LE TABLEAU – MUTLULUĞA BOYA BENİ
Jean François Laguionine’nin yönetmenliğini üstlendiği Le Tableau, (Türkçe’si Mutluluğa Boya Beni) 2011 yapımı ödüllü bir animasyon filmidir.
Yarım kalmış bir tabloda çiçek bahçeleri içinde bir şato ve uzayıp giden bir orman... Nedense bir ressam bu manzarayı ve çizdiği 3 karakteri yarım bırakmış: boyanması bitmiş Toupins, birkaç rengi eksik kalmış Pafinis ve sadece eskiz çizgilerinden ibaret Reufs. Aralarında en güçlüsü olduğunu fark eden Toupins bir anda resmin kontrolünü eline alır.
Yarım kalan resme uyum ve düzenin gelmesi ancak ressamın resmini bitirmesiyle mümkündür; fakat asıl can alıcı soru da buradadır:
1) Ressama ne olmuştur?
2) Neden resmini tamamlamadan gitmiştir?
Karakterleri kendilerini üç sınıfa ayıran bitmemiş bir manzara resmi var: Tastamamlar, Yarımlar ve Eskizler. Tamamen boyanmış olanlar iki şeye ikna olmuşlardır:
1) Ressamın geri gelmeyeceğine
2) Yarımlar ve Eskizler müzik ve ışık dolu sevimli şatosuna ait değil.
Arka plan olarak, Yarımlardan olan Lola, kusursuz bir şekilde boyanmış Ramo - aynı zamanda Lola'nın en iyi arkadaşı Claire'in sevgilisi ve Plume adlı kaba bir eskiz, kazara resimlerinden çıkıp, tüm sorunlarını (örneğin sınıf ayrımı)çözeceğine inandıkları Ressam'ı aramak için diğerlerine doğru yola çıkıyor. Ancak, her büyük çabada olduğu gibi, bunu söylemek yapmaktan daha kolaydır.
Filmin yönetmeni Laguionie, bu filmdeki bazı ünlü ressamlara kesinlikle saygı duruşunda bulundu: Picasso, Matisse, Chagall, parlak renkler, sert çizgiler, dalgalı çizgiler ve sahip olduklarınız arasında gidip geliyor. Animasyon kısmı konusunda fazlasıyla başarılı bir yol izlediğini söyleyebiliriz. 8. Avrupa Animasyon Filmleri ve TV Özel Filmleri Festivali'nde En İyi Uzun Metraj Film Ödülü’nün sahibi olması bunu kanıtlar nitelikte.
Başkaları filmi yorumlarken başka açılar dikkatlerini çekmiş olabilir, ancak "Mutluluğa Boya Beni" söz konusu olduğunda, sınıf ayrımı ve dini temalar, özellikle de Tanrı'nın varlığı hakkında düşünmemek elde değil açıkçası. Film tanrının varlığını zorlamakla beraber, bunu Eski Ahit’teki tasvire göre değil, daha çok intikamcı, titiz ve Mutlak Yasa (bkz: the Absolute Law / Koşullar uygulanma şeklini değiştirebilse de prensipte değişmediği düşünülen, ahlaki anlayışa dayanan bir doğa kanunu.) Çok fazla spoiler vermeden, “Le Tableau” tanrıyı basitçe “yaratıcı” olarak görüyor. Yarattıklarını bırakabilen ve bu uçsuz bucaksız dünyada, onların hem yeryüzüne hem de mucizelere abayı yakmasına izin veren bir yaratıcı olarak ele almış.
Sonuç olarak, “Mutluluğa Boya Beni” 78 dakikalık gösterişli görseller , sağlam üst anlatı ve baş döndürücü temalar ve felsefelerden oluşuyor. İzlerken dikkatinizi çekecek en önemli noktalardan birisi de Ressam’ı ararken karakterlerimizin Ressam’ın odasındaki diğer resimlerle olan diyalogları olacaktır. Ne karmaşık bir senaryo ne de olağandışı bir hikâye çizgisi. Sadece renklerin hafızası, sevimli sadeliği, çocukluğun tazeliğinin sıcacık tadı, eski imgelerin, macera ruhunun ve felsefi kırıntıların karışımı olan duygular bütünü bir tür müzik gibi.
Filmi takip edebilmeniz için filozof olmanızı gerektirecek bir yanı yok elbette, fakat din felsefesi konusunda genel bir çerçeveye aşina olmanız daha keyifli bir seyir sağlayabilir. Eğer aksiyon bağımlısı, basit eğlence veya romantizm içermeli kesinlikle diyorsanız bu filmi sizi tavsiye etmem ama zarif, eğlenceden fazlasını temin eden, muhteşem bir evrene açılan bir pencere ve sıradan olmayan bir animasyon; yani sanat ve anlam arıyorsanız, bence doğru yerdesiniz.
KAYNAK:
Yorum Bırakın