Covid-19’un hayatımızın ortasına düşmesi ile birlikte pek çok alan bundan etkilenerek çalışma şartlarını değiştirmişti. Bu durumdan tabi ki moda sektörü de nasibini aldı ve defileler dijital ortamlarda moda seveler ile buluştu. Ama artık dünya genelinde iyileşme sürecinde olduğumuz bugünlerde Londra Moda Haftası da adından söz ettirmeye çoktan başladı. Tamamen haftadan bahsetmek yerine (şimdilik) hem tasarımları hem de ismiyle gündemimizi daha çok ilgilendiren bir isimden bahsetmek istiyorum. Bora Aksu. E hazırsanız başlayalım!

17-22 Eylül arasında moda severler ile bulaşacak olan Londra Moda Haftası gerekli tüm tedbirler alınarak gerçekleştiriliyor. Defilelerden biri de Türk tasarımcı Bora Aksu’ya ait. Tasarımcı London Evening Standard gazetesine verdiği demeçte, ‘Gösteriyi yapmaya karar verdim çünkü hepimizin rüya görmeye devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum.’ diyor.

Gerçekten de bir rüyayı andıran koleksiyonundaki uçuş uçuş modeller, pastel tonlarındaki parçalar internette de büyük ilgi gördü. St. Paul Kilise’si Covent Garden’da gerçekleşen defilede maskeli modeller kilisenin basamaklarından ve kaldırım taşlarından oluşan podyumdan aşağı inerek koleksiyonu moda severlere sergilediler.

Koleksiyon Birinci Dünya Savaşı ve 1918 gerçekleşmiş olan grip salgınından esinlenilerek 3 bölüme ayrılmış şekilde tanıtıldı. En başta göz alıcı ‘nurses’ tasarımlar tanıtılırken (kolalı beyaz pamuklu elbiseler ve bukleli ceketler) ardından ‘grieving period’ tasarımlar ile (soluk mavilerin hakim olduğu tasarımlar) son olarak ise ‘Roaring Twenties’ ile pembeler, fırfırlar ve dantel parçalar. 

Yazarınız olarak fikrimi soracak olursanız (sorduğunuzu farz ediyorum) benim aklım en çok soluk mavi birbirinden güzel ve hafif elbiselerin içinde olmak. Bahar aylarında uçuş uçuş ve soft renkler giyinmek gerçekten harika olurdu. 

Son dönemlerde küresel olarak yaşanan bu salgın dolayısıyla tasarımcılar da diğer iş kollarında olduğu gibi zor şartlarda çalıştı ve zor dönemlerden geçtiler. Bora Aksu 1918’de yaşanmış olan gripten yola çıkarak koleksiyonunu yaratmış olsa da o dönemi tam anlamıyla tasarımlarına yansıtmaktan kaçınmış. Aksine kendisinin de betimlediği gibi rüya gibi, ışığı, hayal gücü ve enerjisi yüksek bir koleksiyona imza atmış. Kutlama heyecanın kendisi en çok heyecanlandıran şeylerden biri olduğunu söyleyen Aksu, bu zamanların da geçeceğini ve geleceği eskiden çok daha iyi yapacağını söylemiş. 

Tasarımları ve düşünceleri ile de bizlere ilham olabilecek bu yaratıcı ve bir o kadar geleceğe karşı umutlu olan tasarımcının güzel dünyası ile sizi baş başa bırakıyorum. Güzel günlere!