Kültürümüzdeki Ve Hayatımızdaki İçecekleri Tanıyor Muyuz?

Kültürümüzdeki Ve Hayatımızdaki İçecekleri Tanıyor Muyuz?
  • 6
    0
    1
    0
  • Çay, Türk kahvesi, ayran, şerbetler, hoşaflar, gazoz ,boza, sahlep ve daha niceleri.. Sadece bu kadarla sınırlı kalabilir mi içeceklerimiz? Aşlama,hardaliye, sübye, tükenmez .. Bunları biliyor muyuz , neleri unuttuk, neleri günümüze taşıdık? Peki sıklıkla karşılaştığımız  içeceklerin tarihini biliyor muyuz? 

    • En sık kullandığımız,  su ile başlayalım. Su, her zaman günümüzdeki gibi kolayca alabileceğimiz bir içecek değildi. Osmanlı döneminde çeşmeler ve 'saka'lar vardı. Sakalar, binek hayvan üzerinde sokak sokak gezerek evlere su satardı. İnsanlar, o büyük cam damacanalardan istedikleri miktarda su alırdı. Hatta, her evin tercih ettiği saka farklıydı, hangi kaynaktan su istiyorlarsa o sakayı beklerlerdi. Yaz aylarında da soğuk suya, kar ve buza (ab-ı müncemid) ihtiyaç vardı.Sadece içmek için değil, şerbetleri hoşafları soğuk tutmak için buz çok önemliydi. Ama gerek Osmanlı’dan önce gerekse Osmanlı döneminde buz ve kar üretimi halktan ziyade saray için önemli bir ihtiyaçtı. Özellikle Uludağ'daki mağaralarda muhafaza edilen kar ve buz, develerle Bandırma'ya indirilir ve gemilerle payitahta getirilirdi. Bütün bu zorlu süreçler de doğal olarak kar ve buzun fiyatını bir hayli arttırırdı ama sokakları şenlendiren ,sıralar oluşturan başka tatları da doğururdu. Döğülmüş buz üzerine pekmez dökülerek yapılan kar helvası, karsambaç veya bici bici , günümüze ulaşan geleneksel tatlardandır.
    • Hazır Osmanlı'dan bahsederken şerbeti söylemesek olmaz. Bugüne kadar ulaşmış ve az da olsa hala evlerde yapılan şerbet türleri, dönemindeki türlerin çok az bir kısmı. Yüzlerce çeşidi olan şerbetlerin bugün en bilinenleri; sirkencübin, lohusa, gül, reyhan, demirhindi, kızılcık, meyan kökü...  Günümüzde bazı yörelerde çiftlere söz kesildiğinde şerbet içilir, şerbet içme törenleri yapılır. Bu törenlerde sohbetlere, geleneksel olarak “Şerbetleri ez getir, sofralara tez getir” diyerek başlanır. Bazı yörelerimizde de nişanın ertesi günü kız tarafı haberci çıkararak ailenin yakınlarını ve hatırlı komşularını şerbet içmeye davet eder. Hatta nikâh sonrası, sünnet sonrası şerbet ikram etme geleneğimizi sürdüren yörelerimiz de vardır.
    • Osmanlı'dan devam edelim. Osmanlı'da şarap dediğimizde, dini nedenlerle olumsuz bakılıyor gibi görünse  de bu bakış dini nedenlerden ziyade güvenlik gerekçelerine dayandırılır. Ahmet Refik Altınay'ın yazdıklarına göre, yeniçeriler şaraba çok düşkündür ve IV.Murad'ın meşhur içki yasağı da o dönemde giderek artan yeniçeri taşkınlıklarına son vermek için uygulanmıştır.

    • Sokak aralarında sırtında güğümüyle dolaşan bozacıları belki artık herkes hatırlamaz ama mesleği unutulmaya yüz tutmuş olsa da boza zamana direnmeye devam eden içeceklerden. Kum darı, su ve şekerle hazırlanan, üstüne tarçın ve leblebi koyulan mayalı ve hafif ekşi bir içecek boza. Hatta boza için yiyecek demek bile yanlış sayılmaz. İnsanlığın en eski dönemlerinde tahıllar un haline getirilerek ve sulandırılarak tüketilirdi .Yaygın kabule göre insanlar bu sulu tahıllı kapları ateşin yanında beklettiklerinde mayalanmış ve boza benzeri ürünler elde etmişlerdir. İnsanlığın bu ilk yiyecek-içeceklerinin de Anadolu'dan ve Mezopotamya'dan çıkmış olduğu görüşü de araştırmalarla destekleniyor. Osmanlı ordusunun da sefer öncesi tükettiği önemli gıdalardan biri olarak geçer boza.
    • Bozacıdan bahsedip de şahidi şıracıyı unutmamak lazım. Şıra, genellikle kuru üzümden yapılan ve genelde sene boyu yapılabilen bir içecekken, koruk suyu da yaş üzümden yapılır. Eskiden sıklıkla tüketilen şıra, şimdilerde sadece kebapçılarda bulunuyor. Koruk suyu da artık evlerde sık sık yapılmıyor ya da eskisi gibi zeytinyağlılarda kullanılmıyor. Oysa bunlar sahip çıkmamız gereken önemli içecekler. 
    • Çoğu kişinin bilmediği bir içecekten bahsedelim. 'Tükenmez şerbeti'. Eski tariflerde, sonbahar kış meyvelerinden yapılan(ayva,muşmula,armut,elma) , altı çeşmeli kavanozlarda şeker ve suyla mayalanmaya bırakılan bir içecek olarak geçer. İsmini,  bittikçe üstüne su ve meyve eklenmesinden dolayı uzun süre tükenmemesinden alır.
    • Aşlama , Adana yöresine özgü meyan kökünden yapılan bir içecek türüdür. Yapılışı nedeniyle haşlama olan adı zamanla aşlama haline gelmiştir. Özellikle Çukurova Bölgesi’nde oldukça sevilen aşlamayı, sokak satıcıları sırtlarındaki güğümlere doldurup gezerek satıyor. Meyan kökü otunun biraz yıkandıktan sonra tülbent yardımıyla 3-4 saat demlenip elde edilen aşlama içeceğinin özellikle bağırsak rahatsızlıklarına, cilt hastalıklarına, kansere, öksürük ve üst solunum rahatsızlıklarına iyi geldiği belirtiliyor. 
    • Ege Bölgesinde hala yapılan bir içecek 'Sübye'. Osmanlı topraklarına ilk olarak 1492 yılında İzmir-Tire'ye gelen Seferatlar sayesinde geldiği tahmin ediliyor. Yazı kışa taşıyan içecek tam olarak. Yazın kurutulan kavun çekirdekleri, kışın dövülerek su ile kaynatılır, süzülen suya şeker ilave edilir ve o haliyle içilebildiği gibi mayalandırıp da içilebilir. 'Sıfır atık' olarak nitelendirilen tariflerin aslında yeni bir moda olmadığı, geçmişten günümüze taşınan tariflerde sık sık görüldüğüne dair bir kanıt olarak sunulabilir sübye.

    • Az bilinen , günümüzde yapıldığı yöre Kırklareli'yle sınırlı kalsa da zamana direnmiş bir içecek 'Hardaliye'. İsminden anlaşıldığı üzere hardaldan yapılan nadir içeceklerdendir. Yapımında papazkarası cinsi olgunlaşmış yaş üzüm, vişne ve ayva yaprağı, kırılmış siyah hardal tohum kullanılır. Siyah ve hafif koyu kıvamlıdır. 
    • Hepimizin bildiği ama içeriğini çoğu insanın bilmediği bir içecek 'Sahlep'. Anadolu orkidesinin toprağın altındaki yumrularının kurutularak dövülmesiyle ortaya çıkmış bir içecek. Bu Anadolu orkidesinin diğer adının da Sahlep olması bu yüzden.
    • Şalgam, hepimizin bildiği ama yine içeriğinde kafa karışıklığı yaratan içeceklerden. Çoğu insanın sandığının aksine pancardan değil,  bambaşka bir tür olan şalgam bitkisi ve siyah havuçtan üretilir. 
    • Gelelim vazgeçilmezimiz olan ayrana. Ayran, günümüzdeki gibi yoğurdun sulandırılmasıyla elde edilen bir içecek değildi aslında. Yayıkta sallanıp yağı çıkarılan sütün değerli ,yağlı kısmı pazarlara gönderilir ve satılırdı. Geriye kalan yağsız kısmı lor peyniri olarak değerlendirilir veya içilirdi. İşte sütün o yağsız içilen kısmına ayran denirdi. Ayran, bu sebeple varlıklı ailelerin evlerinde olmazdı, geliri düşük olan evlerde tüketilirdi. Ne oldu da ayran, yoğurdun sulanmış haline denildi ve her eve girmeye başladı, merak konusu.

    • Türk kültüründe milli içecek dendiği zaman tabii ki 'Kımız'dan bahsetmemek olmaz. Milli sıfatını verip de tadınını bilmemek bir bakımdan üzücü. Kımız, kısrak sütünün fermente edilmesi sonucu elde edilen beyaz renkte içecektir. Orta Asya halklarına ait bir içecektir. Günümüzde halen; Kazaklar, Özbekler ve diğer bazı Türk halkları ile Moğollar arasında tüketimi görülmektedir. Tadının ekşimiş peynir suyu ve ayran karışımı gibi olduğunu söyleniyor. Karbındioksit içerdiğinden dolayı da gazoz gibi köpürebiliyor.
    • 'Gazoz'u unutmamak lazım. Günümüzde marketlerde belli başlı yörelerin gazozlarını bulmak mümkün ama çeşit bakımından geçmişe göre bir hayli azalmış durumda. Yine de Anadolu'nun çoğu ilçesinde hala gazoz dükkanları ve içinde yüzlerce çeşit gazoz bulmak mümkün. 
    • Milletçe en sık tükettiğimiz çay ve Türk kahvesi hakkında sayfalarca yazı yazılabilir. Şahsi olarak, çay ve kahveyi bu kadar benimseyip korunmasına gösterdiğimiz ilgiyi, unutulmaya yüz tutmuş ve unutulmuş geleneksel içeceklerimiz için de gösterebilsek ne güzel olur diye düşünüyorum. Türk kahvesinin ve kültürümüzdeki geçmişi sandığımızdan çok daha kısa olan çayın detayına girmeyeceğim. Başka içeriklerde bu ikiliyi merceğe almak ve derin detaya girmek en iyisi :)

    .

    .

     

    Kaynakça

    1

    2

    3
    4
    5
    6
    7

    9

     


    Yorumlar (1)
    • Harika bilgilendirici bir yazı ayranın böyle yapıldığını daha önce duymamıştım teşekkürler. Devamını bekliyoruz 👍🏻

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.