Alfred Hitchcock tarafından yönetilen 1958 yapımı gizem ve gerilim filmi ''Ölüm Korkusu'', orjinal ismi ile ''Vertigo'' bir dedektifin yaşadığı bir olay üzerine travmasını konu alır. Baş karakterimiz bir polis ile beraber suçluyu kovalarken polisin yüksek bir yerden düşüşüne şahit olmuştur. Bu olay onu derinden etkiler,hafızasına kazınır ve hatta mesleğini bırakmak zorunda kalma derecesine bile getirmiştir. Bu olaydan sonra haliyle yüksekten korkmaya başlamıştır. Bir evin ikinci katında bile olsa sanki iki yüzüncü kattaymış gibi mesafe onu korkutmaya başlamakta sonra da başının dönmesine ve paniklemesine sebep olmaktadır. Mesleği bırakmış olmasına, artık dedektiflik yapmamasına rağmen eski bir dostu ondan bir şey yapmasını ister. Karısı Madeleine'in garip davrandığını,onda bir şeyler olduğunu ve onu takip etmesini ister. Madeleine gerçekten de garip davranmaktadır. Müzedeki bir resmin önünde saatlerce oturmakta,kilisede bir mezar önünde saatlerce dikilmektedir. Bunları duyan dedektifimiz bu sorun ile ilgilenmesi gerekenin bir psikolog olduğunda ısrar etse de en sonunda dayanamaz ve kabul edip Madeleine'i takip etmeye başlar. Durum sanılandan daha karmaşıktır. Dedektif Scottie bile uzun süre olayın içinden çıkamaz. Karmaşık olduğu kadar olayın çözülememesinin bir diğer nedeni de Scottie'nin Madeleine'e aşık olmasıdır. Kendisini beklemediği bir anda, çok farklı bir oyunun içinde bulur. Dedektif Scottie mantığına mı yoksa duygularına mı yenik düştü? Korkusunu yenebildi mi yoksa daha da kötü bir felakete mi sürüklendi? Madeleine gerçekten delirmiş miydi yoksa hepimizden daha da normal biri miydi?
Daha fazla spoiler vermeden filmin tadını çıkarmanız dileğimle. İyi seyirler.
Yorum Bırakın