Fantastik edebiyatın en önemli isimlerinden J.R.R Tolkien, arkasında birçok insanın başyapıt olarak nitelendirdiği eserler bıraktı ve Tolkien’ın edebi kişiliğinin ve filolojik başarısının üstünlüğünü görmezden gelmek kesinlikle mümkün değil. Aynı şekilde Alman opera bestecisi ve tiyatro direktörü Richard Wagner, her ne kadar bazı siyasal görüşleriyle tartışmalara konu olsa da müziğe kattıklarıyla 20. yüzyılın önde gelen bestecilerinden biri olarak görülüyor. Tolkien yüzüğü ile çıkageldiğinde, bir edebi tür olarak fantastik yoktu. Wagner'in Der Ring des Nibelungen'i opera, tiyatro ve müzik dünyasını değiştirdi.
Tartışmaya açık olmakla beraber, alanlarında göz ardı edilemeyecek yerlere sahip olan bu iki adamdan birinin diğerine ilham kaynağı olduğu fikri oldukça ilginç ve yazmaya değerdi benim için. Bir tarafta Wagner’in dört epik operadan oluşan eseri Der Ring des Nibelungen, Türkçesiyle Nibelungen’in Yüzüğü, diğer tarafta ise Tolkien’ın The Lord of the Rings üçlemesi, kısacası iki büyük mitoloji bazlı eser.
Bu iki başyapıtın ortak bir ilham kaynağı var; inanışları, tanrıları ve efsaneleri ile oldukça ilgi çekici ve Tolkien, Wagner gibi birçok sanatçıya ilham veren İskandinav Mitolojisi. Tolkien birçok eserinde mitolojik unsurları kullanmış ve bu sayede eserlerindeki büyülü atmosferi ustalıkla zenginleştirmiş bir yazar. Wagner de Der Ring des Nibelungen’i bir İskandinav sagası olan Nibelungenlied’den uyarlamıştır. Bu açıdan bakıldığında ortak bir ilham kaynağı, eserlerin birbirine yakınlığını etkileyen önemli bir unsur elbette.
Bunun yanında, Tolkien ve Wagner’in bir başka ortak noktası daha var: Kendi halkları için bir mitoloji sağlama arzusu. Wagner, mitleri için ortaçağ kaynakları bulurken, Tolkien kendi mitlerini yaratmak zorunda kaldı ve elbette bunu yaparken birçok mitolojiyi baz aldı. Bütünüyle yepyeni bir dünya yaratmış bu adama hayran olmamak elde değil.
Nibelungen’in Yüzüğü’nü kısaca özetleyecek olursak eserin Ren Altını isimli birinci bölümü, yüzüğün dövülüşünü ve sonrasında lanetlenişini konu alır. Yani "Yüzüğün efendisinin yüzüğün kölesi" olacağından bahseder. İkinci bölüm, Valkürler, Brunhilde’ın ihanetini anlatır. Üçüncü bölüm, Siegfried, Siegfried’in kahramanca Ejderha Fafnir’i öldürmesinden, yüzüğü elde etmesinden ve Brunhilde’ı kurtarmasından bahseder. Dördüncü bölüm, Götterdämmerung, ise yüzüğün laneti ile Siegfried ve Brunhilde’nin ölümünü anlatır. Başından sonuna kadar büyüleyici olan eser oldukça fantastik bir atmosfere sahip.
Tolkien, Yüzüklerin Efendisi’nin merkez objesi Tek Yüzük’ü lanet kavramı çerçevesinde yaratırken Wagner’den etkilenmiş olmalı ki her iki eserde de anlayış aynı: “Yüzüğün efendisi, yüzüğün kölesi.” K.C Fraser da Mallorn dergisinde yayınlanan kısa makalesinde buna dair çok önemli bir fikir ortaya atmış: "Hem Tolkien hem de Wagner'deki Yüzük sadece olay örgüsünün önemli bir parçası değil: aslında tüm işin eksenidir".
Biraz daha detaylandırmak adına merkezi karakterler üzerinden de bazı karşılaştırmalar da yapıldığında görülüyor ki, Frodo da Siegfried de yıkıcı gücü sayesinde, veya buna rağmen, yüzüğü bırakmakta çok zorlanıyor, ancak her iki karakter için sonuçlar oldukça farklı. Wagner katarsis peşindeyken, Tolkien işin eğlence tarafında.
Tolkien Wagner’den etkilendiğini "İki yüzük de yuvarlaktır ve benzerlikleri burada başlayıp burada biter." diyerek şiddetle reddetmiş olsa da Tolkien’ın Yüzüklerin Efendisi’ni yazmadan önce Wagner’in Valküre’sini çalıştığı biliniyor bununla beraber sadece bu konu üzerine yazılmış bir kitabın varlığını da yadsıyamıyoruz. (Christopher MacLachlan – Tolkien and Wagner: The Ring and Der Ring)
Ayrıca Wagner’in Tolkien eserlerine etkisi sadece yüzük konseptiyle sınırlı kalmıyor. Yüzüklerin Efendisi film üçlemesinin müziklerinde Wagneryan bir atmosfer sıklıkla hissediliyor. Müziklerin bestecisi, soundtrack kültürünün en önemli isimlerinden Howard Shore, eserlerinde Wagner’in ruhunu başarılı ve özgün bir şekilde yansıtıyor.
Yine de her şeyi bir kenara bırakacak olursak eserlerin her ikisi de alanlarında birer başyapıt. Der Ring des Nibelungen mitolojinin, müziğin ve tiyatronun mükemmel bir sentezi ve The Lord of the Rings sadece edebiyatta değil, sinemada da oldukça önemli bir yere sahip. Bir Tolkien hayranı ve Wagner eserlerini çok seven biri olarak sevdiğim sanatçıların birbirine ilham kaynağı olması bana büyük bir keyif veriyor. Benim gibi hisseden herkese eserlere bir göz atmalarını şiddetle tavsiye ediyorum! (:
tekrar tolkien evrenine dönüyorum ben. bi kaç sene sonra görüşürüz