 milyondan fazla ziyaretçiye sahipti ve şimdi Paris'in en önemli kültürel simge yapılarından biri olarak ziyaretçilerini beklemeye devam ediyor.
Yorum Bırakın