Manga'yla Ülkemizin En Özel Müzisyenlerinden Olan Ferman Akgül İle Röportaj

Manga'yla Ülkemizin En Özel Müzisyenlerinden Olan Ferman Akgül İle Röportaj
  • 3
    0
    0
    1
  • Röportajımız, 24.06.2020 tarihinde Barkın Ünlüeroğlugil tarafından yapılmıştır.

    "Çok samimi söyleyeyim online dergi durumuna çok alışamadım ilk başta. Hala da zorlanıyorum. Dergiyi elimde tutmadan zevk alamıyorum çünkü ama ön yargılarımı da kırmaya başladım. Wannart çok eğlenceli mesela. İyi ki varsınız."

     

    Alternatif rock, nu-metal, rapcore, pop-rock, pop ya da tarzlarına ne derseniz deyin maNga, farklı janrları harmanlayarak ürettiği duygu ve enerji dolu eserlerle Türkiye'nin müzik tarihinin en değerli müzik topluluklarından birine dönüştü.

    Grubun vokali ve en önemli yüzü olan Ferman Akgül ise hem ekibiyle hem de solo çalışmalarıyla haliyle ülkemizin en özel müzisyenlerinden biri oldu. maNga'yla birlikte unutulamayacak başarılara imza atıp hepimizde derin izler bıraktı. Sanatçı, ona olan sorularımızı ise kendine bir kez daha hayran bırakacak derecede bir içtenlikle yanıtladı:

    1. Her şeyden önce şunu merak ediyoruz: 40 yaşınızı geçmiş olmanıza rağmen hem 20’li yaşlarda gösteriyorsunuz hem de sahnede ve özel hayatınızda bitmek bilmeyen bir enerjiniz mevcut! Bunu hayat dolu güler yüzünüz ve her daim pozitif kişiliğinize de bağlayabiliriz ama başka bir sırrınız ya da bir günlük rutininiz var mıdır?

    Bu yolda hep birlikteyiz diye düşünüyorum. Ben de teşekkür ederim. Sorunun cevabı genetik mirasta yatıyor :) Kendime dikkat ediyorum tabii ki. Spora ve iyi beslenmeye özellikle. Bir de iyi uyurum :)

    2. Bu söz konusu aktifliğiniz, yıllardır birçok meyvesini veriyor: TRT Müzik’teki Kulaktan Kulağa programı ile televizyona, Küçük Prens Müzikali’nde sahneye, ilk kitabınız Osmanlı Cadısı: Tırnova ile edebiyat camiasına adım attınız. Bunların yanında da sinema master’ı yapmış bir sanatçı olarak, Instagram’dan paylaştığınız üzere, kitabınızın filminin senaryosu ile ilgileniyorsunuz. Daha önceki bir röportajınızda ise bu çok yönlülüğünüz için “Yönetmesi zor ama doğru planlandığınızda yapılabiliyor.” demiştiniz. Bu tabiri biraz daha açabilir misiniz, sizi ileride müzik dışında daha fazla projede görebilir miyiz?

    Yapım gereği tek bir işe konsantre olamıyorum. Bu soruları yanıtlarken bile 2021’de gerçekleşecek bir proje için fikirler not alıyorum. Geçen akşam da film toplantımız vardı.

    Her şeyi deneyen biri gibi de gözükme istemem ama ben evet çok şey denemek istiyorum, çünkü bitmek bilmeyen fikirlerim var. Bazıları iyi bazıları kötü oluyor. Kalıcı olanları yakaladığımda mutlu oluyorum. Ayrıca müziğim için her zaman ilham kaynağı yaratıyor bu denemelerim. Manzara karşısına geçip ilham perisini beklemek biraz tembellik ve zaman kaybı olurdu :)

    3. Daha önce Billboard, Blue Jean ve 46 gibi mecmualarda müzik yazarlığı yapmış biri olarak ülkemizin günümüzdeki müzik medyasını, global çaptaki muadilleriyle kıyasla yeterli buluyor musunuz? Platformlarımız Listenary ve Wannart gibi diğer online dergiler hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

    Kült olmuş dergilerde yazı yazma fırsat bulabildiğim için şanslı hissediyorum kendimi. Geçen gün depodaki bir kutuda buldum dergileri ve çocuklar gibi sevindim. Bütün o yazı işlerini şu yüzden kabul ettim aslında: Beni yazmaya mecbur bıraksın diye. Sonuçta bir teslim tarihi var. Her gün veya her hafta yazı yazanları hayranlıkla tebrik etmek isterim o yüzden.

    Çok samimi söyleyeyim online dergi durumuna çok alışamadım ilk başta. Hala da zorlanıyorum. Dergiyi elimde tutmadan zevk alamıyorum çünkü ama ön yargılarımı da kırmaya başladım. Wannart çok eğlenceli mesela. İyi ki varsınız. Fiziki dergi döneminde çok iyi bir ivmedeydi Türkiye fakat devamı gelemedi ne yazık ki. Blue Jean gibi bir derginin kapanmasını hala hazmediyorum.

    4. Malum virüsten ötürü geçirdiğimiz bu karantina günlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Örneğin “Birlikte Şarkı Yapmaca” serisi ve karantinadayken maNga’nın yepyeni işi olan “Zor” parçasının interaktif videosu gibi çalışmalar içindesiniz, şarkının yazım süreci ve klip fikri hakkında bilgi verebilir misiniz? Ayrıca Instagram’da paylaştığınız son Morrissey albümü dışında, bize karantinada dinlenmesi gereken 3 albüm ismi verebilirseniz çok mutlu oluruz.

    Yine yerimde duramadığımdan fikirler üretiyorum. Birlikte şarkı yapmaca da bunun bir ürünü. Devamı da gelecek fakat bir akademi bünyesinde. Çok yakında detaylanıp hayata geçecek. Zor’un video fikri Yağmur’dan geldi. Sadece biz olacaktık klipte. Ben de niye dinleyicilerimizi ve teknik ekibimizi davet etmiyoruz dedim. Şarkının modu ile tezatlık içinde bir uyum oluştu. Kurgusu ilk geldiğinde gerçekten ağladım. Bizimle birlikte büyüyen bir nesil görmek, bu sevgi ve ilgiyi hissetmek tarifsiz bir duygu. Çok güzel.

    Morrissey dinleyeceğim aklıma gelmezdi ama karantinada oldu ve çok sevdim son albümü, kritiklerin aksine. Agnes Obel ve Trespassers William dinlenebilir. Ağırdır ama depresyona sokmaz. Bir de Beach House’u keşfettim Incubus’un solisti sayesinde.

    5. Geçtiğimiz dönemlerde, idolümüz olmuş birçok ikonun hayata veda edişine tanıklık ettik: maNga’nın da özgün tarzının esas ilhamlarından olan, nu-metal akımının dünyadaki en önemli temsilcisinin lideri Chester Bennington, hayatını kaybettikten sonra “In the End”i cover’ladığınızı hatırlıyoruz. Bu ölüm sizi nasıl etkiledi? Ayrıca daha önce, “Bir basketbol aşığıyım.” dediğiniz için soralım, daha önce hakkında bir paylaşım da yaptığınız Kobe Bryant trajedisi sizin için ne ifade ediyor?

    Chester’in ölüm haberini aldıktan sonra bir konserini açtım ve ağladım. Hem onu hem de son dönem hayata veda eden isimleri düşündüm. Bana çok ilham vermiş isimler. Hiç tanımasanız bile içinizden bir parça kopup gitmiş oluyor. Müzik böyle bir şey. In the end’i setlistimize tekrar almayı düşünüyoruz.

    Jordan bıraktıktan sonra Nba’i, Conrad McRae vefat ettikten sonra da basketbolu takip etmeyi bıraktım. Duygusal bir kopuş. Kobe Bryant’ın haberini aldığım gün şunu düşündüm: Süper kahramanlar da ölebiliyormuş.

    6. Solo kariyerinize geçecek olursak, özellikle Keti Garbi’nin eserini uyarladığınız “İstemem Söz Sevmeni” hitinin ön plana çıktığı, bizzat “alternatif pop” olarak tabir ettiğiniz ilk albümünüz “Yürüyorum İçimde” hakkında bir sorumuz var: Grubunuzdan bağımsız bir şekilde, kendi başınıza dilediğiniz her şeyi gerçekleştirebildiniz mi? Ayrıca, gelecekte solo albümlere devam edecek misiniz yoksa Pascal Nouma ve Fatma Turgut ile yaptığınız çalışmalar gibi sadece tekli mı çıkaracaksınız?

    Güzel araştırmışsınız. Teşekkürler. İşte dergicilik :) Bir süre kendi başıma kalmak iyi geldi. Zihnimi tazeledim. Yalnızca "İstemem Söz Sevmeni"yi maNga yapsın çok isterdim. Hit oldu evet ama çok daha büyük bir hit olabilirdi. Sanırım cover konusunda ikna ettim çocukları :) Konserlerde de çok istek geliyor. Türkü albümü yapmam konusunda çok istek geliyor. Benim de özel ilgim olduğu için gerçekleştireceğim bir gün. Bir iki tane elektronik single da yer alabilirim yakında.

    7. Grup olarak kariyerinizin 20. yılına yaklaştığınız maNga hakkındaki sorularımıza geçelim: Daha önce, “Yıllar geçtikçe şarkıları aynı çalmıyoruz.” ve “maNga, hep ön yargısız oldu.” gibi açıklamalarınız vardı. Grubun bundan sonraki albümlerinden nasıl bir sound beklememiz gerekiyor? Daha sonra yer yer örneklerini verdiğiniz, debut albümüzdeki o eski sert tarzınız yerine, grubun değişiminin “ön yargısız” bir şekilde devam edeceğini öngörebilir miyiz?

    Son single Zor ve ardından gelecek olan diğer single balad olacak. Klasik Rock’a yakın parçalar. Fakat Antroposen albümü veya maxi single’ı daha önceleri yapıp da bitiremediğimiz şarkılar ağırlıkta olacak. O yüzden sound olarak eskiye çalacak. Ama eski veya yeni olarak pek de tanımlayabildiğimizi söyleyemem müziğimizi. İçimizden geldiği gibi yapıyoruz. Bazı şarkılara da zaman karar veriyor.

    8. maNga’nın eserlerindeki vokalinizi, tıpkı Mike Shinoda’nın Linkin Park’ta icra ettiği gibi hem bir rapper hem de bir şarkıcı olarak iki farklı türde kullanıyorsunuz. Rap yapmayı mı yoksa şarkı söylemeyi mi daha fazla seviyorsunuz? Ekşi’nin “Buyrun Benim” videosunda değindiğinizin aksine, ülkemizde hem rap hem de rock yaparak maNga’nın geldiği yere ulaşabilmiş hiçbir grup yok, sizin bu alanda onlardan esas farkınız nedir?

    Radical Noise, Megalomaniax, Cartel, Metropolis, İzmarit, John-doe gibi gruplardan ilham alarak bu yola girdik; ama evet bizim gibi rap ve rock’ı harmanlayan bir grup olmadı. Hala da örnek göremememiz enteresan. 95’ten sonra gelen rap metal gruplarından bir tek biz ilham almış olamayız. Ankara’dan Rocka var benim bildiğim bir tek. Özellike rap revaçta iken yeni bir rapcore grubu çıksa hiç fena olmaz.

    Bizim farkımız şu olabilir: Biz, Anadolu müziğini rap, rock ve elektronik müzik ile buluşturduk. Bunu da doğal bir şekilde yaptık çünkü ailelerimizden saz duyduk, ney duyduk. Anadolu ruhunu nu-metal ile birleştirince geniş kitleler daha rahat benimsedi müziğimizi.

    9. 2010 yılından itibaren yapmış olduğunuz çoğu röportajda haliyle bir Eurovision sorusuyla karşılaşıyorsunuzdur, biz de izninizle merak ettiklerimizi soralım ve size içimizi dökelim istedik: Biliyorsunuz ki kamuoyumuz, dünya üzerindeki her konuda kendi kendisini ötekileştirebilen bir karaktere sahip; ancak hepimizin hemfikir olduğu bir konu var: “We Could be the Same”in birincilik hakkı kesinlikle yenilmiştir!

    Yarı finalde bile 1. olarak çıktığınız finalde, adeta Eurovision tarihine geçen muazzam bir şarkıya ve performansa imza attınız. Siz de hakkınızın yenildiğini düşünüyor musunuz? Ayrıca bir de ek sorumuz var: Nathalie Marrable’ın robot konsepli bir dansçı olarak görev alması fikri kimindi?

    Eurovision tarihinin en çok 1. olunması istenip de olamayan ekibi biziz galiba :) Yarı finallerde ve tüm bahislerde 1. geldikten sonra finalde 1. olamamamız tamamıyla Lena ve ekibinin şiddetli pr çalışmasının sonucudur. Şarkıları da kötü değildi bence. Bugüne kadar hep az puan veren ülkelerde 12 puan almak, Avusturalya’nın katılmadan kendi oylamasında bizi 1. seçmesi güzel hatıralar. Dans fikri Kanadalı bir ekibindi.

    10. Son soru olarak size sormak isteriz: Ülkemizde son 5-10 yılda çıkan, hatta Spotify jargonuyla niteleyecek olursak “Üçüncü Yeniler” olarak tabir edilen yeni nesil rock müzik gruplarıdan hangilerini takip ediyorsunuz?

    Yüzyüzeyken Konuşuruz, Adamlar, Palmiyeler, Silverliners, The Away Days, The Ringo Jets, Neyse dikkatimi en çok çeken gruplar.

    Hepsi birbirinden samimi cevapları için sanatçımıza ne kadar teşekkür etsek az! Kendisine ve grubuna başarılarının devamını diliyoruz. Ferman Akgül'ü ve maNga'yı çok seviyoruz 🖤


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.