Christopher Nolan'ın Tenet'i entropi, parçacık fiziği ve zamanın doğasıyla ilgileniyor. İşte filmin arkasındaki gerçek bilimin bir dökümü.
Inception ve Interstellar yönetmeni Christopher Nolan'ın tribe sokan bilim kurgu filmi Tenet, zaman yolculuğu filmlerinin eski tarzına benzersiz bir bakış sunuyor - peki ama filmdeki bilim ne kadar sağlam?
John David Washington (başrol/başkahraman), Tenet adlı gizemli bir organizasyonda görevlendirilen bir CIA ajanı olan başkahraman rolünde. Nesnelerin ve insanların entropilerinin akışını tersine çevirerek ileriye değil zamanda geriye doğru seyahat etmelerine izin veren teknolojinin icat edildiği gelecekten bir savaşın yürütüldüğünü öğrenir Tenet ayrıca gelecekte de yaratıldı ve amacı, düşmanların hem geçmişi hem geleceği hem de bugünü ortadan kaldıracak bir kıyamet günü silahı ateşlemesini engellemektir.
PEKİ ENTROPİ NEDİR?
Entropi, termodinamikte en basit şekilde düzensizliğin ölçüsü olarak tanımlanan bir terimdir. Parçacıklar ne kadar düzensizse, entropileri o kadar yüksek olur. Sıvılar katılardan daha yüksek entropiye sahiptir ve gazlar da sıvılardan daha yüksek entropiye sahiptir. Evren zamanla sürekli daha kaotik hale gelir. Matematikçi James R. Newman bunu "evrenin ölüm ve düzensizliğe doğru genel eğilimi" olarak adlandırırken, fizikçi Arthur Eddington oldukça şiirsel bir terim olan "zamanın oku"nu icat etti. Harland-Lang entropiyi bir "olasılık argümanı" olarak tanımlar. Kapalı bir sistemin entropisi ancak zamanla artabilir, asla azalmaz.
Yere düşen bir yumurtayı düşünün. Zaman ilerledikçe yumurta parçalanabilir (daha düzensiz hale gelebilir), ancak hiçbir zaman bütün bir yumurta olarak yeniden oluşmaz (daha az düzensiz hale gelir). Entropi akışı, bunun olmasını engelleyen tek şeydir çünkü diğer tüm fizik yasaları simetriktir: ileriye doğru olabilecek her şey geriye doğru da olabilir. Harland-Lang, "Yerde yeniden şekillenen ve tekrar sıçrayan yumurtaları görmüyorsunuz, ancak fiziksel olarak fizik yasalarının izin vereceği mantıksal bir sonuca varıyorsunuz" diye açıklıyor Harland-Lang.
Bu simetri nedeniyle yumurtanın kendi kendini onarma ihtimali sıfırdan(non-zero possibility) farklıdır. Bunun gerçekleşmesi için, yumurtanın ses ve ısı enerjisinin zeminde çatladığında taşındığı tüm hava ve yer moleküllerinin hareketinin ters yönde gerçekleşmesi gerekir. Ancak yumurtayı çevreleyen her molekülün yumurtanın yeniden dönüşmesi için çok az yol varken ve parçalanmış halde kalması için milyarlarca milyarlarca yol vardır. Parçalanmış kalmanın ve yeniden şekillenmenin adına olasılık o kadar ağır basmaktadır ki kırılmış yumurtanın yeniden şekillenmesini asla göremeyeceksiniz. Aynı nedenden ötürü, bir merminin kendisini bir duvardan çekip temiz bir şekilde silaha geri döndüğünü veya bir çarpışmadan sonra kendini mükemmel bir şekilde tamir eden bir arabayı asla göremezsiniz. Harland-Lang, "Gerçekte bunun olması ihtimali sıfırdır" diyor. "Ama sıfır değil. Bu paradoksun üstesinden bir şekilde geçersiniz, teknik olarak konuşursak, görmeye alışık olmadığınız tüm bu şeyler olabilir. Sadece henüz olmuyorlar.
Nolan Tenet’in yapım aşamasındaki notlarında, filmin "bir nesnenin entropi akışını tersine çevirebilirseniz, o nesne için zaman akışını tersine çevirebilirsiniz" fikrine dayandığını söylüyor. Filmin bilimsel olarak doğru olduğunu iddia etmese de "güvenilir/inandırıcı fizik"(credible physics) temeline dayandığını söylüyor. Harland-Lang filmi izledikten sonra aşağı yukarı şu değerlendirmeye katılıyor: "Yüzde 100 bilim temelli değil. Bir nevi ondan ilham alıyor ya da ona bir benzetme." Bir yumurta için entropi akışını tersine çevirebilseydiniz, yumurta tam anlamıyla zamanda geriye doğru hareket etmeye başlamazdı. Ancak entropi ve zaman o kadar güçlü bir şekilde birbirine bağlıdır ki, eğer insanlar parçalanmış bir yumurtanın kendisini yeniden topladığını, yerden fırladığını ve mutfak tezgahına geri döndüğünü görseler, zaman yumurta için geriye doğru ilerliyormuş gibi görünür.
TENET VE TEORİK FİZİK
Neil özellikle, Feynman ve Wheeler'ın pozitronların zamanda geriye doğru hareket eden elektronlar olabileceği fikrine atıfta bulunuyor.
Elektronlar, negatif bir yük taşıyan parçacıklardır ve pozitronlar, elektronlarla aynı kütleye ve eşit fakat zıt bir pozitif yüke sahip olan antiparçacıklardır. Antinötronlar ve antiprotonlar gibi diğer parçacık türlerini yansıtan başka tür antiparçacıklar da vardır. Toplu olarak bu antiparçacıklar, antimadde olarak bilinir. Pozitronlar, kozmik ışınlar gibi doğal olaylarda bulunabilir veya Büyük Hadron Çarpıştırıcısı gibi bir parçacık hızlandırıcıda yaratılabilir. Yapısal olarak bunlar elektronların ayna görüntüsüdür ve Feynman-Wheeler teorisi, zamanın okunu bir elektron için geriye doğru ilerlemeye zorlarsanız, bunun bir pozitron gibi görüneceğini varsayar. Zaman içinde geriye doğru giderken, eski benliğiyle birlikte var olabilir, hatta kendisiyle çarpışabilir.
Tenet, akıllıca bir hareketle tüm bunları açıklamakta takılıp kalmıyor. Bunun yerine, zaman savaşı fikrini ve Feynman ve Wheeler'ın modelini bir referans alarak insanların zamanda yönünü tersine çevirmesine izin veren makineler kullanıyor. Bu, özellikle Oslo Freeport dövüş sahnesinin iki versiyonunda görülüyor, burada başkahramanımız daha sonra kendisi olduğu ortaya çıkacak olan zırhlı, gizemli zamanda ters çevrilmiş adamla dövüşüyor. Dövüş sahnesini iki kez gösterirken Tenet, gördüklerimize dair anlayışımızı değiştirir. İlkinde, seyirci başkahramanımızın ve savaştığı adamın 2 farklı insan olduğunu düşünüyor. İkinci izleyişimizde fark ediyoruz ki ikisi de farklı varoluş durumundaki başkahramanımız. Feynman ve Wheeler'ın tam olarak önerdiği şey buydu: Bir parçacık ve bir antiparçacık olarak algıladığımız şey aslında zamanda hem ileri hem de geri hareket eden aynı parçacık olabilir.
Bunun arkasındaki teori bilimselmiş gibi kulağa gelse de Harland-Lang, Feynman ve Wheeler'ın, evrenin ters zamanda yolculuk yapan parçacıklarla dolu olduğunu tam anlamıyla tartışmadıkları konusunda uyarıyor - sadece teoride mümkün olabilir. "Temelde bir pozitron, zamanda ilerleyen bir şeydir," diye açıklıyor. “Dünyada her pozitron gördüğümüzde zaman yolculuğu gerçekleşiyor gibi bir şey değil.” Teori, elektronlara ve pozitronlara baktığımızda gördüklerimizi yorumlamak için kullanılan bir araçtır ve Tenet bunu, partikülleri ve antipartükülleri veya insanları ve zamanda ters çevrilmiş insanlarla yer değiştirerek yaptığını tercüme ediyor.
TURNİKELERİN OLAYI NE?
Tenet'teki turnikelerin etkisi, bir kişinin vücudundaki her parçacığı ayrı ayrı tersine çevirmek değildir. Bunu yaparlarsa, Başkahramanımız antimaddeye dönüşecek ve dış dünya ile temas halinde patlayacaktı. Yok etme, madde ve antimadde çarpışması olarak bilinen bir reaksiyonda, her iki parçacığın (örneğin bir elektron ve bir pozitron) yok olmasına ve enerji açığa çıkmasına neden olur. Bunu yalnızca atom düzeyinde gördük, ancak tahrip etme potansiyelini büyütmek yıkıcı olacaktır.
Harland-Lang, bir gram antimaddenin sadece sekizde birini içeren bir bombanın Vatikan'ı havaya uçurmaya yetecek kadar ateş gücüne sahip olduğu Melekler ve Şeytanlar'ın hikayesine atıfta bulunur. Harland-Lang "Oturup matematik yapmadım" diyor. "Fakat dünyanın geri kalanıyla imha edilen bir kişiden sağlanan enerjisinin tüm dünyayı yok edeceğini düşünüyorum." "Nitekim, eğer başkahramanımız gibi 90 kilo bir adam antimaddeye dönüştürülürse, ortaya çıkan patlama yaklaşık 3800 megaton TNT'ye eşdeğer olacaktır. Bunu perspektif olarak ortaya koymak gerekirse, şimdiye kadar yaratılmış ve test edilmiş en güçlü nükleer silah - patlaması patlama bölgesinden yüzlerce mil ötede pencereleri ve çökmüş çatıları kıran SSCB Çar Bombası - 50 megatonluk bir verime sahipti. Tenet, kahramanın ters çevrildikten sonra dışarı çıktığı anda patlamasıyla bitmediğinden, turnikelerin antimadde yaratmadığını söylemek güvenlidir.
Bunu, zamanın daha büyük evrene zıt yönde aktığı küçük, başkahraman boyutlu bir evren yaratmak gibi düşünün. Başkahraman bir turnikeden geçip çok uzun bir süre ters çevrilmiş kalsaydı, normal bir perspektiften bakıldığında, termodinamiğin ikinci yasasına gençleşerek mucizevi bir şekilde meydan okuyan yaşlı bir adam gibi görünürdü. Ancak kapalı sistemi içinde normal yaşlanıyor olacaktı.
Tenet'teki tüm ters çevrilmiş nesneler, bu kapalı sistemin özelliklerini paylaşır ve bu da etkileşime girmelerini sağlar. Başkahramana nefes alması için ters çevrilmiş hava içeren ters bir oksijen tankı verilmelidir, çünkü onun için ters bir zaman akışı sergileyen havayı soluması imkânsız olacaktır. Ayrıca, turnikenin giriş ve çıkışının farklı yerlerde olması da önemlidir, çünkü eğer aynı yerde olsalardı, o zaman turnikeye giren bir kişi ters çevrilmiş kendiliğinden çıkarken çarpışır ve işler karışırdı. Peki ya evrende kapalı bir sistem oluşturmak yerine, tüm evrenin zaman ve entropi akışını tersine çevirdiyseniz? Tenet'in kıyamet silahı burada devreye giriyor.
ALGORİTMA VE İMHA
Başkahraman Tenet'te ilk kez bir turnikeden geçtiğinde, ileriye doğru hareket eden meslektaşı ile etkileşime girmemesi konusunda uyarılır, çünkü tıpkı bir elektron ve bir pozitron çarpışması gibi, ikisinin birbirine değmesi, yok oluşa neden olur. Yine, bu bilimsel olarak doğru olmaktan çok bir bilim analojisidir. Başkahramanın bedeni antimaddeye dönüştürülmüş olsaydı, tersine çevrilmemiş benliğine dokunursa gerçekten de yok ederdi, ancak başka herhangi bir maddeye dokunursa da yok ederdi. Harland-Lang'in açıkladığı gibi, "Her elektron özdeştir ve herhangi bir elektron, herhangi bir başka pozitronla karşılaşırsa, yok olur." Kahramanın vücudundaki elektronlar Neil'in ya da Sator'un vücudundaki ya da etrafımızdaki havadaki elektronlardan farklı değildir.
İmha aynı zamanda MacGuffin'in kalbinde yer alır: Algoritma adı verilen tıknaz, dokuz parçalı bir metal şekil, hatırlarsınız. Gelecekte turnikeler yaratan aynı bilim adamının, tüm dünyanın entropi akışını tersine çevirmenin bir yolunu keşfettiği açıklanıyor. Çağdaşlarının bu bilgilerle yapacaklarından korkarak Algoritmayı dokuz parçaya böldü, tersine çevirdi ve zamanında geri gönderdi. Algoritmanın etkinleştirilmesinin etkisi kitlesel imha olacaktır. Dünyadaki her parçacık aynı anda zamanda geri yansıtılır ve diğer tarafa gelen geçmiş benliğine çarpılır. Tüm bu parçacık çiftlerinin varlığı sona erecek ve anlaşılmaz bir ölçekte enerji salınımı olacaktı - yine de teoride bu patlama, Algoritma etkinleştirildikten sonra dünyayı dokunulmadan bırakarak zamanda geriye doğru yönlendirilecek.
ÖZETLE TENET BİLİMSEL OLARAK DOĞRU MU?
İzleyicilerin Tenet'ten çıktıktan sonra düşündükleri ilk soru, filmin bilimsel olarak doğru olup olmadığıdır. Bir nesne veya kişi için entropi akışını tersine çevirerek, ters çevrildikleri noktadan itibaren zamanda geriye doğru hareket etmelerine neden olabilir misiniz? "Demek istediğim, kısaca cevaplamak gerekirse sanmıyorum, hayır," diyor Harland-Lang. “Fakat bunu yapabileceğiniz bir dünya hayal ederken, Tenet zamanın kendisi ve zaman deneyimimiz hakkında bazı ilginç sorular yönlendiriyor.” diyerek açıklıyor.
"Açıkladığım gibi,bu durum bize entropinin sezgisel olarak doğal bir zaman anlayışı verip vermediği, bunun gerçekten zamanı nasıl deneyimlediğimizle doğrudan ilişkili olup olmadığı kesinlikle sorgulanabilir. Bu bir soru. Mevzu bu bile olsa, bu şeyler birbirine sıkı sıkıya bağlı olsa bile, yine de zaman vardır ve ileriye doğru ilerler. "
Bu bizi entropinin zamanın oku olduğu fikrine geri getiriyor. Zamanda kaybolduysanız ve hangi yönden aktığını bilmiyorsanız, kapalı bir sistemin entropisine bakabilirsiniz. Bu sistemin entropisinin arttığı yön, zamanın ilerlediği yön olacaktır. Ve zamanın geçişine ilişkin işaret tabelalarımız - insanlar yaşlanmakta, yumurtaların kırılması, dağların aşınması - entropinin sonucu olduğu için, zaman deneyimimizi entropi deneyimimizden ayırmak çok zor. Bize göre aynı şey gibi görünüyorlar.
Interstellar, bir insanın bir kara delikten geçmesinin nasıl bir şey olduğunu doğru bir şekilde tasvir etmeyi amaçladığı gibi, Tenet de bir insanın zamanda tersine yolculuk yapmasının nasıl bir şey olacağını hayal ediyor. Bu, bazı akıl almaz dövüş sahnelerine yol açar, ancak aynı zamanda çok daha büyük fikirlere açılan büyüleyici bir geçittir.
Detaylıca inceleyebilmek için bkz:
KAYNAK:
Yorum Bırakın